Türkiye’nin Rockefeller’i

Üzülmüş... Onca gazete, televizyon, tuvalete bile gidişini haber yapar, aksırması için kuyrukta bekler, yalakalıkta yarışıp, üzerlerine sıçratmamak için personelini işsiz bırakırken, onlara değil, bakın nelere üzülmüş. Sanki Rockefeller. Basın da, onun, gerçekleri göstermeyen tek nüshalık pembe gazetesi.
Bilmeyenler vardır, ölümüne yakın, dünyanın en zengin adamı Amerikalı Rockefeller için, evlatları, tek nüshalık gazete bastırırlardı. Bu gazetede, ABD başkanının kendisini ne kadar sevdiği, partisi Cumhuriyetçilerin, her yerde Demokratları ezdiği, petrol kuyularından her gün petrol fışkırdığı, borsada hisselerinin tavan yaptığı, beyzbol takımının, rakipleri perişan ettiği ve günlük fallarda ne kadar sağlıklı olacağı anlatılırdı. Adam sonunda, gerçek olmayan bir dünyadan, mutlu göçtü. Nasıl size yabancı gelmiyor değil mi?
Yazıya oturduğumda, hazret, en az bildiği konu; eğitim üzerine, cevherler yumurtluyor ve tüm kanallar korkudan canlı yayınlıyordu. Tahammül edemedim, hanımdan televizyonu kapatmasını istedim. Bu durum tam da yukarıda sizlere ima etmeye çalıştığım durum.
Neyse, bizimki üzülmüş, ağlamış, üzülürken de bir yandan Washington’a, Obama’ya sitemler etmiş. “Ben sana demedim ki İsrail’i suçladım. Mısır için, sana ne oluyor, sen niye Washington’dan beni azarlıyorsun” demiş. Kızmamış, kızamamış ama yakınmış. Yalaka basın ise, Erdoğan ABD’ye tepki koydu diye utanmadan, yakınmayı, tepkiye çevirmiş. Belki de bizimkinin, diktatörlük tanımlaması, buna etken. Ama onun söz ettiği tanımlamanın, binde biri bile Türkiye’de nice masumu, yıllarca içeride tuttu. Doğru, bu tür kişilere diktatör değil, sultan veya kral denir. Kelle alırlar.
Sevgili okurlarım, herhalde artık anladınız, uluslararası ilişkiler ve çıkar bağlantılarını anlayıp çözebilecek eğitim ve deneyimi yok. Ya da anlattığım, Rockefeller’in gerçekçi olmayan tek nüshalık pembe gazete dünyasında yaşıyor. Tek bildiği, çıkarları ve aile kesesini doldurma. Sonuçta altının boş olduğunu, boşluğa düşerken hissedecek.
Biraz ekonomiden söz edelim. Hafta içinde ABD doları, 2 TL’nin üzerine çıkıp, Merkez Bankası müdahalesi ile ancak 1.99’a zorla indirilebildi. Bana ne dolardan, dolarım yok ki diyebilirsiniz. Ama yakında cüzdanlar yanınca, size ne olduğunu anlayacaksınız. Benzin de 5 TL’nin üzerine çıktı. Et, yağ, domates, biber ile taksi, dolmuş, otobüs gibi her şeye zam gelecek. Maaş zammını ise zaten aldınız, bir de utanmadan şikâyet ediyorsunuz!
Bu kışı, doğal gaza yapılacak zam nedeniyle, donarak mutlu geçireceksiniz. Kıymanın kilosu, 17 TL’den 30 TL’ye çıktı. Hoş uzun süredir et değil birbirinizi yiyorsunuz. Etli pide niyetine satılan lahmacun, yakında yalnız ezme soğanlı olacak. Et yemek, ancak diktatörlere ve yalakalarına layık. Borsadan yurt dışına kaçan parayı tutmak için artırılan faiz hadleri, yakında kredi kartı borçlarınıza yansıyacak, pembe basın yüzünden, ekstra para istendiğinde, siz gene şaşıracaksınız.
Gelelim dış konulara. Suriye’de kimyasal silah kullananların, Erdoğan tarafından desteklenen çapulcular olduğu ortaya çıktı. Şam hükümeti, Birleşmiş Milletler’e olayı, delillerle kanıtlamaya hazır olduğunu bildirdi. Ayrıca Rus uyduları da, atılan kimyasal silah yüklü füzelerin, El Nusra’nın kontrolündeki bölgelerden fırlatıldığını gösteren belgeleri vermeye hazır olduğunu açıkladı. Bu yüzden ABD ve Batı sustu. Ama bizimki, hâlâ konuşuyor. ABD Altıncı Filosu ise yeni değil sürekli Akdeniz’de. Gemilerinde kaptan kalmayan Türk donanması Akdeniz’in doğusuna giremiyor. İsrail, Mısır, Kıbrıs ile Yunanistan bunu engelliyor. Ne olacak şimdi? Lafla gemi yüzdürüp, üfürükle uçak mı uçuracaksınız?
Kuzey Irak ve Suriye fiyaskosu ardından Barzani, Suriye’nin kuzeyine girmeye hazırlanıyor. Kiminle savaşacaklar? Tayyip Bey’in El Nusraları ile. Kuzey Irak’ta iş tutan iş adamlarımıza müjde, yakın bir tarihte, bu pazarın Türkiye’ye kapanacağı işaretleri var. Kürt yönetimi devletleşirken, işleri de Batı ve daha uygar ülkelere verme yanlısı. Mısır konusunda da çuvallayan Ankara, durumu kurtarayım derken batıyor.
Son söz; gazeteci katliamından doymayan iktidar, bir başka namuslu gazeteciye Merdan Yanardağ’a sardı. Yeni bir şey değil, onların baskı ve soruşturmaları namuslu kalemler için şeref madalyasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları