Tuzak kurulurken siz neredeydiniz?
Tayyip Erdoğan, yolsuzluk operasyonu yaptıran savcılarla mücadele ile ilgili olarak, “Biz yargıyla değil, yargı içine sızmış yargı mensuplarını da baskı altına alan, onlara da şantaj yapan yargının tarafsızlığına gölge düşüren bir örgütle mücadele ediyoruz. Bunu özellikle bilmenizi istiyorum” dedi.
Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan da “Erdoğan, milli orduya kumpas kurulduğunu biliyor” demişti. Zaten bunun üzerine yeniden yargılama için başvurular yapıldı. Ardından TÜBİTAK raporu, Balyoz Davası’nın dayanağı olan beş numaralı hard diske, sonradan yükleme yapıldığını ortaya çıkardı. Bu da davayı temelinden çökertti.
Davada ömür boyu hapse mahkum edilen eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eşi Nilgül Doğan aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Balyoz, bu tertibi yapanların başına ininceye kadar mücadelemize devam edeceğiz demiştim. Şimdi de gerçekten bu Balyoz’un, tertibi yapanların başına ineceği günleri çok yakın görüyorum” dedi. Balyoz Davası’nda 21 müvekkili bulunan avukat Kemal Yener Saraçoğlu da “Yeni delil olarak TÜBİTAK raporunu ortaya koymak suretiyle yeniden yargılama talep edilecek. Ortada kumpas olduğu artık yürütme üyeleri tarafından söyleniyor. Bu kumpası yapanlar hem insanlık suçu, hem de vatana ihanet suçu işlemiştir” diye
konuştu.
***
Görüldüğü gibi İslam adına hareket ettiğini iddia eden insanlar, özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına büyük bir tuzak kurmuşlardır. İktidar da tuzağın başındadır içindedir ama kendisine de tuzak kurulunca, sorumluluğu cemaatin üstüne yıkarak aradan sıyrılmaya çalışmaktadır.
“Tuzak”, Kur’an’da da sık geçen bir kavramdır:
“Hani bir zaman da o kafirler, seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri ya da sürüp çıkarmaları için, sana tuzak kuruyorlardı; onlar tuzak kurarlarken Allah da karşılığını kuruyordu. Öyle ya Allah tuzakların hayırlısını kurar.” (Enfal 30)
“Gerçekten onlar, tuzaklarını kurdular; Allah katında da onlara tuzak var; isterse onların tuzakları dağları yerinden oynatacak olsun!” (İbrahim 46)
“Onlardan öncekiler, tuzaklar kurmuşlardı. Allah da kurdukları binalarına temellerinden geldi, çökertti de tavan tepelerinden üzerlerine çöktü ve azap onlara fark edemedikleri bir yönden geldi.” (Nahl 26)
“Yoksa o fenalıkları yapmak için tuzak kurup duranlar, Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden, hatır ve hayallerinden geçmeyen yönlerden kendilerine azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular?” (Nahl 45)
“Her kim izzet istiyorsa, bilsin ki, izzet tamamıyla Allah’ındır. O’na hoş kelimeler yükselir, onu da salih amel yükseltir. Kötülükler kuranlara gelince, onlara şiddetli bir azap vardır ve onların tuzakları da hep darmadağın olur.” (Fatir 10)
“Oysa kötü tuzak, yalnızca sahibinin başına geçer.” (Fatir 43)
***
Peki milli orduya tuzak üstüne tuzak kurulurken seyreden “Ehli Sünnet Alimler Birliği” neden saldırı hükümete yönelince harekete geçti ve gazetelere tam sayfa ilan vererek birlik çağrısı yaptı?
Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk diye, TSK’nın şahsında Türk Milleti’ne tuzak kurulurken neredeydiler?
Yine Suriye halkına; Amerikan talimatı ile tuzak kurulurken seyreden Türkiye Ehli Sünnet Alimler Birliği, neden Katar-İngiltere organizasyonu ile masa üstünde hazırlanan ve nerede çekildiği belli olmayan işkence fotoğraflarından oluşan dosyayı delil kabul ederek İslam alemine beyanname yayınladı?
Türkiye’den Suriye’ye terörist ve silah göndererek El Nusra adlı cinayet şebekesini desteklemek Ehli Sünnet davranışı mıdır? “Vicdan sahibi herkese sorumluluklarını hatırlatmak” için önce bu sorulara cevap vermek gerekmiyor mu?