Türkiye’nin savaş uçağı ihtiyacı
Türkiye’nin, F-35 programından çıkarılmasıyla, Milli Muharip (MMU) uçak projesi daha da önem kazanmıştır. Ancak MMU Kaan’ın gelişimini tamamlayarak seri üretim aşamasına gelmesinin 2033, tespit edilen uçak miktarına ulaşmasının da 2040 yılında gerçekleşeceği öngörülmektedir. MMU’nun etkin şekilde kullanılabilmesine kadar hava etkinliğimizin devam etmesi de zaruridir.
Mevcut uçaklarımızla bu ara dönemi geçirmemiz, uçakların gittikçe yıpranmasından ve teknolojik yeniliklerin uygulanmasını yapısal olarak kaldıramayacak duruma gelmesinden dolayı sıkıntı yaratabilir.
Kaan etkin duruma gelse de, onunla birlikte taktik ihtiyaca göre kullanmak ve teknik nedenlerle (Teknik Bülten yayınlanmasıyla) bir uçak cinsinin uçuşunun kesilmesi durumunda zafiyet yaşamamak için, ikinci bir uçak çeşidinin envanterde bulunması da, hava etkinliğinin devamlılığı açısınan gereklidir. Nitekim, F-4 Fantom uçaklarının sürekli aktif tutularak, F-16’larla birlikte envanterde kalmasının sebebi budur.
Ara dönem uçak arayışları
Yeni nesil F-35’lerle birlikte F-16’ların kullanılması planlanmışken, durum değişmiş ve şimdi de MMU Kaan uçakları etkin hale gelinceye kadar ara dönemde kullanılabilecek ve ikinci uçak çeşidi olarak envanterde kalabilecek bir uçak arayışına girişilmiştir.
F-16 talep ediyoruz:
F-16 uçaklarını en etkin kullanan ve idame ettiren ülke olmamız ve sistemimize uygunluğu dikkate alınarak, uçak sayısını modern F-16 alarak artırmamız ve eldeki uçakların önemli bir kısmına da modernizasyon kitleriyle ileri teknoloji kazandırmamız için ABD’den talepte bulunmuştur.
Ancak proje, ABD’nin Türkiye’yle politik nedenlerle çıkar çatışmasına girmesi ve Yunanistan’ı hem bölge için, hem de Türkiye’ye karşı üstün olmasını tercih etmesiyle, Kongre bahane edilerek sıkıntılı bir mecraya sürüklenmiştir.
Son tahlilde ABD Başkanı’nın, F-16 projesini İsveç’in NATO üyeliği onayına bağlayarak, ABD Kongresi ve TBMM’nin eşzamanlı hareket etmesini teklif ettiği birinci ağızdan açıklanmıştır. İkinci bir Rogers olayıyla ve koşullu satışla karşılaşmamamız için uyanık olunmalıdır.
Eurofigter’a yöneliyoruz:
F-16 alımı kesinleşemediği için Türkiye tarafından Eurofighter girişiminde bulunulmuş, 4,5 nesil, 40 adet Eurofighter Typhoon uçağı alınması amacıyla İngiltere ve İspanya’yla görüşülmüştür.
Bu uçak İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya ortak konsorsiyumu üretimidir. İngiltere ve İspanya proje için olumludur. İtalya ise olumsuz bir tavır göstermemiştir. Ancak Almanya karşı çıkmaktadır. İngiltere, Almanya’yı ikna edebileceğini söylese de, fazla ümitkar olunmamalıdır. Çünkü Almanya Türkiye için sürekli askeri ambargolar uygulayan bir ülkedir. Almanya’nın bu tutumunda, ABD’nin rolü olup olmadığına ilişkin şüphe de vardır.
Diğer taraftan Türkiye’nin F-16 konusunda beklenti içinde olması, bu konuda güçlü bir girişimde bulunmasını zayıflatmakta, projeyi stepne olarak tuttuğu görünümü vermektedir.
Fransa, İsveç ve Batı dışı kaynaklardan tedarik:
-Türkiye’nin, Fransa’dan Rafale alımına ilişkin bir teması olmamıştır. Fransa’nın Yunanistan’la savunma işbirliği anlaşması yaptığı da bilinmektedir. Ancak yine de ticari bir alış veriş olduğu için girişimde bulunulabilir.
-İsveç, 4.nesil JAS-39E uçaklarının üretimini yapmaktadır. Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosunu NATO üyeliği için kaldırmıştır. F-16 olmazsa, bizim NATO onayı karşılığında bir deneme yapmamız düşünülebilir.
-Bir diğer alternatif de, Çin-Pakistan ortak yapımı JF-17 Thunder savaş uçağıdır. Ancak bu uçağın gelişmiş son hali 3,5 nesil olup yetersiz kalabilir.
-Rus uçaklarının ise, eğitim, ikmal, bakım, sistem itibariyle adaptasyon sorunu olacak ve sistemimizle de uyum sağlayamayacaktır. Pakistan JF-17 uçakları için de aynı durum söz konusudur.
Artık 5+ nesil konuşuluyor
-İngiltere, Japonya ve İtalya, 2035 sonrası için ortak bir savaş uçağı geliştirme kapsamında konsosiyum oluşturmaktadır. 5+ teknoloji ve sisteme sahip bu uçağın, Japonya’da F-2, İngiltere ve İtalya'da ise Eurofighter uçaklarının yerini alması beklenmektedir.
-İngiltere’nin lider olduğu 6. nesil Tempest projesi de dikkat çeken ve geleceğe yönelik avantaj sağlayabilecek bir projedir.
Yukarıda açıklanan husususlar ve analizler dikkate alındığında;
1.Türkiye’nin, MMU’yu aktif olarak kullanmaya başlayıncaya kadar mevcut uçak kapasitesini artıracak ve Kaan’la birlikte ikinci bir uçak çeşidi olarak kullanılabilme kabiliyetine sahip, günümüz teknolojisine de cevap verebilecek savaş uçaklarına ihtiyacı vardır.
2.F-16 projesi devam ederken, Eurofigter teması da kesilmemelidir.
3.Bunların gerçekleşmeme ihtimali dikkate alınarak eldeki uçakların yerli imkanlarla ömürlerinin uzatılması ve kabiliyetlerinin ihtiyacımıza cevap verecek düzeye getirilmesine çalışılmalıdır. 5. nesil Kaan üreten Türkiye’nin, açıklamalara göre, bunu yapabilme kaabiliyetinin olması gerekir.
4.Ayrıca hasımlarımızın hava üstünlüğü sağlamasını engellemek ve onların hamisi ülkelerin de desteklerini kısıtlamak için siyasi, diplomatik lobicilik başta, her türlü çareye baş vurulmalıdır.
5.MMU Kaan’ın motorlarının, F-16’da kullanılan ABD General Electric yapımı olduğu dikkate alınarak, başta uçak motoru olmak üzere yerli üretim kapasitesinin ve oranının artırılmasına, MMU’nun envantere alım süresinin de kısaltılmasına çalışılmalıdır.
6.Uçak tedarik edilecek ülkelerle olan siyasi ilişkiler ve o ülkelerin geçmişte Türkiye’ye karşı uyguladığı ambargolar göz önünde tutulmalıdır.
7.Türkiye’nin İngiltere’yle işbirliği ümit vadetmektedir. Türkiye’nin tercihini İngiltere ağırlıklı BAE Sistemleri’nin 6.nesil savaş uçağı Tempest’e kaydırması da ihtimal dahilindedir. Ancak bu projede de yer alan Almanya yine engel çıkarabilir. Projeye bir yerden ortak olunursa, MMU Kaan için önemli bir teknoloji kazanımına imkan sağlaması da mümkün olabilir.