HALİL YATAR / YENİÇAĞ
İYİ Parti Genel Sekreteri Avukat Uğur Poyraz, AKP'nin Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un açıklamalarını ve hakkında yapılan suç duyurusunu değerlendirdi. İlker Başbuğ'un iddialarını savunmak gibi bir misyonu ve görevi olmadığını ifade eden Poyraz, "Fakat defalarca FETÖ'nün siyasi ayağı araştırılsın diye önerge vermiş bir parti olarak bu konunun takipçisi olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi her fırsatta dile getirdik" dedi. Poyraz, "Söz konusu dilekçe bir televizyon programında İlker Başbuğ'un yaptığı beyanlarını bir suç unsuru olarak kabul etme üzerine kurulu. Bu beyanlar kişinin tespiti ve bu konuda bir hüküm içermemekte. Hatta bu konu ile ilgili muğlaklıkları da yargının konusu olduğuna ilişkin adli bir yol gösteriyor.Yapılan suç duyurusunun da hukukun korumayacağı bir suç duyurusu olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Poyraz, İlker Başbuğ'un adı geçen milletvekillerine yönelik "siyasi ayak bunlardır" şeklinde bir beyanı ve iddiasının olmadığını dile getirip yazılan dilekçeyle ilgili şu değerlendirmede bulundu:
"Özel Yetkili Mahkemelerin oluşumu ve bu özel yetkili mahkemelerin atanması konusundaki yetkililerin, bürokratların çoğu şuanda ya FETÖ'den ihraç edilmiş, ya tutuklu, ya da firari durumda. 2005 yılındaki Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki değişiklikle FETÖ'nün adli ve emniyet ayağının yapacağı tüm operasyonların önü açıldığını gösteriyor. Yani FETÖ'nün adli soruşturma ve kovuşturmalarının hepsi 2005'ten sonradır." 2005 yılının o dönem için yargıda bir milat olarak kabul edilebileceğini dile getiren Poyraz, şöyle devam etti: "Peki, 2005 neyin milatıdır Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki değişikliğin milatıdır. Çok basit bir örnek vereyim; çoklu suçlar daha önce terör, örgüt ya da teşekküldü. 2005 yılında yapılan değişikliklerle çoklu suçlardan teşekkül yani birden fazla kişinin katıldığı tüm suçlarda ve iddialarda hep örgüt suçlaması yapıldı. Buna ilişkin teknik takip imkanı, fiziki takip imkanı, bununla ilgili dinleme süresinin uzatılmasına ilişkin imkanlar 2005 yılından sonra geliyor. Şimdi bu işi yaparken şuna dikkat etmek gerekiyor, bu mevzuatları hazırlayan bürokratlar nerede? Bu bürokratlara bu mevzuatların hazırlanma talimatını hangi siyasi idare verdi? Mevzuat değişiklikleri sonucunda ortaya çıkan avantajı FETÖ ne şekilde kullandı? Bunlarla ilgili İlker Başbuğ bir örnek gösterdi. Bunu çoğaltmakta mümkün tabi ki. Doğrudan FETÖ'nün siyasi ayağı bu milletvekilleri midir? Buna ilişkin İlker Başbuğ'un beyanı yok. Yani bu milletvekilleri FETÖ'nün siyasi ayağıdır diye bir iddiası yok."
FETÖ'nün, ya suçu mevzuata uygun yaptığına, ya da mevzuatı kendi yaptıkları suçlara uygun hale getirdiğine dikkat çeken Poyraz, "Bu konu ile ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi bugünden itibaren getirilen bir kanun tekliflerini ezbere değil, etraflıca düşünerek ve bütün olasılıkların toplumda yaratacağı etkiyi tartışarak oylamalı. Şu an İYİ Parti olarak bizim yapmaya çalıştığımız mücadelede budur. Yoksa kanun teklifi geldi, indir eli, kaldır eli ile oylama olmaz. Kanunda yapılmaz. Yapılacak kanunlar önce alt komisyonlarda sonra genel kurulda enine boyuna iyice tartışıldıktan sonra yasalaşmalı" diye konuştu.