Köşesinde CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer''den aldığı bilgilere yer veren Uğur Dündar, Sözcü Gazetesi’ndeki köşesinde buğday tarlasından çiftçiye, fırından vatandaşın cüzdanına uzanan ekonomik çıkmazın gerçek yüzünü gözler önüne serdi.
Dündar’a konuşan Gürer “Geçtiğimiz günlerde bir marangoz ustası, 2 lira olan dolap menteşesinin 7 liraya çıktığından yakındı. Şimdi menteşe fiyatı stoklandığı için mi dört ay içinde 2 liradan 7 liraya çıktı? 110 lira olan 50 kg. unun torbası 350 liraya yükseldi. Un stoklandığı için mi fiyatı arttı?” diye sorarak şunları söylüyor:
“Toprak Mahsulleri Ofisi''nin (TMO) 2 bin 250 lira taban fiyat açıkladığı ekmeklik budayın tonu, yine TMO tarafından 4 bin 750 liradan ithal edilerek, iç piyasada sanayiciye 2 bin 650 liraya satıldı.
Fırıncılara indirim yapılırken ekmek fiyatının neden arttığını sordum; fırıncılar, TMO tarafından verilen buğdaydan elde edilen unun ekmek yapılamayacak durumda olduğunu belirtiyorlar. Daha önce o unu alan arkadaşlar, ekmek üretemedikleri için hayvan yemi yaptıklarını söylüyorlar.”
Bu şekilde kamuoyunda uygun fiyattan buğday verildiği halde ekmek fiyatlarına zam yapıldığı algısı oluşturulmaya çalışıldığını belirten Gürer “ Simit olmuş 3,5 lira! Ekmek olmuş 3 lira!.. Torbası en az 350 liradan satılan unun maliyeti buğdaydan başlayarak artıyor. Ama bunun çiftçiye bir faydası yok.” ifadelerini kullanıyor.
Erdoğan’ın bu gerçekle yüzleşmek yerine, olayı saptırdığını ve suçluyu dışarıda aradığını söyleyen Gürer, ekim sırasında atılan 2 bin 200 liralık DAP gübresinin 12 bin 200 liraya çıktığını vurguluyor.
Dündar, “Şimdi gübreyi üreten ve AKP''yi en çok destekleyen müteahhit Mehmet Cengiz mi fiyat artırarak iktidarın ayağına çelme takıyor? Bu ülkede kimse dış güçlerin kim olduğunu bilmediği gibi, stokçuların kim olduğunu da bilmiyor! Madem dış güçler ülkemizde ekonomiyi maniple ediyor, madem stokçular fiyat artışlarına neden oluyor, o halde açıklayın bu dış güçleri, stokçuları biz de bilelim. Kim bu dış güçler, stokçular kim, neden açıklanmıyor?” diye soran Gürer’e hak verdiğini belirtiyor.
Dündar ise gittiği bir köyde yaşadıklarını anlatarak tarlasından çiftçiye, fırından vatandaşın cüzdanına uzanan ekonomik çıkmazı gözler önüne seriyor.
Dündar yazısında yaşadıklarını şu ifadelerle anlatıyor:
“Geçenlerde İstanbul''un mahallelerinden biri haline gelen, mümbit topraklarıyla ünlü bir köye gittim.
Halen 7 emlakçının faaliyet gösterdiği köy kahvesinde sohbet ederken, bazı çiftçilerin ata yadigarı topraklarını ekmekten vazgeçip, tarlalarını yok pahasına sattıklarını, traktörlerini de elden çıkardıklarını öğrendim. Maliyet artışlarına zar zor dayanan bazıları da ilk kez bu yıl ekim gübresi atamadıklarını söylediler. Daha önceden tanıdığım bir kişiyi göremeyince sağlığını merak ettim. Önce birbirine bakıp kaçamak cevaplar verdiler. Israrım üzerine de ‘Sağlığı iyi ama kahveye çıkacak yüzü yok. Çünkü veresiye içtiği çayların parasını aylardır ödeyemiyor!..’ dediler.”