OdaTV''den Gülnihal Özdener''in özel haberine göre; 1968’den itibaren ABD’den dünyanın diğer bölgelerine yayılan “hippie” akımı, spiritüel (manevi) refah ve zihin sağlığı için yoga ve meditasyon teknikleriyle birlikte hayal, halüsinasyon gördüren (psikedelik) maddelerin kullanımını merkezine alan bir karşıkültür bakış açısı oluşturdu. Ancak yaklaşık 30 sene içerisinde oldukça kızışan uyuşturucu savaşları içerisinde, psikedelik maddelerin kullanımı ABD’de yasaklandı. Varlıklarını psikedelik maddelere ev sahipliği yapan bitkilerle anlamlandıran bu bölgenin yerli halkları, sadece yüz yıldır dinî ve kültürel törenlerini yasal ve özerk bir şekilde sürdürüyorlardı. Maalesef hippie gruplarına veya uyuşturucu krizine dahil olmamalarına rağmen bu yasaktan onlar da nasiplerini aldı.
TANRISAL İLHAM BİTKİLERDE SAKLI
Uyuşturucu maddelerden farklı olarak, psikedelik maddeler doğada belirli bitkilerin özünde bulunur. Dünyanın birçok bölgesindeki yerli halklar, bu tür bitkileri kendi şifa süreçlerinde ve kutsal törenlerinde kullanırlar. Hindistan’da yoga uygulamalarının ortaya çıkmaya başladığı ilk dönemlerde tanrılarla birleşmek için bazı bitkilerde bulunan psikedelik bitkilerin tüketildiğine dair bilgiler mevcut. Hatta günümüzde bile tanrı Şiva’ya inanan, tarihlerinde yoganın çıkış noktası sayılan tarikatlarda da benzer etkiyi yaratan bitkiler törensel amaçlarla tüketilmektedir. Çünkü bu bitkilerin doğanın ruhuna, yani tanrıya açılan kapıyı araladığına inanılır. Bu sebeple, psikedelik bitkiler entojen olarak da adlandırılır: (İçine) tanrının ilhamı doğan.
ŞAMANİK YOGA İNZİVALARI
Yerli halkların kutsal törenlerinde kullandıkları bu entojen bitkiler, Yeni Çağ akımının günümüzdeki takipçileri tarafından farklı şekillerde metalaştırılıyor. Güney Amerika’nın popüler entojeni Ayawaska, dünyanın birçok yerinde spiritüel yoga inzivaları içerisinde veya bağımsız bir şekilde tüketiliyor. Tamamen endemik bitkilerin karışımıyla hazırlanan ayawaska, katı kıvamlı bir çay gibidir. Yüzlerce yıllık geleneğe göre, şifalanmak isteyen birey şamana gider. Şaman ayawaskayı hazırlar ve içer. Karışımdaki endemik bitkilerin özünde bulunan ve yaklaşık bir gün boyunca kaynatılmış bu “çay”a işleyen psikedelik maddeler, şamanın ruh dünyası ile iletişime geçmesine yardımcı olur. Ruhlar, İkaros olarak anılan şarkıları şamana aktarır. Şaman, hasta bireye bu şarkıları söyler. Bunun akabinde hasta iyileşir.
ŞAMANLIĞIN EĞİTİMİ, SERTİFİKASI, ÇIRAKLIĞI OLMAZ
Ancak ayawaskanın modern uygulamalarına baktığımızda, herhangi bir dünya vatandaşı birkaç bin dolar ödeme yaparak, dünyanın herhangi bir noktasındaki ayawaska inzivalarına katılabilir. Bu inzivalar, tek bir geleneğe bağlı kalmaz. Spiritüel açıdan “melez”dir. İçinde meditasyon ve yoga uygulamalarına sıkça rastlanır. Bu inzivalardaki amaç, insan zihninin potansiyelini ortaya çıkarmak isteyen hippie akımıyla paraleldir. Zihnin bilinç düzeyini değiştiren ayawaska ile zihnin hallerini gözlemleten meditasyon bir araya getirilir. Kimi zaman bu inzivalar yoga eğitmenlik sertifika programlarına eklenir.
Yerli grupların mensubu olmayan ve teknik olarak şaman da olmayan bu yarı zamanlı ayawaska “münzevi”leri, bizzat kendileri çayı içerler. Başlarında “şaman” biri bulunur tabii, ama bu şamanın yetkinliğinden emin olmak pek mümkün değildir. Yeni Çağ şamanlarının özgeçmişleri vardır. Genellikle bir “eğitim”den geçtiklerini, “sertifika” veya “yetki” sahibi olduklarını yazarlar. Mutlaka yanında başka eğitimlerin de sertifikası mevcuttur; yoga, reiki, meditasyon, enerji çalışmaları… Oysa ki şamanlık yoga veya reiki geleneklerinde olduğu gibi usta-çırak ilişkisiyle “öğrenilen” bir uygulama ya da spiritüellik kanalı değildir. Şamanlık nesilden nesile geçen, yani atalardan aktarılan bir yetenektir. Ruh dünyası, “şaman olacak kişi” ile iletişime geçer; bir esrime haline giren şaman adayı ancak bu iletişim sayesinde kendisine bu yeteneğin bahşedilmiş olduğunu öğrenir.
“DİNDAR DEĞİL, SPİRİTÜELİM”
Belirli halklar tarafından kültürel ve hatta dinî sayılan uygulamaların yetkin ve yerli olmayan ellerde, tamamen bağlamının dışına çıkarılarak değiştirilmesi, melezlenmesi, içinin kısmen boşaltılması ve metalaştırılması ciddi bir sorun. Artık ruh dünyasından aktarılan şarkıları duyabilecek yerli şamanlar yok denecek kadar az sayıda. Maalesef ki kapitalist ve küresel düzen gereği, spiritüel inzivalardan kişi başı kazanılacak 2-3 bin dolar uğruna ruh dünyasından gerçek şamanlara aktarılan şarkılar yok oluyor. Benzer şekilde Hindistan’ın kutsal kitaplarında geçen, aslında toplumun sadece belirli bir sosyal kesiminin okumasına izin verilen ve evrensel düzeni koruduğuna inanılan Vedik mantraların bazıları, pek bir alakası olmadığı halde küresel yoga derslerinde tamamen yanlış bir şekilde öğretiliyor ve aktarılıyor. Son birkaç yıldır spiritüel melezlemeye kurban giden Mevlevi Sema, artık Yeni Çağ yorumuyla “Sufi dans” olarak tanıtılıyor. İnancın metalaştırılması söz konusu olduğunda İbrahimî ortodoks dinlere sert eleştirilerde bulunan ve ayawaskaya, yogaya, Mevleviliğe kıymet veren spiritüel kesimler ise maalesef konunun bu tarafını pek tartışmıyor.