Türklüğe hakaret "düşünce hürriyeti" öyle mi?
Önce Orhan Pamuk namında biri çıkıp, “1 milyon Ermeni’yi, 30 bin Kürdü kestik” dedi, arkadan başka müfteriler sökün etti. Türk Milletine yapılabilecek bu en ağır hakaret ve iftira karşısında savcılar harekete geçti. Vay sen misin dava açan, savcıların başlarına gelmeyen kalmadı. Sonunda işbaşındakiler, dışarıdakiler ve işbirlikçileri, müfterilerin yargılanmasını engellediler. Pamuk Nobel armağanı bile aldı.
Ama iş burada da bitmedi. AB ve ABD karar aldı, TCK 301. maddeden “Türklük” ibaresi çıkarılacak. Çünkü “Düşünce ve ifade hürriyetini” engelliyor. Demek ki, ota-çöpe hakaret suç ama Türklüğe “Hakaret” bir hak ve “Düşünce hürriyetinin” gereğiymiş.
Dedikleri oluyor, TBMM’deki tasarıya göre, madde metninden “Türklük” çıkarılıyor, yerine “Türk Milleti” konuyor. Kanun bu haliyle geçerse, düşünce hürriyetinin önündeki engel kalkmış olacakmış. Yani Türkler soykırım yaptı yalanı rahatça söylenebilecek. Türklüğe hakaret serbest kalacak. Başka bir ifade ile bu güne kadar “Türklüğe” hakaret, Türk Milletine hakaret sayılıyordu, nedense şimdiden sonra sayılmayacak.
Sorumlulara bakarsanız, değişen bir şey olmayacak. Öyleyse, kanun niçin değiştiriliyor? ABD ve AB bir yıldır niçin ensemizde boza pişiriyor. Barroso ta TBMM’ye gelip, 3001’i değiştirin diye boşuna mı “üfürdü” ? Yoksa Türk Milleti denince, doğum tarihimiz 1923 sayılacağından, 1915-1923 yılları arasındaki soykırımı iftirası bizi ilgilendirmez mi denilecek? Osmanlı, Türk milleti sayılmayacak mı? Ne yapılmak isteniyor? Hasılı bir karmaşa ki, anlaşılır gibi değil.
Yeni düzenlemede 2 unsur var. Biri, cezanın üst sınırının 3 yıldan, 2 yıla inmesi. Böylece verilen cezalar erteleme kapsamına giriyor. İkincisi, “Kovuşturma” için Cumhurbaşkanı’nın izni gerekecek. Hani efendiler “Dokunulmazlıkları” kaldıracaklardı ya, bundan vazgeçtik, şimdi yenisi geliyor. Türk Milletine hakaret eden biri için savcı soruşturma başlatıp mahkemede dava açtığında, hakim önce Cumhurbaşkanından izin isteyecek. Gelirse davaya bakacak, yoksa dava düşecek. Bu da yeni bir dokunulmazlık türü, “suç sanıklarının dokunulmazlığı” olsa gerek. Hem de kim için nasıl kullanılacağının tercihi Cumhurbaşkanına ait.
Fetvacılarımız bol
Efendim bu “Türklük” kavramı çok genişmiş. Mesela Kazak Türkü’ne hakareti de kapsadığından, bunu düzeltmek gerekiyormuş. Adamın dili var konuşuyor. Bu mümkün mü, hiç görülmüş mü diye sormadan. Bu kadarına da pes doğrusu. Sanki devletlerin kanun hakimiyeti kendi vatanları ve vatandaşlarıyla sınırlı değilmiş gibi. Şu hale bakın, sıra kendi milletini ve devletini kötülemeye gelince dillleri çözülüyor. Mangalda kül bırakmıyorlar. Buna da her halde “Aydıncık züppeliği” dememiz lazım.
Bazıları da çok yükseklerden uçtukları için yerdekiler ne kadar da küçük görünüyor. Adam 301’in neden değişmesi gerektiğini yazıyor; “millî hedefimize, insanlığa bu düzeyi sağlayan fikir hürriyeti olmaksızın erişmemiz mümkün değildir. Olur olmaz yazıları ve söylemleri millete hakarettir diye yargıya götürmek, fikir hürriyeti ile bağdaşmaz. Biz, bu hatayı yaptık.” Olgunluğa bakın!.
Demek ki, ikide bir “millete hakaret edildi” diye dava açılırsa, buna en iyi tedbir, 301’den “Türklük” ibaresini çıkarmakmış. Böylece, Türklüğe bol bol hakaret etmenin hiçbir sakıncası kalmaz daha da önemlisi, “fikir hürriyetinin önü açılır, milli hedefimize ulaşırız.”
Şu Türklük bize neler yapmış da haberimiz yokmuş. Sağ olsun, ABD ve AB’si ile şu Haçlılar!.. Ve de içeridekiler!..