TÜRKİYE'Yİ PARÇALAMA SENARYOLARI

TÜRKİYE'Yİ PARÇALAMA SENARYOLARI

TÜRKİYE'Yİ PARÇALAMA SENARYOLARI

Amerika, Wilson Prensipleri ile dünya siyasetine yeniden girmişti

Mondros Mütarekesi’nden sonra Türkiye işgal edilmeye ve müttefiklerin nüfuz bölgelerinde tam hâkimiyet sağlanılmaya çalışılmıştır. Savaş sonrasında kurulacak yeni dünyada imtiyaz ve mefaat bölgeleri elde etmeye çalışan İngiltere, Fransa ve ABD hem bir takım grupları etkilemişler hem de o guruplar tarafından etkilenmişlerdir.
Bunların başında; İngiltere’nin kendi doğu güvenliğini sağlamak maksadıyla Rusya, Türkiye ve İran arasında tampon bölgelerin yaratılması düşüncesi gelir. İngiltere bu maksatla Amerika’nın mandaterliğinde bir Ermenistan ve kendi güdümünde bir Kürdistanı gerçekleştirmeye çalışıyordu.
Fransa ise İngiltere’den geri kalmak istemiyordu. Fransızlar, İngilizler’in daha fazla bölgeleri ele geçirerek kendilerini etkisiz hale getirebilecekleri düşüncesiyle emperyalizm mücadelesinde önemli bir yer kapmak istiyordu. Dünya dengesinde Almanya’ya karşı kendi güvenliğini hedef alıyor, İngiltere’ye karşı ise ekonomik mücadeleler veriyordu. Bu yüzden İngiltere ile sürtüşmeler olmasına rağmen imtiyaz ve menfaat bölgelerinin elde edilmesinde ortak hareket ediyorlardı. Amerika ise Wilson Prensipleri ile dünya siyasetine yeniden girmişti. Savaş sonrası kurulacak dünyada önemli bir pazar kapmak isteyen ABD bunu da Ermenistan mandaterliği ile sağlamaya çalışıyordu. Böylece 'Açık Kapı' siyasetini savunan Amerika, ekonomik ve ticari olarak Orta Doğu’ya açılma imkânını bulabilecekti. Bu da Ermenistan’ın atlama taşı olarak kullanılmasıyla mümkün görülüyordu.
Yunanistan, İtalya, Ermeniler ve Kürt grupları da kendi menfaatlerine uygun gelecek her türlü çözüm için büyük bir faaliyet içindeydiler. İşte Paris Barış Konferansı boyunca bu istek ve düşünceler etkili oldu. Uzun müzakereler ve mücadeleler sonucu tespit edilen ilkeler Sevr’de şekillendi. Ancak Türk Millî Mücadelesi bütün bu plânları, projeleri, prensipleri, oyunları, açık ve gizli anlaşmaları yırtıp attı. Bütün mücadelelerine rağmen yıllar boyu Türkiye’yi parçalayıp bölmek ve etkisiz hale getirmek isteyen emperyalist güçlerin hesap edemedikleri bir olgu vardı. O da insanlığın 100 yılda bir yetiştirdiği dehanın Türklere nasip olan Mustafa Kemal’in tarih sahnesine çıkmasıydı. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının önderliğinde Türk milletinin canı pahasına verdiği bağımsızlık savaşının sonucunda yeni bir Türk devletinin kurulmasına engel olamadılar. Şimdi de var güçleriyle bu devleti yıkmaya çalışıyorlar.
Yazı dizimizin bu ilk bölümünü burada noktalarken başta da belirttiğimiz gibi şimdi yabancı bir diplomat, Romanya’nın İstanbul elçiliğini de yapmış olan Trandafir G. Djuvara tarafından 1914 yılında yazılmış olan kitapta belirtilen Türkiye’nin paylaşılması hakkında üretilen yüz projeden bahsedeceğiz. (Devam edecek)