İnsanoğlu, yerkürede görüldüğü 2 milyon yıldan bu yana az yada çok çevresini sürekli olarak kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmektedir. Bu tahribatın hissedilir boyutlarda olması ise bundan yüzbin yıl önce Afrika’da başlamış daha sonra Asya ve Avrupa’ya oradan da Amerika ve Avustralya’da devam etmiş ve günümüzdeki boyutlara ulaşmıştır. Günümüzdeki kayıplar ise hala sürmektedir. Doğal ritimlerini zamanın koşullarına uyduramayan türlerin nesilleri yok olmuştur. İnsanın neden olduğu tür kayıpları, doğal yoldan yok olanların bin/10 bin mislinden daha büyüktür.
Tükeniş hızlanıyor
IUCN’nin 2006 yılı soyu tükenme tehdidi altındaki türlere özgü kırmızı listelerine bakılırsa, son 500 yılda 816 canlı türü soyu kaybolmuş, 11 binden fazla canlı türü ise kısa zaman sonra ortadan kalkacak. Dünya genelinde görülen bu yok oluş Türkiye’de de farklı değildir. Türkiye, karasuları ve sulak alanlarındaki irili ufaklı adalar da birçok kuşa ve hayvan türüne ev sahipliği yapmaktadır. Akdeniz bölgesinde görülen caretta caretta ve Chelonia mydas’ın populasyonlarında sürekli bir azalma görülmektedir. Akdeniz foku ise küresel ölçekte nesli çok büyük tehlike altında olan 12 türden biridir. Türkiye’de yaşayan Akdeniz fokunun korunması ile ilgili “Foça ve Yalıkavak Pilot Projesi” Çevre Orman Bakanlığı’nın koordinasyonunda sürdürülmektedir. Dicle ve Fırat havzası zengin bitki ve hayvan türleri barındırır. Ancak bu akarsuların çoğunda özellikle Karadeniz’e akanlarda kirlilik çok yüksek boyutta olup, canlı yaşamına imkan veremeyecek düzeye gelmiştir. Türkiye’de çok sayıda evcil hayvan ırkı da hızla yok olmaktadır. Bu oran yüzde 25’i bulmaktadır.
Koruma güvencesi
Türkiye, “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi Eylem Planı” geliştirme ve sözleşmenin koşullarını yerine getirme yükümlülüğü altına girmiştir. Bu planda ulusal biyolojik çeşitlilik stratejisinin uygulanması, izlenip güncelleştirmesi ve küresel platformlarda Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin korunup sürdürülebilir olması, güvence altına alınmıştır.