Türkiye’nin BRICS hamlesine çarpıcı yorum: F-35 uçaklarını getirebilir

Türkiye’nin  BRICS  hamlesine  çarpıcı yorum: F-35 uçaklarını getirebilir

Türkiye'nin BRICS üyesi olma yönündeki girişimlerinin dünya kamuoyu tarafından yakından takip edilmesinin yanı sıra Rusya-Ukrayna arasında arabulucu rolünü üstlenmesi dünya kamuoyunun takdirini topladı. Konu hakkında yorumda bulunan Prof. Poyraz Güron: "Türkiye’nin bu hamlesi ABD’de de karşılık bulabilir. Türkiye, F-35 savaş uçakları projesine geri dönebileceği gibi aynı zamanda ABD’nin uyguladığı yaptırımlar da kalkabilir" dedi.

Yeniçağ / Özel haber / Fatih Erboz

Türkiye’nin BRICS üyesi olma yönündeki girişimleri dünya kamuoyunda yakından takip ediliyor. Türkiye’nin küresel bir denge olma yolunda önemli mesafe kat ettiğini ifade eden Okan Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Poyraz Güron, Rusya- Ukrayna savaşı Türkiye’nin ne kadar önemli bir ülke olduğunu ortaya koyduğu gibi, dengeli izlenecek politikaların Türkiye’ye neler kazandırabileceğini de gösterdi.

Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna’ya karşı tutumu her iki ülkeye de bir anlamda nefes aldırırken, dünya kamuoyunda da takdir topladı. Elbette BRICS hamlesine ABD sıcak bakmayacaktır.

Ancak Türkiye’nin bu hamlesi ABD’de de karşılık bulabilir. Türkiye, F-35 savaş uçakları projesine geri dönebileceği gibi aynı zamanda ABD’nin uyguladığı yaptırımlar da kalkabilir. Bunu zaman gösterecek.

Türkiye Rusya ve Ukrayna arasındaki dengeli politikasını artık doğu batı ekseninde jeopolitik konumuyla küresel boyuta taşıyor. Türkiye dünyanın doğu batı dengesini kuran ülke artık” dedi.

alipoyraz.jpg

RUSYA UKRAYNA POLİTİKASI KÜRESEL OYUNCU YAPTI

Türkiye’nin Rusya- Ukrayna savaşında izlediği dengeli politikasını küresel boyuta taşımasının kazanımlarının olacağını belirten Gürson, şunları söyledi: “Türkiye, Rusya- Ukrayna savaşında her iki ülkeyle de rahatlıkla görüşebilen, iki ülkeyle de diplomatik ve ticari ilişkilerini bozmadan yürütebilen tek ülkeydi dünyada.

Bir taraftan Ukrayna savunmasına nefes aldırırken, diğer taraftan Rusya’ya izlediği Karadeniz ve boğazlar politikasıyla nefes aldırdı. Montrö antlaşmasının Türkiye’ye getirdiği avantajları kullanarak Rusya’nın ticaretine katkı sağladığı gibi aynı zamanda uluslararası gemilerin Karadeniz’e geçişlerini de kolaylaştırdı.

Sonuçta Türkiye bu süreçte çok önemli kazanımlar elde etti hem maddi, hem de manevi olarak. Türkiye’nin izlediği politikadan duyulan memnuniyeti tüm ülkeler dile getirdi.

En son ABD Ankara büyükelçisi John Flake veda ziyareti kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde de bunu gördük. Aynı politika küresel boyuta taşınıyor.”

BRICS HAMLESİ ABD YAPTIRIMLARINI KALDIRABİLİR

Türkiye’nin Şangay, BRICS ülkeleri ile ilişkilerini geliştirirken aynı zamanda NATO üyesi olmanın avantajlarını da kullanabileceğini ifade eden Gürson, “Karadeniz’deki kazanımlar artık küresel boyutta elde edilebilir. Türkiye jeopolitik konumu itibarıyla dünyanın tam ortasında. Türkiye dünyanın geçiş yolu. Bu nedenle tüm dünya ülkeleri ve işbirliği örgütleri ile ilişki içinde olabilir. Bu pozisyonun Türkiye’ye çok önemli getirileri olacaktır. Türkiye küresel bir oyuncu konumuna gelebilir. Elbette NATO üyesi olduğunu, şu ana kadar ki konumunu bir kenara bırakamayız. Türkiye’nin BRICS hamlesine elbette ABD çok sıcak bakmayacaktır.

Ancak bunun karşılığında ABD Türkiye ile ters politikalar izlemek yerine işbirliğini arttıracak politikalar da izleyebilir. Örneğin Türkiye F-35 savaş uçakları projesine geri dönebilir. ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı yaptırımlar kaldırılabilir.

Bunlar ABD’nin de işine gelecektir. Türkiye ise 2026- 2027 yılına kadar KAAN savaş uçağının tam kapasiteyle üretilip uçmasına kadar bu boşluğu dolduracaktır. Eurofighther hamlesi de bu noktada önemli.

Bu uçaklar da Türkiye’nin ihtiyacını karşılar. Sonuçta genel olarak dünya politikasına baktığımızda Türkiye’nin BRICS hamlesi yeni fırsatları getirecektir” diye konuştu.

101243961-lockheedmartinf-35savasucagi.jpg

KKTC’NİN TANINMA KORKUSU FİLM YAPTIRDI

Türkiye’nin son yıllardaki küresel politika hamlelerine yönelik olarak batıda özellikle karşı propaganda yapan medya grubunun olduğuna da dikkat çeken Gürson, şunları kaydetti: “Batı televizyon kanallarının yayınlarında Türkiye’nin İsrail’in yanında olmamasından dolayı bir takım karşı propaganda içerikli yayın yapılıyor. En son bir internet ortamında yayın yapan kanalın Kıbrıs’ta Türklere yapılan zulümleri bir kenara bırakıp, tarihi gerçekleri görmeyip Rumların gördüğü zulmü anlatan bir filmi gösterime sokması da bu açıdan manidar.

Burada Türkiye aynı yöntemle karşılık vermeli. Ancak dikkat edilmesi gereken durum şu. Böyle bir filmin ortaya çıkması artık KKTC’nin tanınma konusunu da gündeme getiriyor. Eğer KKTC’nin tanınması konusu ciddi anlamda gündemde olmasa böyle bir film çekilmezdi. Buna özellikle dikkat etmek gerekiyor.

Türkiye’de bunun karşılığında KKTC’nin tanınması için hamle yapmalı. Medya alanında, diplomatik alanda girişimlerini arttırmalı. Önemli gelişmeler yaşanabilir önümüzdeki günlerde”

YUNANİSTAN VE GKRK FİİLEN İŞGAL ALTINDA

Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin Doğu Akdeniz ve bölgede hiçbir etkinliğinin kalmadığını dile getiren Gürson, “Bu iki ülkede artık başta ABD olmak üzere batı tarafından fiilen işgal edilmiş konumda. Hiçbir etkileri yok. Bunu Yunan donanma gemisine Husilerin gerçekleştirdiği saldırıda gördük. ABD ile ortak hareket ettiğini har fırsatta söyleyen Yunanistan bu saldırı da ABD’yi yanında çok aradı ama bulamadı.

Bunun da temel nedeni bağımsız bir ülke olmaması. Güney Kıbrıs Rum kesimi için de aynı dudum geçerli. Bu nedenle Türkiye istikrarlı politikalarla her iki ülkeyi de oyun dışı bırakabilir” diye konuştu.

JEOPOLİTİK FIRSATLAR UZAYA DA TAŞINMALI

Türkiye’nin jeopolitik anlamda kazanımlarını arttırmak için politikalarını hayata geçirmesi gerektiğini belirten Gürson, “Türkiye doğu batı eksenin de artık bir denge unsuru. Bunu genişletmeli. Türkiye sadece 85 milyondan ibaret olmadığını görmeli. Geniş bir coğrafya etki alanı haline geliyor. Bu nedenle Somali’den Kafkaslara kadar geniş bir coğrafyada dikkatli bir politika ile kazanımlarını arttırmalı. Somali’nin hava sahasını Türkiye kullanmaya başlarsa bunun sonuçları da olumlu olur. Öte yandan uzayda yaşanan gelişmeleri unutmamalı.

Uzayda ABD’nin 2 bin 938, Çin’in 400, Rusya’nın 400 uydusu bulunuyor. Türkiye bu alanı ihmal etmemeli ve kendi uydu ağını kurmalı. Deniz ve deniz altı konumunu geliştirmeli” diye konuştu.

HARRİS’E ORTADOĞU’DA BAŞARI ÖYKÜSÜ YAZILIYOR

ABD’deki seçimlerin artık Ortadoğu ve İsrail’in bölge politikalarında iyice kendi hissettirdiğini de anlatan Gürson, “Netanyahu hükümeti İsrail’de gün geçtikçe zayıflıyor. İstediklerini bir türlü alamadıkları gibi kazanımları da azalıyor. Bu işin sonunda gerek ABD’deki gelişmeler, gerekse İsrail’deki gelişmeler faturanın Netanyahu ve hükümetine kesileceğini gösterdi.

ABD devreye girerek önümüzdeki günlerde bir ateşkes sağlayabilir. Bu da Demokrat Başkan adayı Kamala Harris’in başarısı olarak görülür ve Harris göreve dünyayı rahatlatan bir hamle ile gelmiş olur” dedi.

BRICS NEDİR

BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) terimi, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın ekonomilerini kastetmek için kullanılır. BRICS, bu ülkelerin İngilizce isimlerinin baş harflerinden oluşur (Brasil, Russia, India, China, South Africa).

2011 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin birliğe katılmasına kadar orijinal dört üye BRIC (ya da İngilizce “the BRICs”) olarak adlandırılmıştı.

Aynı yıl Çin’in Sanya kentinde düzenlenen zirveye Güney Afrika Cumhurbaşkanı Jacob Zuma’nın da katılımı ile BRIC grubu adını BRICS olarak değiştirdi. BRICS ülkeleri, bulundukları bölgelerin bölgesel ilişkileri üzerindeki önemli nüfuz potansiyeliyle tanınırlar ve beş ülkenin hepsi G20 üyesidir.

2009’dan beri BRICS ülkeleri yıllık olarak resmi zirvelerde temaslarını sürdürmektedirler. Bu zirvelerden 9. BRICS Ülkeleri Zirvesi Eylül 2017’de Çin’in ev sahipliğiyle Xiamen şehrinde yapıldı. Bir sonraki zirve ise Temmuz 2018’de Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yapıldı. BRICS ülkeleri terimi Güney Kore, Meksika, Türkiye gibi BRICS ülkeleriyle daha sonra ekonomik iş birliği veya ortaklık yapma kararı almış ülkeleri kapsamamaktadır.

2015 yılı itibarıyla beş BRICS ülkesi dünya nüfusunun 3.1 milyarını (%41’ini) temsil etmektedir. 24. sırada olan Güney Afrika Cumhuriyeti dışında tüm üyeler nüfuslarına göre ülkeler sıralamasında ilk 10’da bulunmaktadır. 2018 yılı itibarıyla bu beş ülke toplamda 18 trilyon dolar GSYİH’ye sahipler.

Bu rakam dünya üzerinde 2018 yılı içerisinde üretilen tüm mal ve hizmetlerin değer toplamının yaklaşık yüzde 23.2’sini oluşturmaktadır. Hızla büyümekte olan ekonomilere sahip olan bu ülkeler son yıllarda övgülere olduğu kadar eleştirilere de konu oldular.

BRICS ülkeleri arasındaki ikili ilişkiler eşitlik, karşılıklı olarak devlet işlerine karışmama ve ortak fayda ilkeleri üzerine kuruludur.