Ülkeyi bölmek istemiyorlarmış
Evet, Demirtaş böyle söylüyor. 30.10.2013 tarihinde ABD’de yaptığı konuşmanın ilgili kısmını aynen veriyorum: “Kürt sorununun tartışıldığı zamanlarda biliyorsunuz, Türkiye’de kamuoyunda şu konuşulur. ‘Bölünecek miyiz, Türkiye bölünecek mi?’ En büyük tartışma konusu budur. Biz de bu soruya şu yanıtı verdik. Türkiye’deki Kürtlerin bölüp parçalamak gibi bir niyeti yok. Tam tersine Kürtlerin yaşadığı bölge dört parçaya ayrılmış durumda. Orayı ayıran sınırların giderek anlamsızlaşması gerekir. Avrupa Birliği gibi esnek sınırlara geçmesi gerekiyor. Yeni sınırlar çizerek ya da sınırları değiştirerek Kürt sorununu çözme gibi bir önerimiz yok.”
Neymiş? Bölüp parçalamak gibi bir niyetleri yokmuş. Yeni sınırlar çizmek ya da sınırları değiştirmek gibi bir önerileri de yokmuş. Ancak... “Tam tersine Kürtlerin yaşadığı bölge dört parçaya ayrılmış durumda.” O hâlde... Türkiye, Irak, Suriye ve İran’daki bu parçaları “ayıran sınırların giderek anlamsızlaşması gerekir” miş.
Gerçekten de bölmek istemiyorlar değil mi? Birleştirmek istiyorlar. Neyi? “Dört parça” dedikleri “Kürdistan’ı”. Vallahi bu arkadaşların bölücü olmadıklarına ben de inandım! Eh, Cumhurbaşkanı inanmış, Başbakan inanmış, birçok bakan ve milletvekili inanmış... Ben mi inanmayacağım? Vallahi de billahi de bu arkadaşlar bölmek değil, dört parça Kürdistan’ı birleştirmek istiyorlar!
Peki statü? Ona da cevabı var Demirtaş’ın:
“Orta Doğu’daki durum Kürtler açısından avantaj yaratıyor. Kürtler yeni yüzyılda tarihlerinde ilk kez statüye kavuşuyor. Arap, Fars, Türk devlet deneyimlerinden sonra Kürtler dersler çıkarıp model avantajına kavuştular... Sınırları değiştirmeden kendi özgürlüğümüzü ve statümüzü kazanabiliriz.”
Ne dersiniz? Hem sınırların anlamsızlaştığı Birleşik Kürdistan, hem de özgürlük ve statü. Artık özerklik mi olur, federasyon mu olur, konfederasyon mu, bilemem. Ama mutlaka bir statü. Eh siz, arkadaşların ülkeyi bölmek istemediklerine inanmaz mısınız? Ne yani, yöneticilerimiz hain mi yoksa saf mı? Böyle olamayacaklarına göre biz de elbette söylenenlere inanacağız.
Yalnız bir şeye çok dikkat isterim. Ne diyor Demirtaş? “Kürtler yeni yüzyılda tarihlerinde ilk kez statüye kavuşuyor.” Biz ne diyorduk? Anadolu toprakları yüzyıllardan beri Türklerin toprakları. Biz herhangi bir Kürt devletini (statüsünü) yıkıp bu toprakları almadık ki. Biz Anadolu’yu Bizans’tan aldık. Şimdi aynı şeyi Demirtaş söylemiş oluyor. Tarihte bir statüleri, yani devletleri yoktu, şimdi olacakmış. Peki nasıl olacak? Her hâlde kendilerine inanan yöneticilerin, çözüm süreci adına birtakım topraklarımızı belli bir statü ile kendilerine bağışlayacaklarını umuyorlar. Yani bedavadan, bağış yoluyla statü sahibi olacaklar. Olurlar mı?
Bu sorunun cevabı için Kışanak’ın 02.11.2013’te Nusaybin’de söylediklerine kulak verelim:
“Eğer ayın yedisine kadar bir yetkiliden bu utanç duvarının durdurulduğu açıklaması gelmezse biz ve halkımız bu utanç duvarını kaldıracaktır.”
Devlet, sınırına duvar çekiyor; Kışanak yıkarız diyor. Yani sınırlar “anlamsız” hâle gelsin. Bu cür’eti nereden alıyorlar? Seyyit Rıza’dan özür dileyenlerden. Eski isyancılardan özür dilerseniz işte böyle yeni isyancılarla karşılaşırsınız.