ABD’de tarihin en büyük cinsel istismar skandalının baş kahramanı olan ve cezaevinde ölü bulunan milyarder Epstein davası açıklanan iddianame ile yeniden gündeme geldi. Epstein’ın davasında ‘fuhuş adası’ olarak nitelenen adada yaşanan skandal olaylar ortaya çıktı.
Epstein’ın Virgin Adalarında yer alan ve 7,95 milyon dolara satın aldığı adada düzenlenen partilere çok sayıda ünlü isim katılmıştı. Aralarında ünlü oyuncular ve iş adamlarının da yer aldığı partilerde küçük yaştaki çocuklara cinsel istismarda bulunulduğu ortaya çıkmıştı.
AKILLARA ADNAN OKTAR’IN ÇİFTLİĞİ GELDİ
Epstein davasında detayları ortaya çıkan ‘fuhuş adası’ akıllara cezaevinde bulunan suç örgütü lideri Adnan Oktar’ın Silivri’deki çiftliğini getirdi. Polis ekiplerinin 6 yıl önce operasyon düzenlediği çiftlikle ilgili ayrıntıları köşesine taşıyan Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Epstein’ın adası ile Adnan Oktar’ın çiftliği arasındaki benzerliklere dikkat çeki.
Terkoğlu’nun yazısından ilgili bölüm şöyle:
"Epstein, Little St. James Adası’nı 1998 yılında 7.95 milyon dolara satın almış, burada davaya konu olan kasetli istismar düzenini kurmuştu. Aynı yıllarda, Türkiye’de, İstanbul Silivri’nin Fener Köyü’nde, Oktarcılar da 50 dönümlük bir arsa aldı. Arazide bugüne kadar görülmedik bir yapı yükselmeye başladı. Zemini akvaryum olan bölümler, bambaşka tasarımlı havuzlar, yapay göller, tavus kuşlarından develere türlü hayvanlar, yurtdışından getirilen çeşit çeşit ağaçlar, içinden sevilen içeceklerin aktığı taşlar, duvarlarında paha biçilmez tabloların asıldığı ve döşemesinde şatafatlı mobilyaların olduğu odalar…
"Dünyadaki cennet"e benzeyen yapının sahipleri sürekli değişen Oktarcı isimlerdi. Son sahipleri Metin Güçyetmez ve Yakup Balaban olarak görünüyordu. İlginçtir, biri cezaevinde öbürü firari, her ikisi de Epstein gibi "nitelikli cinsel saldırı ve cinsel istismar" ile suçlanıyor. Ancak elbette yapının gerçek sahibi Adnan Oktar’dan başkası değil.
Ada değil aslında çiftlik. Ama telefonlarda söz konusu yapıdan kodla, "yalı" diye bahsediliyordu. Epstein’ın iki numarası bir kadın, Ghislaine Maxwell’di. Oktar’ın da Didem Ürer.
Ancak Epstein’ın adasıyla Oktar’ın "yalısı" arasındaki en önemli benzerlik içerde kayıt alan kameralardı! Oktar’ın "yalı"sındaki odalarda, özel sistemlerle yerleştirilmiş gizli mikro kameralar vardı. Oktar yargılamaları sırasında açığa çıkanlara göre, bu binada yüzlerce kişi istismar edildi. Tıpkı ABD’deki gibi, çok sayıda ünlü isim burada ağırlandı, en özel anları kaydedildi. Görüntüler iki işe yarıyordu. İstismara uğrayanlar kaydedilmenin korkusuyla susuyor, VIP kişiler ise kaset korkusuyla itaat ediyordu."