Türkmenlerin güvenliğini kim sağlayacak? / Dr. Cüneyt Mengü

Türkmenlerin güvenliğini kim sağlayacak? / Dr. Cüneyt Mengü

IKBY'nin ihtilaflı bölgeler dâhil 25 Eylül'de yapılması öngörülen bağımsızlık referandumuna Irak, Türkiye ve İran başta olmak üzere uluslararası camianın hemen hemen tamamının tepkileri devam etmektedir.

Irak Meclisi oy çokluğuyla 2 önemli karara imza attı. İlki referandum kararının anayasaya aykırı olduğu için reddedilmesi, diğeriyse Kerkük'ün Kürt valisini görevden alınması. Ayrıca Irak Federal Yüksek Mahkemesi referandumun askıya alınması kararını verdi.

Irak Meclisinin kararlarını tanımayacakları yönünde açıklamalarda bulunan KDP ve KYB yetkilileri, BM, ABD ve uluslararası toplumun sunmuş olduğu önerileri de reddettiler.

Bu gelişmelere eş zamanlı olarak Kerkük'te tanklarla desteklenen silahlı peşmergelerin ellerinde Kürdistan bayraklarıyla boy göstermeleri ve zaman zaman sağa sola ateş açmaları Kerkük'te Türkmenler arasında gerginlik yaratmıştır. Bu durumda Türkmenlerin güvenliği açısından Irak Meclisi'nin almış olduğu kararları nasıl ve ne şekilde uygulayacağı merak konusudur.

Irak'ta cereyan eden olayları dikkatle takip eden Ankara, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması ve taraflar arasında barışın sağlanması yönünde yapılan tüm girişimlerin sonuçsuz kalması sebebiyle TSK'nın sürpriz bir adımla Habur kapısına dayanması, Türkiye'nin Barzani'ye vermiş olduğu kararlılık mesajı olarak yorumlanmasının yanı sıra dengelerin farklı yönlerde devam etmesine yol açmıştır.

Öte yandan, BM Güvenlik Konseyi 22 Eylül'de IKBY'nin referandum kararının bölge için istikrarsızlığa yol açacağı uyarısında bulundu ve buna ilişkin kaygılarını vurgulaması dikkat çekicidir.

Tüm bu girişimlerin yeterli olmayacağına inanan Ankara, 22 Eylül'de MGK'nın aldığı kararlar neticesinde Bakanlar Kurulu'nda referandumun gayrimeşru olduğu, vahim sonuçlar doğuracağı ve kabul edilmeyeceği yönünde Barzani'ye verilen son uyarı mesajıdır. Halihazırda Türkmenlerin can güvenliği tehlikede ve Türkiye'nin yanlarında olduklarına dair verilecek mesaj dirençlerini artıracaktır.

Referandumun son dakikaya kadar ertelenmesi ve iptal edilme ihtimali yüksektir. Ancak referandumun yapılmasıyla ertelenmesi arasında fark olmadığını daha önceki yazımda belirtmiştim.

Erteleme referandumun meşruiyetini kabullenmek ve IKBY'nin tezinin uluslararasılaşması anlamına gelmektedir.

Irak Cumhurbaşkanının Kürt liderleriyle Süleymaniye'de yaptığı toplantı neticesinde Bağdat ile her türlü diyalog kapısının açık tutulduğuna ve üst düzey bir heyetin de Bağdat'a gönderileceği yer almaktadır.

Aslında, IKBY, Bağdat Hükümeti ile iki konu üzerinde müzakereye açık olduğunu ifade etmektedir. Birincisi 140. Maddeye göre sınır meselesi, ikincisi petrol gelirleri yani ana hedef Kerkük ve tartışmalı bölgelerdir.

2003'den itibaren illegal nüfus kaydırmalarıyla 400 bin kişinin yerleştirilmesinden sonra Kerkük'ün demografik yapısı bozulmuştur. Özellikle 2014 Haziran'ında DEAŞ'ı bahane ederek ve bilinmeyen sebepler sonucu Irak ordusunun çekilmesiyle peşmergeler Kerkük'ü işgal etmişti. Tüm kamu dairelerinde bir tane Türkmen müdür bulunmamaktadır. Bugünkü referandum oyunu 1991 ve 2003'de tasarlanan senaryonun devamıdır.

Referandumla eş zamanlı Kerkük'te gerginlik hat safhadadır. Türkmenlere ait ev ve parti binalarına silahlı saldırılar, fidye karşılığı insan ve araba kaçırmaları devam etmektedir.

Yıllardır Türkmenlerin içinde bulunduğu duruma vakıf olmak istemeyenler ve özellikle Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca'nın "Kerkük Üzerinden Kürt Düşmanlığı Yapılıyor." başlığı altındaki yazısı Türkmenleri rahatsız etmiştir.

Öncelikle Kerkük'ün bir Türk şehri olduğuna dair ve yıllardır uğradıkları baskı ve mezalimle ilgili raporlar mevcuttur. Dolayısıyla hedef şaşırtmaya gerek yoktur. Sayın Bahçeli "Savaş ilan edelim." dememektedir. Kuzey Irak'ta statü değişikliği Türkiye ile Irak arasında imzalanan anlaşmalara göre savaş sebebi olabileceğini hatırlatmaktadır. Satır aralıkları doğur seçilmelidir.

Kerkük'te Türkmenlerin güvenliğinin sağlanmasında Irak Merkezi Hükümeti aciz kaldığı takdirde kim sağlayacak demek mecburiyetindeyiz.