Uzun zamandan beri yarar sağlamayacağı kanaati oluştuğu için Türkmen meselesi hakkında yazı yazmamayı uygun gördüm. Ancak 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle ilgili gerçek ve ilginç bilgilerin büyük bir bölümü peyderpey ortaya çıkmaya başlaması nedeniyle bu yazıyı kaleme aldım. Terör örgütü FETÖ adı verilen cemaatçiler özellikle son 10 yılda yetişmiş kadrolara sahip olmaları nedeniyle hız kazandılar, devletin ve ordunun her kademesine sızdılar, Türkiye'nin içinde ve dışında stratejik meselelere müdahil olmaya başladılar.
Darbe teşebbüsüyle ilgili yapılan soruşturma ve analizlerden anlaşıldığı üzere cemaatin, ana hedeflerinin kültür, eğitim seferberliği, hoşgörü ve din kisvesi adı altında yabancı istihbarat birimlerine bilgi aktarmak ve nihayet asıl hedefleri zayıf bir Türkiye ile birlikte kolu ve kanadı kırık farklı bir Türk dünyası da yaratmaktır. Yıllardır Türkmenlerin sorunlarıyla ilgili yazılıp çizildi, hatta genişletişmiş Türkmen Kurultayı ve Türkmeneli Bölgesel Yönetimi gibi çok ciddi projeler üretildi. Ne yazık ki ne gelen oldu ne soran! Gelen oldu ise de kendilerine göre her şeyin yolunda olduğunu iddia ettiler.
Genel durum kısaca özetlenirse bir defa Türkmen bölgesinin ve nüfusunun %30'dan fazlası DAEŞ'in kontrolü altındadır ve diğer Türkmen bölgeleri de DAEŞ başta olmak üzere farklı tehditler altındadır. Irak Türkmen Cephesi dağınık durumda ve Cephenin Yönetim Kurulu da bir türlü bir araya gelemiyor. Başkanı tek başına sağa sola koşarak mücadele veriyor. 7 seneden beri Irak Türkmen Meclisi bir veya iki defa toplanabildi. Meclis Başkanı ve bazı yöneticileri bu süre zarfında aldıkları maaşları nasıl kabul ediyorlar anlamakta zorlanıyorum. 46 kişiden oluşan Kerkük İl Meclisinde sadece 9 üyemiz var. Meclis üyeleri Türkmen Cephesi listesi adı altında Meclise girmelerine rağmen aralarında fikir birliği olmadığı açıkça müşahade edilmektedir. Türkmen Cephesi bölgeleri arasında ciddi bir iletişim de yok. Tamamının yeniden yapılandırmaya gidilmesine muhtaç durumdadır. En önemlisi cemaatin müttefiki olan PKK ve yandaşları Türkmeneli Bölgesini tamamen işgal etmiş durumdalar. Bu olaylar arka arkaya tesadüfen olmadı. Mutlaka bunun arkasında bazı güçlerin olduğunu daha önce de sürekli yazdık durduk. Böylece Bölgenin ve Türkmen meselesinin hemen hemen her yerinde olumsuz durumlarla karşı karşıya kalındığı ve ciddi bir şekilde etkilendiği de görülmektedir. Uzun zamandan beri yerinde sayan Türkmen meselesi hakkında Fethullahçıların parmağı olduğuna dair araştırma ve soruşturmalar acilen yapılmalıdır.
Türkmenlerin içinde bulunduğu bu durum göz önünde tutulduğunda bir de aylar önce Kerkük Statüsü Projesinin ortaya atılması manidardır. Proje ilk etapta Kürdistan Bölgesi Yönetim kurulları veya partileri tarafından gündeme alındı ve ısrarla Kerkük'ün mutlaka Kürdistan'a acilen bağlanması gerektiği ileri sürülmektedir.
Kerkük'ün Kürdistan Bölgesi'ne bağlanması ile ilgili olarak Türkmen siyasi partileri arasında doğru veya yanlış tezler ortaya atıldı ve bu tartışmalar halen devam etmektedir. Mesele o kadar ileri safhaya götürüldü ki neredeyse Türkmen akıncı timinin kurulması ve peşmergeye bağlanması gibi talihsiz tez bir siyasi parti başkanı tarafından ileri sürülmüştür. Durum öyle bir noktaya gelmiş ki kimin eli kimin cebinde belli değil.
Kerkük statüsü ile ilgili olarak geçen Temmuz ayının başında Türkmeneli Araştırma ve Düşünce Merkezi tarafından İstanbul'da yapılan toplantıya İstanbul ve yurtdışından dernek başkanları, akademisyenler, fikir adamları katıldı. Toplantı ile ilgili bilgilere haftaya yer vereceğim.
cuneyt.mengu@mercanonline.com