Ülkeyi tek başına savaşa bile sokabilir

Ülkeyi tek başına savaşa bile sokabilir

Kader referandumuna sadece 12 gün kaldı. Bıkmadan, usanmadan yazıyor, çiziyoruz ama, insanlarımız tehlikeyi anlıyorlar mı acaba?

18 maddelik anayasa değişikliğinin 16 Nisan'daki halk oylamasında kabul edilmesi halinde ülkemizi bekleyen tehlikelerin farkındalar mı?

"Benim oyum hayır" dediği için Devlet Bahçeli tarafından MHP'den atılan Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ haykırıyor:

"Türkiye parlamenter sistemden 'Tek Adam' rejimine geçmemeli. Aksi halde ülke geleceği belirsiz bir yere gider. Eğer bu paket kabul edilirse seçilecek Cumhurbaşkanı eline alacağı yetkilerle isterse ülkeyi tek başına savaşa bile sokabilir!"

 * * *

MHP Genel Başkan adayları arasında olan Prof. Ümit Özdağ, uyarılarına şöyle devam ediyor:

"Eğer referandumdan 'Evet' çıkarsa Türkiye'de yaşayan milyonlarca Suriyeli'ye Türk vatandaşlığı verilecek. Suriyeliler, Türkiye'nin gelecekteki nüfus yapısında patlayacak bomba gibi tehlikelidir! AKP'liler bize 'HDP ile aynı safta mısınız?' diyorlar.

Hadi oradan siz de! Teröristbaşı Öcalan ile 'başkanlık anayasası' yazan siz değil miydiniz? Hâlâ da pazarlığa devam ediyorsunuz! Türk Milleti oyuna gelmeyecektir!"

Rahmi Turan Sözcü

***

Fetö'nün siyasi ayağı yokmuş

---------

 Başbakan Binali Yıldırım şöyle demiş:

"FETÖ'nün siyasi ayağı yok. Gereken temizlik yapıldı."

*

Bundan sonra her kim...

"CHP ile FETÖ iç içe" ya da "Meral Akşener FETÖ'cü" falan diye bik biklerse...

Binali Bey'in bu açıklamasını yüzüne çarpmak gerekir.

Ahmet Hakan Hürriyet

***

'Şeyh Sait'i seviyoruz, ama PKK'ya karşıyız'

-------

AKP içindeki Kürtler Şeyh Sait'i çok seviyor ve böyle diyorlar. Hem seveceksin ama PKK'ya karşı olacaksın. O dönemin Şeyh Sait'inin amaç ve hedefler açısından bugünün PKK'sı olduğunu görmeyeceksin... Şeyh Sait ne yaptı? Aktarıyorum:

"Cumhuriyet ve Mustafa Kemal'in dinsizliğinden, çıkarılan yasalar ile, İslamiyetin, nikâh, ırz ve namusun, Kur'an'ın ortadan kalkacağından.. bahseden propagandalar yaptı... Adamları, Cemiyet-i Akvam'a haber vereceklerini, bölgede devletin askeri güçlerinin bulunmadığını ve kolayca bölgeyi ele geçirebileceklerini söyledi. Cumhuriyete ve devrimlere karşı bir ayaklanma fetvası hazırlayarak devrimlere destek verenlerin canları ve mallarının helal olduğunu yazdı. Fetvayı aşiretlerin ileri gelenlerine gönderdi... Şeyh Sait İsyanı'nın bastırılmasından sonra 'Şark İstiklal Mahkemesi'nde yargılanıp idama mahkûm edildi." (Wikipedia)

Orhan Bursalı Cumhuriyet

***

Hayrettin Hoca'nın tefrikaları

------

(...) "Yolsuzluk hırsızlık değildir" fetvasıyla zihinlere kazınan ilahiyatçı Prof. Hayrettin Karaman Hoca, referandumda "evet" için yazılar yazıyor.

(...) Gazetesindeki, köşesinde, "Referandum Sürecinde İtidal" başlıklı yazısında kullandığı şu cümlelere bakın:

"Müslümanlar, Yahudilere, Hristiyanlara ve diğer din mensuplarına, aralarında, kendi toplumlarında yaşama hakkı tanıdıklarına, onlarla "iyilik ve adalet çerçevesinde" ilişkiler kurduklarına göre, kendi insanlarından olup, zaman içinde değerlerine, öz medeniyet ve öz kültürüne yabancılaşmış parçalarına bunu tanımayacaklar mı? Elbette tanıyacaklardır. Referandum süresince "Hayır" cephesinde yer alan insanların büyük çoğunluğu işte bu "...yabancılaşmış parçamızdan" oluşuyor...

Yazının devamında, toplumun ahlaki ve hukuki yöntemlerden uzaklaşmasının ve şiddete başvurmasının hepimiz için kayıp olacağını dile getirse de, üstü örtük tekfir içeren cümleleri, "yolsuzluk hırsızlık değildir" kıvamında! Yoksa kendisine verilen, Ziraat Portföy ve Ziraat Emeklilik Danışma Kurulu üyeliklerinin diyeti mi?!

Sayın Karaman, Türkiye bir hukuk devletidir, söyledikleriniz hukukla çelişir. Kendiniz gibi düşünenleri 'asıl' kabul edip, "hayır" diyecekleri "yabancılaşmış parça" olarak nitelendirme hakkını nereden alıyorsunuz?

"Hayır" diyecek kitle, İslamcısından solcusuna, milliyetçisinden mütedeyyin Müslümanına her biri Türkiye'nin asli vatandaşı. Diğer taraftan: Müslümanlığımızın ya da milliliğimizin ölçüsü AKP'li olmak mıdır? Sizin düşüncelerinizden hareket edersek, öz kültürümüzü idrak etmiş olacağız, öyle mi? Neredeyse hakikat biziz diyeceksiniz; bu ne menem bir kibirdir? Kur'an'ın "şura/meşveret" anlayışı nerede kaldı? İslam düşünce tarihinde, bir "irade" bahsinde bile, onlarca yaklaşım söz konusuyken, bu tekçi yaklaşım, hangi tevhit anlayışıyla örtüşür? Çok daha önemlisi, siz, bir dini, bir kültürü, bir medeniyeti nasıl olur da bir siyasi partinin görüşüne indirgersiniz? Yarın sonuç "Hayır" çıkarsa, gayri milliler ya da 'parça mı' kazanmış olacak?..

Ayşe Sucu Sözcü