Fikir ve eserleriyle Türkçü düşüncenin kilometre taşlarının en önemlilerinden biri haline gelen Hüseyin Nihal Atsız, Türklük gurur ve şuurunu gençliğe aşılayarak Türk Milliyetçiliği fikir sisteminin 1930'dan sonraki tartışmasız önderi oldu. Günümüze kadar bütün Türkçü nesiller onun yazı ve kitaplarından etkilendi. 70 yıllık ömrünü Türklüğe adayan ve bu uğurda her türlü zulüm ve çileye boyun eğmeden dik durarak mücadele eden Atsız ardında muhteşem bir fikri birikim bıraktı. Bugüne kadar Atsız hakkında pek çok araştırma ve doktora tezleri yapılıp kitaplar yayınlandı. Son olarak, hayattaki sayılı öğrencilerinden Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, titiz bir çalışma sonrasında, "Atsız / Türkçülüğün Mistik Önderi" adlı anıt esere imza atarak büyük bir vefa örneği gösterdi. Hocasına layık bir eser ortaya koyma çabasını uzun yıllardır sürdüren Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Türk milletinin Atsız'a borçlu olduğunu vurgulayıp bu önemli çalışması hakkında şu bilgiyi veriyor:
Atsız'ı yakından tanıyan, mesleğini ve hayat yolunu onun yazılarından etkilenerek seçen bir kişi olarak benim de Atsız'a bir borcum var. Bir Türk olarak, bir Türkçü ve bir Türk bilimci olarak ona borcum var; hepimizin borcu var. O bize Türklüğü tanıttı, nasıl Türk olunması gerektiğini öğretti; hepimizin ona borcu var.
Yaşadığı dönemde dergileri birkaç bin satan Atsız bugün yüz binlerin okuduğu bir millî timsal hâline gelmiştir. İnsanlar şimdi Türk olduklarını daha derinden hissetmekte ve Türklüğün 20. yüzyıldaki temsilcisi gibi gördükleri Atsız ile Türklüğü anlamaya çalışmaktadırlar. O, ölümünün üzerinden daha 50 yıl geçmeden Türk milletine mal olmuştur ve millet kendi içinden çıkan, Türklük için yaşayan bu insanı daha yakından tanımak istemektedir. Atsız'ı bu kadar etkili kılan nedir? Bunun birinci sebebi, hiç şüphesiz onun dik duruşudur. Cumhuriyet döneminde Atsız ölçüsünde dik duruşlu, onun kadar eğilip bükülme bilmeyen bir başka insan gösterilemez. Düşündüklerini onun kadar açık söyleyen bir fikir adamı da bulunamaz. Buradaki "açık", hem "anlaşılır" anlamında, hem "korkusuzca" anlamındadır. Böyle olduğu için de Türkçülük onun kaleminde sarsılmaz bir inanç olarak kendini göstermiştir. Atsız, inanmış ve inandırmıştır.
Atsız'ı görenler, onunla sohbet edenler azaldı. Akranı olan arkadaşlarından kimse kalmadı. Ondan sonraki nesil de ebedî âleme göçtü, göçüyor. Benim neslim, 1960lardan itibaren Atsız'ı gören nesildir. Bizden sekiz on yıl sonra doğanlar da onu 1970'lerde tanıdılar. Atsız'ı birlikte tanıdığımız bazı arkadaşlar da bugün yok. Bütün bunlar birer hatıra oldu. Atsız'ın dediği gibi: Hayat, birkaç hatıradan başka nedir ki!...
Atsız hiç durmadı, ömrü boyunca okudu ve yazdı. Türklüğü düşündü, Türklüğü yazdı. Tarihini, dilini, edebiyatını, ahlakını yazdı. Yaşadığı dönemin çetin kavgaları içine girdi. Türklüğe söz söyleyene dünyayı dar etti. Kendisine, ailesine bir şey olur diye düşünmedi; kalemi eline aldı ve kılıç gibi kullandı. Zaten kendisini, ailesini düşünemezdi. Yaratılışında böyle bir hassa yoktu. O, farklı yaratılmıştı, yaratıldığı gibi yaşadı. Vuruştu, yaralandı, yılmadı. Zindanlara düştü, eğilmedi. Hak bildiği yolda dosdoğru yürümeye devam etti. Böyle olduğu için de bugün yüz binlerin gönlünde taht kurdu. Korkaklar, çıkarcılar, dalkavuklar, yüksek makamlara hulus çakanlar onu anlayamazlar. Onu anlamak için önce namuslu, sonra yiğit olmak gerekir. Türk'ün içinde böyle insanlar pek çok olmalı ki onun eserlerini arıyorlar, okuyorlar.
Türkçülük onun kaleminde sarsılmaz bir inanç olarak kendini göstermiştir. Atsız, inanmış ve inandırmıştır. Atsız'ı okuyan insan sarsılır; çünkü onun üslubunda insanı ruhundan yakalayan bir sertlik ve mertlik vardır. Atsız, mert adamdır; yazılarına da mertliği yansıtan adamdır. Bu kitap, lise yıllarından beri Atsızla yoğrulan, hayat çizgisini Atsız'ın fikirleriyle belirleyen bir bilim adamının kaleminden çıkmıştır. Atsızla ilgili her şeyi bu kitapta bulacaksınız. Hayatının ayrıntılarını, bilim adamlığını, sanat adamlığını, .fikirlerini, kavgalarını ve üslubunu. Bütün eserlerinin geniş tanıtım ve tahlillerini. Bu kitapla Atsız'ı daha yakından tanıyacaksınız.
Atsız / Türkçülüğün Mistik Önderi
Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun
Panama Yayıncılık Tel:(0312) 432 14 89
***
KÜTÜPHANEMDEN:
Bilinen tarih doğru tarih mi tartışması
Türkçü önder Hüseyin Nihal Atsız, "Türk Tarihinde Meseleler" adlı kitabıyla tarihimizde her dönem tartışmaya açık veya açıklanmaya muhtaç bazı konuları gündeme getirmeye öncülük etmişti. Çeşitli yayınevleri tarafından bir kaç baskısının yapıldığını bildiğim "TürkTarihinde Meseleler" kitabının elimdeki baskısı 1975 yılında ÖtükenYayınevi'nden çıkmış. Kitabın muhtevası 190 sayfalık hacminin çok çok üzerinde. Atsız, kitabı "Tarih ve kültürümüze ait bazı konuların Türkçü görüşüyle yeni bir açıdan ele alınması" ifadesiyle özetliyor. Milletlerin sosyal alanda kendi çıkarlarına elverişli olan ve kendilerine yarayacak teoriyi kabul ettiklerine vurgu yapan Atsız şöyle devam ediyor:
Milli çıkarları arkaya atıp da tarafsız davranmaya kalkmak, gerçekte tarafsız olmak değil, karşı tarafların yanında yer almak demektir. Aydınların bu türlü gafletlerini milletler çok acı şekilde çeker. Bu sebeple bu kitaptaki tezler, milli çıkar yönünden ele alınıp tartışılmalı ve ders kitaplarına geçirilmelidir. Mesela tarihçiler arasında bile yaygın bir düşünce olan "Türkiye'nin 1071 Malazgirt Savaşı ile kurulmuş olması" tezinin ne kadar yanlış, çürük ve milli ülkü bakımından zararlı olduğu bu kitapta delilleriyle belirtilmiş, fakat gerçekleri kabul ettirmenin güçlüğü dolayısıyla"yanlışlık" devam etmiştir. Tezlerimin, yarının Türkçü tarih bilginlerince tartışılıp kabul olunacağını umuyorum (Ahmet Yabuloğlu)
***
HAFTANIN KİTABI:
Efelik baskıya zulme isyandır
Araştırmacı Etem Oruç, "Umur Bey'den Atatürk'e Efelik" kitabıyla tarih ve kültür hayatımızda yeni sayfalar açmayı sürdürüyor: Efelik zor iştir; haksızlığa, zulme, baskıya isyandır. Onurlu bir dik duruş, bir başkaldırı destanıdır. Ege'de efelik Umur Bey'le başlar, Atatürk'le biter. 700 yıllık bir süreçte çeşitli aralıklarla Ege'de yaşar. Bazen Börklüce Mustafa, Birgili Cennetoğlu, Atçalı Kel, Sinanoğlu, Yörük Osman, Çakıcı olup dağlara çıkar. Bazen de Kurtuluş Savaşı yıllarında Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe olup Ege'de düşmana meydan okur. Atatürk'ün baba soyu da Aydınoğulları döneminde Ege'ye gelen, Yavuzköy, Söke yöresine yerleşen, Kızılhafızlar lakaplı bir yörük boyudur. Söke'den baba soyu Selanik'e, ana soyu ise Karamanoğullarından Selanik'e gelmiştir. Mustafa Kemal'in damarlarındaki efe kanı hep harlamıştır. Ölümünden önce Sarı Zeybek oyununu çaldırarak, bir yay gibi sıçrayıp efe oyunu oynaması kimbilir, belki de genlerin açığa vurmasıdır.
Berfin Yayınları Tel:(0212) 513 79 00
***
Soru sormak bir sanattır
Ercan Deva "Soruların Dansı" adlı kitabında kendisine ve okura, sıcak ve samimi bir üslupla sorular yöneltiyor. Bir anlamda bu sorularla kendini sorguluyor. Ancak bunu yaparken okuyucuya yeni kazanımlar sağlamaya ve bir "Düşünme Kapısı" aralamaya çalışıyor. Belki inanmayacaksınız, ama akıllı kadınlar ve metroseksüel erkeklerin asla cevap vermek istemeyecekleri tüm sorular bu kitapta. Mesleği gazetecilik olan yazar, soru sormanın inceliklerini sade bir üslupla anlatıyor. Yazarın sorularla kendisini sorguladığı, yaşamı algılayışı ile farkındalık gösteren bu kitap bu alandaki ilk çalışması. Okudukça şaşıracak, arada bir gülümseyecek ve düşüneceksiniz.
Papillon Yayınları Tel:(0212) 321 48 17