CHP Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, bir deprem ülkesi olan Türkiye'de nüfusun yüzde 60'a yakınının aktif fay kuşakları üzerinde yaşadığını söyledi.
23 Ekim 2011'de meydana gelen Van depreminin yıl dönümü nedeniyle TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen önerge üzerine, CHP grubu adına Milletvekili Müzeyyen Şevkin konuşma yaptı. Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Şevkin, 644 kişinin hayatını kaybettiği, binlerce kişinin yaralandığı afetin üzerinden 7 yıl geçmiş olmasına rağmen depremin yıkıcı izlerinin silinemediğini söyledi.
'KONUT ONARIM KREDİSİ FAİZİYLE GERİ İSTENİYOR'
Bölge halkının insanca yaşam koşullarının düzeltilmemiş olması nedeniyle herkesin durup düşünmesi gerektiğini ifade eden Şevkin, "Yine yakın tarih olduğu için anımsatmak istiyorum. 1998 Adana-Ceyhan depreminde 145 vatandaşımız hayatını kaybetti, 1500 kişi de yaralandı. 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde ise tam anlamıyla yüreklerimiz dağlandı. 18 bine yakın insanımız öldü, 25 bine yakın insanımız da yaralandı Van'da, Gölcük'te, İstanbul'da, Adana'da, Ceyhan'da hem canını hem de malını kaybeden insanlarımızdan geriye kalan canlara bir de sosyal ve ekonomik yönden ağır travmalar yaşatmaya kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum. Düşünün ki, Adana örneğinde olduğu gibi orta hasarlı konutlara onarım için küçük miktarlarda (750 TL) sağlanan kredinin 20 yıl sonra faiziyle geri istenmesinin hangi vicdani gerekçeye dayandığını anlamak mümkün değildir" dedi.
'FAY YASASI ÇIKARILMALI'
Depremleri engellemenin mümkün olmadığını ancak afete dönüşmesinin önüne geçilebileceğini dile getiren Şevkin, şunları söyledi:
"Tüm kaynakları zarar azaltma hedefine yönlendirecek, kişi ve kurumlar arasında eşgüdümü sağlayacak, üniversitelerin, kamu kurum ve kuruluşlarının, meslek örgütlerinin ve sivil tolum kuruluşlarının katılımı ile 'Stratejik Afet Eylem Planı' mutlaka hazırlanmalıdır. Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan diri fay haritaları incelendiğinde, 470 aktif fay kuşağı üzerinde bulunan yerleşim yerlerinde kentsel dönüşüme ilişkin herhangi bir çalışmanın yapılmadığı görülmektedir. Bugün Niksar, Havza, Erzincan, Suşehri ve benzeri gibi sayacağımız onlarca yerleşim yerinde ne yaptınız? Neden kentsel dönüşüm İstanbul Boğazı kıyılarında sadece rantsal dönüşüm olarak algılanır? Öncelikle diri fayların üzerinde yer alan yerleşim bölgelerinde üretebilecekleri deprem büyüklükleri de baz alınarak yapı yapılması engellenmeli, riskli alanlar kamuoyuyla da paylaşılarak terk edilmelidir. Bir deprem ülkesi olan Türkiye'de nüfusun yüzde 60'a yakını aktif fay kuşakları üzerinde yaşıyor. Bu amaçla en kısa sürede Meclis'ten bir 'fay yasası' çıkarılmalıdır, 'Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası' yenilenmelidir."
'AKLIN VE BİLİMİN IŞIĞINI YANSITMALIYIZ'
"Halkın barınma ve mülkiyet haklarını elinden alan ranta dönük Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve Uygulama Yönetmeliği toplum yararı gözetilerek yeniden ele alınmalıdır" diyen Şevkin, şunları kaydetti:
"Üniversiteler, meslek odaları, yerel yönetimler ve halkın katılımı ile rant odaklı değil, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşam hakkını sağlayabilecek yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Kentsel dönüşümün daha sağlıklı işletilebilmesi için halkın katılımını sağlayacak, ekonomik, sosyal, kültürel ve teknik boyutlarıyla bütünlüklü dönüşüm projeleri üretilmelidir. Doğa olaylarının afete dönüşmesi kader değildir ve toplumsal acıların tekrar tekrar yaşanmaması bizim elimizdedir. Üzerinde yaşadığımız dünyada tanık olduğumuz gelişmelere, aklın ve bilimin ışığını yansıtmaya çalışmak temel anlayışımız olmalıdır. Bilimle, emekle, inatla ve umutla depremlerden can ve mal kaybı yaşanmadan korunabileceğimizi vurgular, hepinize saygılarımı sunarım."