Ülkenin dört bir tarafı maden şirketlerine ruhsatlandırılmış durumda. Yayınlanan son araştırmaya göre, 24 ilde ormanlar, korunan alanlar, tarım alanları ve kültür varlıkları üzerinde 20 bine yakın maden ruhsatı verildi. TEMA Vakfı’nın çalışmasına göre 24 ilin ortalama yüzde 63’ü maden şirketlerine ruhsatlandırıldı.
MUĞLA, ÇANAKKALE, BALIKESİR, KAZ DAĞLARI...
BirGün''ün haberine göre, TEMA Vakfı’nın çalışmalarına göre 24 il yaklaşık 20 bin maden ruhsatına bölünmüş durumda. Ruhsatların büyük bölümünü yani 14 bin 967’sini ihale edilmeyi bekleyen ruhsatlar oluştururken, ihale ruhsatlarını 2 bin 158 ruhsat ile işletme ruhsatları; 1.871 ruhsat ile arama safhasındaki ruhsatlar oluşturuyor. İşletme safhasındaki ruhsatların en yoğun olduğu yerleri, Muğla, Sivas ve Kaz Dağları yöresinin Çanakkale ile Balıkesir illeri oluşturuyor. Her an hayata geçirilebilecek bu ruhsatlar, özellikle bu illerde madencilik faaliyetleri özelinde ciddi bir tehdit olduğunu ortaya koyuyor. Arama ruhsatları ise Siirt, Şırnak, Batman, Eskişehir ve yine Çanakkale ile Balıkesir illerinde yoğunlaşıyor. Ruhsatların en yoğun olduğu il ise yüzde 92’si madenlere ruhsatlı olan Kütahya. Kütahya’yı, yüzde 79 ile Çanakkale ile Balıkesir ve yüzde 80 ile Uşak izliyor.
HER YER TEHDİT ALTINDA
24 ilin ortalama ruhsatlılık oranı yüzde 63. Yani illerin yüz ölçümlerinin yarısından fazlası maden ruhsatlarına bölünmüş durumda. Bu illerde bulunan ormanların ortalama yüzde 60’ı, tarım alanlarının ortalama yüzde 57’si, meraların ortalama yüzde 55’i, korunan alanların ortalama yüzde 57’si, potansiyel koruma alanı olması gereken alanların ortalama yüzde 63’ü madenlere ruhsatlı. Bu sonuçlar; Türkiye’nin doğal, ekonomik ve kültürel olarak her türlü değerinin, madencilik faaliyetlerinin inisiyatifine bırakıldığını gösteriyor.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, şu ifadeleri kullandı:
“Maden Kanunu yasalaştığı 1985 yılından bu yana 20’den fazla kez değişti. Her değişiklikle daha fazla alanda madencilik faaliyetleri yapılabilir hale geldi. Maden ruhsatlarının gerçek hayatta nerelere karşılık geldiğini değerlendirdiğimiz haritalama çalışmalarının sonuçları maalesef statü ve nitelik gözetmeksizin her yerde madenciliğe izin veren mevzuatın bir sonucu. Ne yazık ki bu manzara bizleri doğal alanlarımız, tarım alanlarımız, meralarımız, kültür değerlerimiz ve sağlığımız konusunda büyük bir kaygı ile karşı karşıya bırakıyor.”