Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK
Cahit Armağan DİLEK

Uçak gemimize el konuyor

Doğu Akdeniz zengin hidrokarbon kaynakları nedeniyle küresel enerji paylaşım savaşlarının önemli bir parçası. Suriye'deki mini dünya savaşının bir sonraki sahnesi Doğu Akdeniz oluyor. Merkezinde Kıbrıs var.

Bu paylaşım savaşında Kıbrıs denince Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakını hedefleyen Enosis akla geliyor. Yani Doğu Akdeniz'deki paylaşım savaşı Yunan-Rum şer ikilisinin taşeronluk yaptığı ABD/Batı ve tabi ki İsrail güdümlü bir savaş.

Enerji iş birliği bahanesiyle başlayıp kaynakların paylaşımına dönüşen ortaklık artık askeri ittifak haline geldi. Yunan-Rum ikilisinin Filistin, Lübnan, Ürdün, İsrail, Mısır ile kurdukları üçlü ittifaklar yavaş yavaş askeri ittifaka dönüşüyor. İsrail ile olan üçlü ittifaka ABD de fiilen katıldı ve dörtlü askeri ittifaka dönüştü bile. Bu dörtlünün sık sık askeri tatbikatlar yaptığını görüyoruz. Benzer şekilde Yunan-Rum ikilisinin Mısır ile ilişkileri de artık daha çok askeri alanda.

ABD'nin Ege'de artan askeri varlığı artık gizli saklı değil. Girit'ten Volos'a, Larissa'dan Dedeağaç'a yayılan ABD askeri üsleri ve konuşlanmaları var. ABD istihbarat ve savaş uçakları Ege'de vızır vızır uçuyor. Girit ile Rodos arasındaki Kerpe adasına NATO/ABD üssü gündemde. İsrail ile birlikte Girit adasına Doğu Akdeniz'i kontrol edecek radar sistemi kuruluyor.

Türkiye'nin ABD ile yaşadığı S-400 krizi de Yunanistan lehine dönmüş durumda. Türkiye'nin F-35 projesinden dışlanması halinde bu uçakların Yunanistan'a satılması, parça üretimlerinin de İsrail'e verilmesi gündemde.

Önceki hafta "Doğu Akdeniz'de Güvenlik ve Enerji Ortaklığı Yasa Tasarısı" da ABD Kongresi'ne sunuldu. ABD'den hedefteki Türkiye'ye nokta atışı.

Yasa tasarısında, "Ege'deki Yunan hava sahasındaki ve Kıbrıs'ın Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)'ndeki ihlaller" başlığında Türkiye'nin faaliyetlerinin rapor edilmesi isteniyor.

Tasarıda Kıbrıs'a silah ambargosunun kaldırılması, ABD-Doğu Akdeniz Enerji Merkezinin kuruluşuna onay verilmesi, Yunanistan'a 3 milyon dolarlık askeri desteğin yanında Yunanistan ve GKRY'ye 2'şer milyon dolarlık askeri eğitim desteği verilmesi de isteniyor.

Rusya'nın artık Doğu Akdeniz'de esas aktörlerden olduğunu söyleyelim. Fransa için Mari'deki askeri üs hazırlanıyor, Almanya Baf Havaalanı'na geliyor, Rum-Yunan ikilisi Doğu Akdeniz'e kıyıdaş ancak Türkiye ile sorunlu ülkelerle müttefiklik kuruyor. Rumlara yönelik ambargoyu kaldırmakla eş zamanlı olarak ABD Kıbrıs'ta asker konuşlandırmak üzere üs noktası arayışını sürdürüyor. ABD Fransa İngiltere savaş gemileri Kıbrıs'ta liman yapıyor.

Kıbrıs'ta iki üssü bulunan İngiltere 121 adet dikey iniş ve kalkış yapabilen F-35B tipi savaş uçağını Sonbaharda buradaki Akrotiri Üssü'ne getiriyor. Konuşlanmanın geçici bir süre ve eğitim maksatlı olacağı söylense de Kıbrıs ve civarındaki olağanüstü gelişmeler bunun sadece eğitim maksatlı kalmayacağı şüphelerini artırmaktadır.

Kıbrıs'ta Türk tarafı lehine hiçbir sonuç çıkmayacağı aşikar olan, Türk askerinin adadan çıkarılmasını, Türkiye'nin garantörlük haklarını ortadan kaldırmayı hedefleyen müzakerelerin yeniden başlatılmak istendiği bir süreçte Kıbrıs'ta Türkiye hariç diğer ülkelerin askeri yığınaklanması ve üs oluşturma hamleleri Kıbrıs'ta çok uluslu işgal sürecine işaret etmektedir. Kıbrıs'ın NATO'ya alınması hamlelerini de bununla birlikte okuyun.

Türkiye Kıbrıs'la ilgili olarak Atatürk'ün şu sözünü bir miras ve talimat olarak görmeli: "Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs'a dikkat ediniz. Bu Ada bizim için çok önemlidir."

Atatürk'ün Kıbrıs'ın Türkiye için hayatiyetini gösteren bu sözleri günümüzde daha da kritik öneme sahiptir. Kıbrıs'ın jeopolitik önemi ve askeri stratejideki yeri değerlendirilirken doğal bir uçak gemisi olduğu vurgulanır.

Arap Baharıyla başlayıp IŞİD maymuncuğuyla devam eden Ortadoğu'nun yeniden dizayn sürecinde Kıbrıs'ın konumuna bakıldığında uçak gemisi değerlendirmesi şu anda her zamankinden çok daha anlamlı olmuştur.

Kıbrıs'ı kontrol eden güç Doğu Akdeniz'i ve kışa dönüşen Arap Baharı'ndan etkilenen coğrafyanın dizaynında baş aktör olacaktır. Ve maalesef bölge dışı aktörlerce Yunan-Rum ikilisinin taşeronluğunda Türk yurdu Kıbrıs'a yani uçak gemimize yeniden el konuyor. Aynen 1878'te kiralanması sonrasında İngiliz hileleriyle el konduğu gibi.

Karadeniz'i NATO/ABD gölü, Ege'yi Yunan işgaliyle Yunan gölüne dönüştürme girişimleri devam ederken Kıbrıs'ın da elden çıkmasıyla Türkiye'nin denizlerden gelen nefes borusu kesilecektir.

Türkiye'nin jeopolitik konumu ve rolleri parça parça edilip bölgedeki diğer ülkelere paylaştırılıp, Türkiye boşa çıkarılıyor.

İyi yönetilemeyen Türkiye iç cephede dağılırken yoğun saldırılara maruz kaldığı dış cephede de kaybediyor.

Beka beka diyenler iç siyasi kavgaları bırakıp buraya baksın. Sonbahar ve öncesinde Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'ta neler olabileceğine ilişkin herhangi bir öngörüleri, kaygıları var mı acaba?

Yazarın Diğer Yazıları