TÜRKİYE'Yİ PARÇALAMA SENARYOLARI

TÜRKİYE'Yİ PARÇALAMA SENARYOLARI

TÜRKİYE'Yİ PARÇALAMA SENARYOLARI

İngiltere, Kürtleri, Türkler, Araplar
ve İran’a karşı kullanmak istiyordu


Son olarak Nisan 1917’de İngiltere, Fransa ve İtalya arasında St.Jean de Maurienne Anlaşması imzalandı. Anlaşmayla İtalya’ya Güney Anadolu’da bir takım imtiyaz bölgeleri veriliyordu.
ABD, Monroe Doktrini dolayısıyla kendi kıtasına çekilip kaldığından, Avrupa sorunlarıyla pek ilgilenme imkânını bulamamıştı. Bu paylaşma girişimlerinden hisse sahibi olamamışlardı. Ancak bu anlaşmalardan Wilson’un ve müşaviri Albay House’un haberleri vardı. Rusya’nın Bolşevik ihtilaliyle bu anlaşmalar zincirinden kopması, İtalya’nın da özellikle İngilizler tarafından ileride kendilerine problem çıkarabileceği gerekçesiyle dışlanması, bu devletlerin yerine ABD’yi ve Yunanistan’ı getirmiştir. Bu ittifak zinciri, savaş sonrası dünyasının oluşmasında tek etkin güç olacaktır. Önce Mondros Ateşkes Andlaşması’nda, sonra da Paris Barış Konferansı’nda bu güçlerin yönlendirdiği görüşler ve ilkeler etkili olmuştur.

 

II. Paris Barış Konferansı’ndan Sevr’e
Ermenistan ve Kürdistan meselesi

a. İngiliz Politikası
İngiltere ilk plânda Rusya ile Türkiye arasına bir set çekmek istiyordu. Bunun için de Ermenistan’ın bir manda yönetimiyle kontrol altında tutulmasını ve bu mandanın da ABD’ye verilmesini istiyordu. Böylece İngiltere, Fransa, Rusya ve Türkiye’nin arasına ABD’nin bir tampon olarak konulması, İngilizlerin bölgeye nüfuz etmelerini daha da kolaylaştırabilecekti. Ayrıca İngiltere ekonomik sebeplerden dolayı Ermenistan’a yapamadığı yardımı Amerika kanalıyla gerçekleştirmiş olacaktı.
İngiliz Başbakanı Lloyd George, Ermeniler’in 'olağanüstü zekâ'ya sahip olduklarını ve 40 bin kişilik bir ordu kurarak kendilerini bizzat savunmaları gerektiğini, İngiltere’nin o zaman Ermeniler’e silah ve malzeme yardımı yapacağını belirtti. Böylece hem İngilizler hem de müttefikler bu ordunun yetiştirilmesini memnumiyetle üstlenirlerdi. Barış Konferansı boyunca İngiliz diplomatları Yunan ve Ermenilerin bütün iddialarını gönüllüce kabul ediyorlardı. Lloyd George, Türkiye’den alınacak topraklara bir yenisini daha ekledi. Bu bölgenin Ermenistan’dan farklı bir özellik gösterdiğini fark edememişti. Ermenistan’ın burayı da içine alacağını sanıyordu. Sözünü ettiği bu bölge Mezopotamya ve Ermenistan arasında kalan Kürdistan’dı. Sonuçta bütün güçlü devletler Türk devletinden; Ermenistan, Suriye, Mezopotamya, Kürdistan, Filistin ve Arabistan’ın tamamen ayrılması konusunda anlaştılar.
Kürtlerin mandaterliğini İngiltere üzerine almak istiyordu. Böylece İngiliz nüfuz alanı olan Mezopotamya ve İran’da yeni bir koz elde etmiş olacaktı. Rusya’ya karşı duvarın tamamlanması, Kürtler’in Türkler’e hatta Araplar’a ve İran’a karşı kullanılması mümkün olabilecekti.
 (Devam edecek)