Türkiye'nin referandum hassasiyeti nereye kadar?
Referandum tarihi yaklaştıkça diplomatik ve askeri faaliyetler artıyor, karşılıklı beyanlar birbirini takip ediyor. Türkiye alabileceği önlemler için MGK toplantısını 22 Eylül tarihine çekmiş durumda. Bu yazı gazeteye gönderildiği saatlerde toplantı henüz başlamamıştı. MGK toplantısından çıkabilecek kararları ve karşılaşılabilecek durumları öngörmek çok da zor değil.
Durumun bu şekle gelmesinde Türkiye'nin de katkısı var
Irak'ın kuzeyinde bir Kürt devletinin kurulma planlarını, tarihi bilgisi olan ve özellikle siyasi tarihle ilgilenen herkes bilir. Çekiç Güç'ten sonra özellikle 2003'ten itibaren Irak'ın kuzeyinde değişen durumun gittikçe bir Kürt devletine doğru evirilebileceğini anlamamak mümkün değildir. Tutum ve davranışımızı da buna göre düzenlemek gerekirken, siyasi ve ekonomik alanda menfaat sağlamaya yönelik uygulamalar, konunun bu safhaya kadar ilerlemesine katkı yapmıştır.
Başta Kerkük olmak üzere bölgedeki yağmalara, tahribata, demografik değişikliklere ve TSK'nın bölgedeki etkinliğinin kırılması için yapılan muameleye gereken tepki gösterilmemiştir. Türkmenlerin birlik içinde hareket edebilmesi için gerekli bütünleştirici girişimlerde bulunulmamıştır.
Barzani'yle fazla içli dışlı olunmuş, haddinden fazla değer verilmiş, iç politikada kullanılmaya çalışılmıştır. Bölgesel Kürt yönetimi bayrağı göndere çekilmiştir. Resmi toplantılarda da yer verilmiştir.
Ekonomik alanda devlet gibi değerlendirerek anlaşmalar yapılmıştır. Petrolü Türkiye üzerinden pazarlanmış, bölgenin kalkınmasına katkıda bulunulmuştur.
Ticari alandaki yoğun ilişkiler, sorun çıktığında Türkiye'nin de zararına olabilecek duruma gelmiştir.
Her alanda olduğu gibi bu konuda da yanlışlıklar yapılmış, yine bir aldatılmışlık durumu daha ortaya çıkmıştır.
MGK toplantısından çıkabilecek tavsiye kararları
Referandumun yapılmaması için birçok teşebbüs vardır. Bunun sonuçlarının zarar vereceği söylenmesine rağmen Barzani'nin ısrarı devam etmektedir.
Türkiye, İran ve Irak, ortaklaşa hareket edeceklerine ilişkin açıklamalar yapmıştır. ABD sadece ertelenmesine çalışmaktadır. Ancak Barzani'nin ABD'ye rağmen hareket etmesi inandırıcı değildir.
TSK kararlılık gösterisi olarak sınırda tatbikat yapmaktadır. Ancak Çavuşoğlu, referandumu durdurmak için güç kullanımının söz konusu olmadığını açıklamıştır.
MGK toplantısından; referandumun yapılması halinde Habur sınır kapısının kapatılması, Türkiye üzerinden dış ülkelere petrol satışının durdurulması, Erbil'e gelen uçaklara Türk hava sahasının kapatılması gibi ekonomik, Erbil konsolosluğunun kapatılması, KDP temsilciliğinin faaliyetine son verilmesi gibi siyasi, Peşmergeye verilen eğitimin sonlandırılması gibi askeri yaptırımlara başvurulacağı kararları çıkabilir.
Ayrıca, Türkiye'nin Irak kuzeyindeki askeri varlığını takviye edilebileceği, PKK'ya yönelik Sincar Harekâtının bu safhada gerçekleştirilebileceği, bu konuda İran'la da bir iş birliği yapılabileceği, referandum sonrasında çıkabilecek karışıklıklara, Türkmen soydaşlarımızın can, mal güvenliği ve haklarının ihlali gerekçesiyle müdahale edilebileceği açık veya örtülü bir şekilde açıklanabilir.
Bağımsızlık teşebbüsü halinde 1926 Ankara Antlaşması'nın hükümlerinin uygulanacağı ikazı yapılabilir.
Türkiye'nin hassasiyeti
Hükümetin bu kadar yakın ilişki kurduğu Barzani'ye yaptığı tavsiyeler ve hatırlatmaların bir etki yaratmadığı görülmektedir. Uygulanacak yaptırımların ekonomik açıdan Türkiye'yi de etkileyeceği açıktır. Ancak böyle bir durumun kabullenilmesinin öncelikle Suriye sonra da diğer bölgelerde baz etkisi yaratabileceği hesaplanmalı, konunun güvenlik ve beka konusu olduğu gerçeğinden hareketle artık hata yapılmamalı, ona anlayacağı şekilde davranılmalıdır.
Tezkerenin yenilenmesi için TBMM'nin erken toplantıya çağrılması önemlidir.
Bu durumdan güvenliği etkilenen ve beka konusu olan ülkeler başta olmak üzere, bölge ülkeleriyle iş birliği derinleştirilmelidir. Hassasiyet had safhadadır. Aldatıcı davranışlara itibar edilmemelidir.