Uğur Mumcu kimlerin suratına tükürürdü?..

1993 yılında radikal dinci terör örgütünün bombalı saldırısında katledilen gazeteci-yazar Uğur Mumcu''nun 30 yıl sonra nasıl haklı çıktığını gösteren çok vahim olaylar yaşanıyor Türkiye''de...

Mumcu''nun 30 yıl önce yazdıklarının hem medyanın içinde bulunduğu rezalet, hem de siyasetin rejimi sürüklediği karanlık açısından tek tek gerçekleşmesi, onun sadece iyi bir araştırmacı değil, öngörüsü yüksek bir aydın olduğunu da defalarca kanıtlamıştı...

İşte bombalı suikasttan 11 yıl sonra iktidara gelen AKP''nin sadece laik cumhuriyetle uğraşması değil, aynı zamanda gerici yapılanmaların rejim için nasıl büyük tehdit olduğunun ortaya çıkması da, Mumcu''nun farklı zamanlarda yaptığı konuşmalarda nasıl haklı çıktığını kanıtlıyor...

22 Ocak 1993''te, yani suikasttan tam iki gün önce "İmam-Subay" başlıklı yazısında devletteki dinci örgütlenme tehlikesine dikkat çeken Mumcu, son yıllarda yaşananları haber vermişti...

Köy Enstitülerinin kapatılması sonrası imam hatip furyasına dikkat çeken Mumcu gidişata şöyle dikkat çekmişti;

"Köy Enstitüleri yerine imam hatip okullarına gidiyorlar. Bunlar imam hatip olmuyorlar. Yargıç ve savcı oluyorlar, kaymakam oluyorlar. 2000 yılına doğru baktığımızda vali ilahiyat fakültesi mezunu, emniyet müdürü İslam enstitüsü mezunu, kaymakam imam hatip mezunu olacak."

MUMCU BUGÜNKÜ CHP''Yİ GÖRSEYDİ!!!

Uğur Mumcu''nun 1993 yılında yazdığı bir yazıda, "tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra general olacaklar ve cumhuriyete karşı ayaklanacaklar" ifadelerindeki öngörüsü de, FETÖ''nün 2016''daki darbe girişimiyle kanıtlanmıştı...

Bir televizyon programında, (daha sonra FETÖ''den cezaevine girecek olan) Nazlı Ilıcak ile Taha Akyol''un "laikliğin tehlikede olduğunu düşünüyor musunuz" sorusuna çarpıcı yanıtlar veren Mumcu, laikliğin el birliğiyle nasıl yok edildiğini şöyle anlatmıştı;

"Türkiye''de özellikle son on yıldır tarikat, siyaset ve ticaret üçgeni var. İslamcı ideoloji veya tarikatlar yasaları aşan bir ayrıcalık sahibi oluyor. Bu nedenle devlet eliyle laiklik yok ediliyor, bunun içinde askeri rejim de var."

Uğur Mumcu''nun dincilere taviz veren iktidarların sonuna dikkat çeken konuşması da 30 yıl sonra bile çok çarpıcıdır;

"Hangi iktidar din sömürüsüne dayanmış, mutlaka yıkılmıştır. CHP, ''49 yılında din derslerini kabul etti, yıkıldı... DP, 1957''de Said-i Nursi''nin cüppesini bayrak yaptı, yıkıldı. Süleyman Demirel 1960''ların ortasında Nurcuların, tarikatların, Süleymancıların sakallarını okşadı. Ne oldu, yıkıldı. Hac seferleri düzenleyen ANAP ne oldu, yüzde 20''ye indi. Her kim ki din sömürüsünü kullanır, bir süre yararlı olur belki, ama sonunda mutlaka seçim sandığında yenilgiye uğrar. Halk din sömürüsünü affetmiyor."

Mumcu''nun 30 yıl önceki uyarıları sadece dinci iktidarların sonu açısından değil, CHP''nin gidişatı bakımından da müthiş öngörüler barındırıyor;

Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP''nin, "laiklik tehlikede değil" dediğini, helalleşme adı altında tarikat ve cemaatlere taviz verdiğini, Said Nursi''nin kitapları için Anayasa Mahkemesi''ne başvurduğunu, türban yasallaşsın diye Meclis''e önerge verdiğini;

Atatürk''e kefere diyen Mehmet Bekaroğlu''nun, Dersim üzerinden Atatürk''e katliamcı imasında bulunan Orhan Sarıbal''ın, Anıtkabir''e harcanan parayı eleştiren Cihangir İslam''ın ve parti binasından Türk Bayrağı''nın kaldırılmasına sessiz kalan Tuncay Özkan gibilerin vekil, Fethullah Gülen''e saygı duyan Muhammed Çakmak gibilerle Barzanicilerin, hatta AKP''lilerin partide danışman yapıldığını görseydi, bugünkü CHP''yi destekler miydi acaba?..

FETÖ''YE BULAŞAN İŞ BİRLİKÇİLER...

Evet; Uğur Mumcu''nun 30 yıl önceki konuşmaları sadece dinci siyasetin (nihayetinde) nasıl çökeceğine ve Atatürk''ün partisinin nasıl bir ideolojik savrulma yaşadığına dikkat çekmiyor...

Mumcu, yıllar boyu çalıştığı Cumhuriyet gazetesinin (10 yıl önce) nasıl cemaatin kucağına düşürüldüğünü görseydi yıkılmaz mıydı acaba?..

Aynı gazetedeki iş birlikçi, iftiracı, haysiyet celladı cemaat yılışıklıkları asırlık gazetenin kaynaklarını sömürürken; vurgunculardan dincilere, PKK''dan uyuşturucu ve silah kaçakçılarına kadar karanlık güçlerle mücadele etmenin bedelini canıyla ödeyen Mumcu; Akın Atalay ve Hikmet Çetinkaya gibilere teslim edilen bir gazetenin FETÖ davalarına bulaştırılması nedeniyle itibarının nasıl yerle bir olduğunu görseydi, kalemini kırıp atmaz mıydı acaba?..

Hele de Mumcu; gazetesinin, (altındaki cipi sarhoşken hırsızlara kaptıran) iftiracı bir avukata teslim edildiğini, FETÖ''dan yargılanan zavallıların gazetedeki Atatürkçüleri tazminatsız tasfiye ettiğini görseydi isyan etmez miydi?..

Ve de Mumcu, yıllar boyu yazdığı köşenin, Fethullah''ın dizinin dibinde fotoğraf çektirirken (bir de ADD''nin yılın Atatürkçüsü(!!!) seçilebildiği) Müjdat Gezen''e tahsis edildiğini görseydi o gazeteyi eline alır mıydı?..

Evet; bugün Uğur Mumcu''nun ölümünün 30. yıl dönümü...

O halde soralım; Mumcu 30 yıl önceki muhteşem tespitleriyle hem siyaset hem de medyadaki ihaneti-iş birlikçiliği görseydi, gazete ve televizyonların sadece iktidarın banka kredisiyle değil, hırsız belediye başkanları (!) ve şaibeli iş adamlarının kirli paralarıyla şekillendiğini, hatta "solcu" (!) geçinen televizyonlarda Kuvvacılar, Atatürkçüler, solcular yerine, "Türkiyeli" diyen FETÖ ve PKK beslemelerinin konuşturulduğunu duysaydı, acaba kimlerin suratına tükürürdü...

Evet; tavizsiz Kuvvacı Uğur Mumcu''nun 30 yıl önce yazdıkları Hasan Tahsinlere yol göstermeye devam ediyor... Anısına saygıyla...

Yazarın Diğer Yazıları