Türkmen Dağı yanıyor...
Suriye Türkleri bugüne kadar maruz kaldıkları en şiddetli saldırının altındalar; çığlık, feryat bile yok artık... İnilti ancak çıkarabildikleri; acının, çaresizliğin sesi. Ebedi bir sessizliğin hemen arifesi...
Karadan, havadan, denizden bomba ve füze yağıyor üzerlerine; bir metrekarelik yer bırakmamacasına hayata, halı gibi döşeniyor Türkmen Dağı'na ölüm.
Bu "konvansiyonel" saldırıya karşı ne kadar yürekli, cesur, mert, kahraman, vatanperver, yiğit olursanız olun "ordusuz", "silahsız" yani sadece "kavm gardaşlarının(!)" yolladığı "TIR dolusu bisküvi, battaniye, su, bebek bezi, makarna"yla filan -insani yardım yolluyorlardı ya TIR TIR soydaşlarımıza, bunun için Türk devleti içinde tarih bir hesaplaşmaya girişmeyi bile göze almışlardı ya güya- direnebilme şansları yok;
Bu yüzden yerle bir oluyor "dağlar" peş peşe...
Köyler boşalıyor, sınıra yığıldılar; arkalarında katliam var önlerinde "vatan"ın kilit vurulmuş kapıları. Sıkışıp kaldılar.
Hiç abartısız, hatta çok sadeleştirerek aktardığım bu tablo olduğu gibi doğru, gerçek. Hep mi Türk'ün payına düşecek kahır, hep kahır, hep eli kolu bağlı, biçare kederlenmek... Ve bin türlü "şerh"inden dolayı konjonktür hazretlerinin bir tek adım atamamak, gemileri yakamamak, "benim tek ittifakım milletimle" diyememek yedi düvele...
El kadar Türkmen bebeklerinin "küresel işgal"i meşrulaştıracak kadar çok ölmesini beklemek riyakarca, vicdansızca, korkakça...
Bu ne alçak bir tecelli...
Be ne aşağılık bir tekerrür...
Bu ne derin bir çukur ki düştüğü yerden yiğit olup kalkamadı bir türlü insanlık...
İz bırakmayan bir silgi gibi şimdi almalara, uymalara, maşalığına doyamadıkları "üst akıl" siliyor kardeşlerimizi.
Duygusal olmamak gibi bir "B hali" yok bizim için şimdi, olmasın da... Bugün ayaklanmayacaksa hanidir "bir uyurgezer gibi" olan Türklük ne zaman ayaklanacak bir daha!
Ve fakat -hele ki şu kimin elinin kimin cebinde olduğundan asla yüzde yüz emin olmanın mümkün olamadığı coğrafyada- hep cepte olmalı "akıl" da...
Neden saldırıyor; haber diliyle söyleyeyim "Rusya destekli Suriye Ordusu" Türkmen Dağı'na?
Türkmen soykırımı yapmak için mi?
Birinci hedef "katli" mi?
Ajanslar algının bu şekilde oluşması için özellikle "Bir tek IŞİD'linin bile bulunmadığı Türkmen Dağı'na...." diye geçiyor ya haberlerini; sormalıyız:
Peki El Nusra?
Bir tek El Nusralı da yok mu orada?
Fetih Ordusu, neden, kimlerin desteğiyle kuruldu?
O ne yapıyor Türkmen Dağı'nda?
"Bir devletin; Suriye'nin, kendi varlığına kast eden bölücü, isyancı, terörist grupları yok etmek üzere başlattığı mücadelenin Türkmenleri yok ediyor olması" karşı karşıya olduğumuz trajik vak'a.
Şapkamızı önümüze koyup itiraf etmek durumundayız; gözü dönmüş bir şekilde Esad'ı devirmeye dönük her girişime arka çıkarken bir an için bile "iyi de ben komşumu kendime böyle düşmanlaştırırsam benim komşumun idaresinde yaşayan soydaşlarımın akıbeti ne olur" sorusu geçseydi sahiden aklımızdan böyle olmazdı, olmayacaktı.
Geri dönüp iktidarı suçlamak, stratejik derinlik eleştirileri yapmak da iş değil şu saatte... Ortada duran en yalın gerçek, sebep ne olursa olsun, nasıl olursa olsun;
Türkmenler ölüyorlar!
Sadece Suriye'de değil Irak'ta da bugün de hâlâ Türkmenler ölüyorlar.
Sadece Esad'ın ordusu değil, KYB-PKK'lı teröristler de katlediyor Türkmenleri. Hem de bugün hâlâ; Tuzhurmatu'da katliam var!
Ve bazı Türkmenlerin katlini ısrarla yok sayanlar bugün başka bazı Türkmenlerin katli için sözde dahi olsa kendilerini parçlayıyorlarsa; demek ki "Türkmen katli" değil asıl meseleleri!
Öfkemiz, acımız, yasımız perdelemesin madalyonun bu tarafını;
Demek ki işin içinde iş var!
Yoksa ne diye kurtarmaktan önce işgali konuşsunlar; Türkmenleri ve ateşten çekip almak yerine ateşi harlama gayretindeler!