Ülkü Ocakları eski Genel Başkanları tüm baskı ve ambargolara rağmen referandum çalışmalarına devam ediyor.
Genel Başkanların referandum çalışmaları kapsamındaki durağı Trabzon oldu. Trabzonlularla Park Restorant'ta bir araya gelen Genel Başkanlar, birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Dinleyecilerin büyük beğenisini toplayan Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Servet Avcı'nın konuşması şöyleydi:
TRABZON'DA BAŞKA, YOZGAT'TA BAŞKA
"Türk milleti demiyoruz, tek milleti diyoruz. İki gün sonra Trabzon’dan alçakça ve haince birden Türk milleti hatırlanabiliyor. Dolayısıyla biz de burada benzer saçmalamalarda bulunabiliriz. Sadece öyle de olmuyor, mesela geçen Yozgat’a gitti bir devlet büyüğümüz. Başbuğun hayallerini gerçekleştiriyoruz dedi. Aynı büyüğümüz Van’a gitti, ya ben daha önceki hayatımda Ahmet Kaya mıydım Şivan Perwer miydim dedi.
BİTMEYEN MAĞDURİYETLERİ VAR
Ortada büyük bir mağduriyet var önce onu bir görelim. Bu Brezilya dizilerindeki gibi bitmeyen bir mağduriyet. Keşke 18 madde değil de 19 olsaydı da şu mağduriyette ortadan şöyle kaldırılsaydı. Mesela biz bütün Türkiye’yi geziyoruz. Bu bilbordların, afişlerin, TRT paylarının, medyanın %95’ini Evet tarafı temsil ediyor. Geride kalan %5 var, büyük bir parça. Bu mağduriyeti kim ortadan kaldıracak, bu %5 ne zaman, %95’e eklenecek. Böyle gitmeyecek, bu adaletsizlik taşınabilir bir adaletsizlik değil.
HADİS-İ ŞERİF NEREDE?
Başkanlık sistemini anlatırken, iki örnek veriliyor bize. Biri Amerika, biri Güney Kore… Biz bu sokakları geziyoruz, bildiğiniz Kuzey Kore. Bize Güney Kore pazarlarken, Kuzey Kore çakmanın anlamı ne? Tabii, işin içine din girince başka türlü oluyor bu iş. Dünyamızı ve ahiretimizi berbat etmememiz söyleniyor bize. Zaten demokrasi mücadelesi ile nam bulmuş Şevki Yılmaz, 16 Nisan’da Evet çıkacağını hadisi şerif ile müjdelediğini ifade etmişti. Bir haftasonra açıklayacağım dedi, az sonra. Oldu 2 ay, bu hadis-i şerif nerde?
ALLAH BİZİ AFFETSİN!
‘Bu çözüm sürecini hayvanlar bile anladı bazı insanlar anlamadı’ demişti Ankara Milletvekili. Çok şükür ki bizler anlamayan insanlardan olduk, anlayan hayvanlardan olmadık. Oslo’ya o heyeti göndermeyecektik, orada hata yaptık. Biz onları Eurovision şarkı yarışmasına gönderdik, korsan olarak Oslo’da teröristlerle oturdular. Habur’a tiyatroyu biz kurduk. Suat ağabeye dedim ki; ‘Kobane’ye silah sevkiyatına izin verme’ ama dinletemedik. İşte teröristlik böyle bir şey. Biz bunların hepsini yaptık, tekrar tekrar söylüyorum, Allah bizi affetsin!"
Trabzon'da tarihi bir konuşmaya imza atan Suat Başaran, şu ifadeleri kullandı:
BİZİM KÜLTÜRÜMÜZDE LİDERE BİAT YOKTUR!
Bu açık gerçeğe rağmen Ülkücüleri maraba zanneden birileri, komşu ağaya yardım etmek mantık ve üslubuyla Ülkücüleri bu orta oyununda taraf olmaya zorladılar. Ve bunun adını da ‘lidere itaat’ diye bize sunmaya çalıştılar.
Sayın değerli arkadaşlar; ‘Lidere itaat şerefimizdir’ sloganı Nazi Almanya’sından devşirilen, bize yabancı bir tutumdur tutumdur, tavırdır. Bizim kültürümüzde, tarihimizde, lidere kayıtsız şartsız itaat yoktur. Bizim kültürümüzde lider töreden ilham almayan hiçbir emri dayatamaz. Bizim kültürümüzde Tanrı krallar yoktur. Bizim kültürümüzde ‘güneşin oğulları’ yoktur. Bizim kültürümüzde Firavunlar yoktur. Bizde her şey meşveret içinde halledilir.
Daha önceki toplantılarımda da söyledim, eğer Ülkücü Hareketten kayıtsız şartsız itaat beklenseydi, sembolümüz Bozkurt değil koyun olurdu. Ve bize Başbuğumuz ‘bozkurtlarım’ değil, ‘bozkoyunlarım’ diye hitap ederdi.
Konuşmamı daha fazla uzatmak istemiyorum. Bizler Ülkü Ocakları’nda daha evvelden görev yapmış kişiler olarak, bu zillete katlanamadığımız için ‘hayır’ diyoruz. Bizim birçoğumuz, burada gördüğünüz arkadaşlar rahmetli Başbuğla birebir çalışmış insanlar. Rahmetli Başbuğumuzun Başkanlık Sistemine neden karşı olduğunu çok iyi biliyoruz.
