d. Kürt Cemiyetlerinin Faaliyetleri
Kürt meselesine özellikle İngiltere önem veriyordu. Bunun için de Kürt unsurlarıyla irtibat tesis ediyorlar ve cemiyetlerin kurulmasını sağlıyorlardı. Bu cemiyetlerden en önemlisi de Seyid Abdülkadir’in liderliğindeki "Kürdistan Teali Cemiyeti" idi. Bu cemiyet kendilerine özerklik getirebileceği düşüncesiyle Wilson Prensipleri’nin Kürtler için de uygulanmasını istedi.
Paris Barış Konferansı’nda 30 Ocak 1919 tarihinde Türkiye’den ayrılacak topraklara İngiltere tarafından "Kürdistan" da dahil edildi. Bunun üzerine İstanbul’da ve Anadolu’da yoğun bir Kürt propagandası oldu.
Paris’te ise Osmanlı Liberal Türkler temsilcisi olarak bulunan Şerif Paşa birden Kürt temsilcisi sıfatıyla Konferansı, Kürdistan diye bir meselenin varlığına ikna etmeye çalıştı. Öte yandan Binbaşı Noel, Anadolu’da Kürt halkının kendi kendini yönetip yönetmeyeceği kadar vasıflı olup olmadığını araştırmak maksadıyla İngilizler tarafından görevlendirildi. Kürtler arasında bölücü duyguları körükledi. Noel bir Kürdistan ve Ermenistan haritası çizmeye çalıştı.
Barış Konferansı için bu faaliyetler sürerken Konferansta anlaşmayı sağladıkları intibaını vermek maksadıyla Kürt temsilcisi sıfatıyla Şerif Paşa ile Ermeni delegeleri arasında bir mutabakat sağlandı. "Birleşik Bağımsız Ermenistan ve Bağımsız Kürdistan" konusunda ortak bildiri yayınladılar. 20 Kasım 1919’da Konferansa önerge olarak sundular. İngilizler Kürt meselesinin çözümünün İstanbul Hükümetinde olduğu düşüncesiyle Sadrazam Damat Ferit Paşa ile irtibat kurdular. 16 Nisan 1920’de Amiral de Robeck İngiltere Dışişleri Başkanlığına gönderdiği bir yazıda Damat Ferit Paşa’nın kendisine, Kürt lideri Seyit Abdülkadir’in, Türk Milliyetçilerine saldırmaya hazır olduğunu söylediğini belirtti. Amiral, Barış Konferansı’ndaki isteklere dayanarak bu plâna destek verilmesini istedi. Fakat Paşa ile yapılan 26 Temmuz’daki ikinci bir görüşmede Paşa’nın görüşünde ısrar ederek, Kürt liderlerin Bolşevik unsurun Kürdistan’a girmesine karşı olduklarını bu nedenle Mustafa Kemal’e karşı çıkmaya hazır bulunduklarını belirttiğini tekrarladı. İngiliz Dışişleri Bakanlığı bu durum üzerine Amerika’dan 31 Temmuz 1920’de Sadrazamla "hiç olmazsa şimdilik" kaydıyla bu tasarıya taraftar olunmadığının belirtilmesi istendi.
Kürt liderlerinden bir kısmının Wilson tarafından Ermenistan’la ilgili olarak çizilen haritaya razı olmamaları, Ermeni mandası isteyenlerle özerk Kürdistan’ı isteyenler arasında bir takım sürtüşmeler meydana getirdi.
Ancak Sevr Andlaşması’yla Kürdistan’a bağımsızlık verildi.
Mezopotamya ve İran’daki durumlarının güvenliğini sağlamaya çalışan İngiltere, Türkiye’yi güçsüz tutmak istiyordu. Amerika’nın bulunduğu bir bölgeyi Ermenistan olarak tespit etmesi Türk millî hareketinin daha canlı ve kararlı bir şekilde tepkisini çekti. Ermeniler’e karşı Türk milliyetçileri ile Kürt aşiretleri ortak tavır aldılar.