Türk'ün taştaki izlerini sürüyor
Türk yazıtları konusundaki değerli akademik çalışmalarıyla takdir toplayan Prof. Dr. Erhan Aydın, bu önemli hizmetini yeni kitabı "Taşa Kazınan Tarih / Türklerin İlk Yazılı Belgeleri" ile de sürdürüyor. Aydın'ın, Kronik Kitap'tan çıkan bu kitabı da; kaynaklarıyla, muhtevasıyla ve üslubuyla Türk tarihçiliğinin medar-ı iftiharı olacak çok nitelikli bir eser... Kitabın yanlızca bilim alanının ilgisine değil, eski Türklerin kendi yazdıklarından elde edilen sonuçları merak eden kitapseverlere de hitap etmeyi amaçladığını belirten Prof. Dr. Erhan Aydın, "Kitabın bir başka amacı ise eski Türklerin sanıldığı gibi ilkel bir hayat sürmediğini, hatta birçok bakımdan çok ileri düzeyde olduğunu kanıtlamaktır" diyor.
Batıda Hazar Denizi'nden başlayıp doğuda Çin Seddi'ne kadar uzanan, kuzeyde Sibirya'ya güneyde İran, Hindistan ve Çin'e komşu olan uçsuz bucaksız, görkemli topraklar... Göktürkler işte böylesine muazzam bir coğrafya ve iklim içinde, Ötüken'de doğdu. Kuruluş günlerinden itibaren dağları, ırmakları ve nice büyük ovaları hâkimiyet sahalarına katan Göktürkler; Türk adını tarihte ilk defa kullanan bir devlet olarak kendilerinden sonrasına çok büyük bir miras bıraktılar. Bu miras, birçok büyük devletin ve medeniyetin doğması için de kaynak oldu.
Eski Türk yazıtları, Türk adının taşlara yazıldığı ve dolayısıyla Türklerin pusulası olmuş anıtlardır. Türk runik harfleri denilen alfabeyle taşlara, kayalara ve diğer sert cisimlere yazılan her şey Türklerin yazılı ilk belgeleri olarak değerlendirilmiştir. 1893 yılında V. Thomsen tarafından çözülen bu alfabe ile yazılmış metinler üzerinde o günden bugüne dek sayısız çalışma yapılmıştır ve hâlâ yeni bilgiler ışığında araştırmalar sürmektedir.
Prof. Dr. Erhan Aydın'ın Türklerin ağır bozkır şartlarında vücuda getirdiği ilk yazılı belgelerinde yer alan duygularını, düşüncelerini, sevinçlerini ve hüzünlerini Türk okuyucusuna tanıtabilme gayretiyle hazırladığı "Taşa Kazınan Tarih"; hem Türk runik harflerine değinmesiyle hem de tüm yazıtları tarihî süreç içinde değerlendirmesiyle eşine rastlanmayan bir niteliğe sahip. Türklerin en eski dönemlerindeki anayurtları ve Türk adının kullanım alanlarından başlayan kitap; Türk runik alfabesi, eski Türk yazıtları üzerine çalışmalar, yazıtların yazılış ve dikiliş amaçları, Köktürk ve Uygurların başkenti Ötüken üzerinden ilerliyor. Köktürk ve Uygur dönemleri ile Yenisey yazıtlarının Türk dili, tarihi ve kültürüne katkılarını inceleyerek sona eriyor.
Kronik Kitap
Tel:(0212) 243 13 23
***
Karamanlıca kaynaklara kılavuz
Tarih boyunca Karamanlıca olarak yayınlanan kitapların bir araya getirildiği "Karamanlıca Kitaplar: Çözümlemeli Bibliyografya"nın 1718-1839 yıllarını kapsayan ilk cildi Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıktı. Evangelia Balta'nın editörlüğünde yayınlanan Karamanlıca Bibliyografya'nın bu ciltle başlayan yeniden yayını, S. Salaville-E. Dallegio'nun üç ciltlik kayıtlarını (1958-1966-1974), 1987-1997 yılları arasında ortaya çıkan diğer üç ciltle birleştirdi. Öte yandan, takip eden 20 yıllık aralıkta toplanan yeni buluntular da buna eklendi. Uzun bir çalışmanın sonucunda bu derlemeyi ortaya koyan Evangelia Balta, bibliyografya ile ilgili şunları söylüyor: "Bu son yayın Karamanlıca Bibliyografya'nın Osmanlı İmparatorluğu'nun editoryal oluşumuyla bütünleşmesine de ışık tutmuştur. Bu araştırma, Karamanlıca'nın bilinciyle, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki diğer Türk filolojileriyle bağlantı gözetilerek, Türkçe konuşan Yunan filolojisi üzerine çalışmalar yapılması konusunda da dayatıcı olmuştur. Artık Karamanlıca baskıları Yunan baskılarıyla karşılaştırmak yeterli olmuyordu, çünkü bu çalışma, 19. yüzyılın son dönemleriyle sınırlı bir süreci kapsıyordu. Karamanlıca belgeler, başka milletlerin Türk dil bilimi üzerindeki etkilerini yansıtıyordu, ancak onlar üzerine bir çalışmayı da içeriyordu. Bir bibliyografyanın sınırlarını aşan bir niyet taşıyordu, ancak kuşkusuz, Karamanlı edebiyatının bütününe, Yunan ve Osmanlı'nın buluştuğu bir çerçeveden bakış getiriyordu."
HAFTANIN KİTABI
Liderler ve gizemler
Araştırmacı yazar Hüseyin Hakkı Kahveci; Rabıta, Atatürk'ün Yasaklanan Kitabı, Atatürk ve Cumhuriyet'e Kuşatma: Yahuda kitaplarından sonra, gizem dolu bir kitaba imza atıyor. Kitap, "Mermi böyle patladı. Hem bir ülkenin hem de bir âlemin altı üstüne geldi" cümlesi ile başlıyor. Ortalama bir kitap okuruna şaşırtıcı gelecek bir tablo sunuyor Hüseyin Hakkı Kahveci: Lenin, Mustafa Kemal Atatürk, Mustafa Suphi, Mir Sultan Galiyev ve Enver Paşa… Kitaba adını veren "Mühürlü Vagon" Ekim Devrimi'nin önderi Lenin'i İsviçre'den Rusya'ya taşıyan trenden geliyor. Kitabın gizeminin başlangıcı "Mühürlü Vagon" ile başlıyor. Asıl gizem ise, yukarıda sunulan liderlerin bir tabloda toplanmasında ve ortak akıbetlerinde başlıyor. Hüseyin Hakkı Kahveci, bu liderlerin ortak gizemlerinin Türk kimliğine sahip olmasında ve küresel oligarşinin bir plan çerçevesinde suikastlarla Türkçü liderlerin yok edilmesinde yattığını gündeme getiriyor ve yeni bir tartışmanın fitilini ateşliyor. Farklı ideolojik kimliklere ve politik tercihlere sahip olan bu liderler, nasıl oldu da bir tablonun içine yerleşebildi? Dünyanın ve Türk dünyasının kaderi nerede birleşti ve ayrıştı? Kitap bu ve benzeri sorular zincirini aydınlatarak okuyucuya yeni bir ufuk sunuyor.
Ulak Yayıncılık Tel:(0212) 527 29 26
***
Osmanlı tarihçileri
Nahide Şimşir, "Osmanlı'ya Yön Veren Tarihçiler ve Eserleri" kitabında Osmanlı Devleti'nin en erken devirlerinden başlayıp, yüzyıllara damgasını vuran Osmanlı tarihçileri ve eserleri hakkında bilgi veriyor. Eser, Osmanlı tarihi alanında kariyer yapmak isteyen Tarih öğrencilerine, Osmanlı tarihçilerini ve eserlerini tanıtmayı amaçlayan, sade bir dille yazılmış. Osmanlı tarihini öğrenmek isteyenler için çağdaş kaynakların önemine dikkat çeken Şimşir, bu çalışmasıyla Osmanlı tarihini kendi kaynaklarından okumak isteyenlere, bu kaynakların başlıcalarını ve yazarlarını tanıtmayı amaçlıyor.
Post Kitap Tel:(0212) 512 70 20
KÜTÜPHANEMDEN:
Bilgiye ulaşmak define bulmaktan bile zor iken
Şimdi bir öğrenci için bilgiye ulaşmak ne kadar kolay... Gir internete, tıkla Google'ı, ne öğrenmek istiyorsan yaz arama çubuğuna ve basıver "enter"e... İş bu kadar basit. Karşınızda aradığınız bilginin sayfalar dolusu dökümü ve envai çeşit resimleri... Acaba şimdi mi talebe olmak varmış? 50 yıl önceki talebeler için böyle bir şey hem gayrimümkün, hem de hayal ötesiydi. Ama onlar da o günün imkanları içinde okulda öğrendiklerini pekiştirecek yardımcı kaynaklara pek tabii ihtiyaç duymaktaydılar. Bu ihtiyaç o günün imkanları kıt Türkiye'sinde birtakım tercüme ansiklopedi ve kitapçıklarla karşılanmaya çalışılıyordu. Bugün bahsetmek istediğim kitap da o devirde bilgi avına çıkan ilk-orta öğrenim seviyesindeki talebelere yönelik hazırlanmış "Bilgi Hazinesi" adlı bir kitap... "Hazine" nitelemesini hafife almayın; gerçekten de 1955 yıllarının Türkiye'sini göz önüne getirirseniz kitap, öğrenciler için bulunmaz bir nimet ayarında. Talebelere ders konuları dışında genel kültür de vermeyi amaçlayan kitap Doğan Kardeş Yayınları'ndan çıkmış. İçeriği,"İlim, fen, tabiat, spor, bilmediğimiz yerler, pratik bilgiler, meraklı bilmece ve hesap oyunları, daha bilmediğimiz fakat bilmemiz gereken şeyler hazinesi" diye takdim edilen kitapta neler yok ki? Kitabın ilginç konu başlıklarından bazıları şöyle:
*Gazete nasıl çıkar? *Taklit, hayvanların korunma silahı *Elektronların dansı *Bir yıldırım kaç para eder? *Yerden uzaklaşan bir insanın ağırlığı *Sayıların azizlikleri *Bir çay fincanında fizik deneyi *Bir milyar ne demektir? *Ay niçin bazen büyük görünür? *İnsan vücudu hangi maddeden yapılmıştır? *Beynimiz karışık bir fabrikadır *Sihirli sayılar *Mercek altındaki mucizeler *Uçuşun öncüleri *Geçilmesi güç bir nehir
(Ahmet Yabuloğlu)