Onlar bu ülkenin yeni “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz” ları adeta... Varlar, güç bela başarsalar da hayattalar; sığındıkları “kavim gardaş” larının arasında Türk vatanında “resmen” yok sayılıyorlar; çocuklarını okula yollayamıyor, hastanede tedavi ettiremiyor; kayıt dışı yaşıyorlar.
Türkmenler’den bahsediyorum;
Türkiye’de bir bardak suya, o suyu içecek bir temiz kaba, bebelerin boğazından geçecek süte, mamaya, çocuk bezine, yatıracakları bir döşekçiğe; her şeye muhtaçlar.
Yardımsever okurlarımızın “nereyle irtibat kurabiliriz” soruları üzerine Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı şubelerini adres göstermiştik geçtiğimiz haftalarda. Bünyamin Ayhan ve Harun Meral Konya’dan ses verdi; “biz de varız” dedi.
İşte Konya’da her gün 50 Türkmen ailenin günlük ekmek ihtiyacını karşılayan, 12 Türkmen öğrenciye burs veren, kira ve diğer ihtiyaçlarına yardımda bulunan Ahde Vefa Turan Birliği Derneği’nin çağrısı:
“Gerçekten zor durumda olan birkaç öğrenciye daha sahip çıkarak yarınlara dair planlarımızda benim de katkım olsun diyorsanız...
Türkiye dışından gelerek Konya’da eğitim gören, Türkçe konuşan Türk öğrencileri başkalarının kucağına atmayalım düşüncemizi makul buluyorsanız...
Kendini tam ifade edemeyen mağdur ve desteğe muhtaç kardeşlerimize bir küçük destek de benden olsun arzusundaysanız..
Kitap basımında, ücretsiz kitap dağıtımında benim de bir faydam olsun diyorsanız...
Mülteci Türkmenlere yönelik yaptığımız gıda, ilaç, barınma, ev gereçleri temini ve sağlık hizmeti kapsamındaki yardımlarda sizin de desteğiniz olması gerektiğine inanıyorsanız...
Ramazan ayında yapmayı düşündüğünüz hayır hasenat için...”
Türkmenlere Ahde Vefa Turan Derneği aracılığıyla yapacağınız yardımları makbuz karşılığı kuruma veya resmi banka hesaplarına yatırabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için derneğin telefonu: 0332 350 07 08, e-posta adresi: ahdevefaturan@gmail.com
*
Tek yol direnişi desteklemek
Gaziantep’ten yazan Tamer Abuşoğlu’nun da gündeminde Türkmenler var.
“Kendi millî sınırları içinde Misak-ı Millî Türkleri nasıl bir kıskaçta ise Misak-ı Millî dışındaki Türkler de aynı kader çizgisinde tarihin gördüğü en çileli ve en acı etnik kıskacı yaşıyor. Irak’taki Türkmen coğrafyası Peşmerge zulmü altında çiğnenirken aynı senaryo bu kez Suriye’deki Türkmen topraklarında uygulanıyor” diyen Abuşoğlu bölgedeki Kürt istilası, Suriye’nin kuzeyinde Batı Kürdistan oluşturmak üzere demografik tehcir, ajan yöneticiler ve toplumun hiç azımsanmayacak “iş birlikçi” kesimi, PYD-IŞİD sözde savaşının “cambaza bak” oyunundan ibaret olduğuna dikkat çektikten sonra “tek yol” u işaret ediyor:
“Türkmen direnişini desteklemek...”
*
Çoban ateşleri yanmalı
Denizli’den Mehmet Halil Arık’ın bir önerisi var:
“Yemin metninde doğrudan olmasa bile, vicdanlarında ve akıllarında, gerçek demokrasiyi kurma sözü yanında, haramilerle ’savaş’sözü de olmalıdır!..
Bu bile yeter ’bir birliktelik’kurup haramileri devre dışı bırakmaya.
Kötürüm de olsa, o demokrasinin ortaya koyduğu fırsatı, küçük siyasi hesaplara feda etmek aymazlıktır. Ağır bir tarihi vebaldir bu.
Bir diktatör; kendiliğinden ’demokrat’olmaz!... Olursa, adı diktatör olmaz.
İster ki;
Seçim varsın olsun!.. Yeter ki hep kendi çıksın sandıktan!..” diyen Arık’ın siyasilerden de beklentisi var: “Kişisel ego ve ihtirasların son bulması adına demokratik yoldan bir fırsat ele geçmişse, tünelin ucunda bir ışık görünmüşse; çoban ateşine evrilmelidir...”
