Türkiye'de en büyük felaket; ikiz açıktır
Ekonomik kriz ülkemizde kuşku yok ki maddi ve manevi çok büyük çöküntüye neden oluyor.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü mezunu olan, Devlet Planlama Teşkilatı''nda yıllarca görev yapan,
1989-1991 döneminde Amerikan Michigan State Üniversitesinde Ekonomi alanında yüksek lisans derecesi alan,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu''nda 10 Aralık 2002''ye kadar Ekonomik Değerlendirmeler Dairesi Başkanlığı''na atanan,
Hazine Müsteşarlığı sırasında IMF''de icra direktörü olarak görevlendirilen,
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı olan İbrahim Çanakçı ile söyleşi yaptım.
- Soru: Ekonomik krizin analizini yapar mısınız?
Çanakçı: "İktisatta bizim en çok korktuğumuz, en çok endişelendiğimiz ve en büyük felaket dediğimiz şey ikiz açık.
Nedir ikiz açık?
Birincisi;
- Cari işlemler yani döviz açığı…
İkincisi:
- Bütçe açığı…
İkisinin aynı anda büyük çok rakamlara ulaşmasına da;
- İkiz açık deniyor…
Bu ikiz açık bir ülke ekonomisinin başına gelirse şöyle tanımlanıyor;
- En büyük felaket…
Hele hele Türkiye gibi döviz ağırlıklı bir ekonomide, hazinenin, ülkenin döviz cinsinden borcu olduğu bir ekonomide bu ne demek?
Hem kur üzerinde hem de faizler üzerinde ciddi bir baskı ortaya çıkması demek.
Eskiden mesela 2000''li yıllarda, 2010-2015 arasında diyelim ki bir ara cari işlemler açığının millî gelire oranı yüksekti ama bütçe açığı çok düşüktü. Bütçe açığı yok mertebesindeydi.
Hatta fazla verdiğimiz yıllar oluyordu.
Dolayısıyla bu iki açık birbirini dengeliyordu. Yani bütçe açığının çok yüksek olduğu yıllarda da cari açık düşüktü.
- İkisi birden çok büyük açığa neden olduğu zaman en büyük felaketin habercisidir.
Yani hem kur hem faiz çok ciddi artma yönünde…
Cari işlemler açığı -50 milyar dolara doğru gidiyor. Millî gelirin yüzde 6''sı civarında.
Bütçe açığı da millî gelirin yüzde 6''sı civarında…
- Ekonomi için tam bir facia…
İkisini topladığınız zaman en yüksek rakamlardan birisi…
Buna yönelik hükümet şu an kadar hiçbir çözüm ortaya koymuş değil."
- Soru: Kur Korumalı Mevduat bu tabloda vahim sonuçlar doğurabilir mi?
Çanakçı: "Cari işlemler açığı artmaya ve rekora doğru giderken siz Kur Korumalı Mevduat''la sizin dövizinizi bana, benim dövizimi başkasına vermek suretiyle bu sorunu çözemezsiniz.
Bizim Anadolu tabirleriyle;
- Ali''nin külahını Veli''ye, Veli''nin külahını Ali''ye,
- Taşıma suyla değirmen dönmez.
Diye bir uygulama çözüm olamaz.
Sisteme düzenli döviz akışı olması lazım…
Bu olmadığı için Kur Korumalı Mevduat sorunu çözmedi.
Ama maalesef bizim dediğimiz gerçekleşti.
Çıktı bakan dedi ki;
- ''Nasıl abartıyorsunuz, bu Kur Korumalı Mevduatın maliyeti toplasanız 15 milyar…''
Bakın ben gerçek rakamları veriyorum.
Mart ayında; 11,4 milyar ödendi.
Nisan ayında: 4,5 milyar ödendi.
Toplamda 16 milyar lira civarında faiz 2 ayda ödendi.
Şimdi bu rakam sadece hazineden çıkan…
Bir de Merkez Bankası''nın (MB) ödediği dövizden dönenlerin farkı var.
Hazine''den ve MB''den çıkanı parayı ekleyeceğiz.
Bir de gerçek kişilerden gelir vergisi stopajı, kurumlardan kurumlar vergisi alınmıyor.
Bunları da dahil ettiğiniz zaman bu fatura neredeyse ikiye katlanıyor.
Dolayısıyla devleti batırma projesidir."
- Soru: Millete nasıl yansıyacak bu olumsuz gidiş?
Çanakçı: Hiçbir sorunu çözemediler.
Kuru kontrol etmenin, kurdaki artışı durdurmaya hiçbir katkısı olmadı.
Üstüne üstlük tuttunuz milletin sırtına, Hazine''ye, bütçeye bu kadar yük yüklediniz.
Son dönemdeki bütün politikalar, fakirden fukaradan, sabit gelirliden alıp bir avuç varlıklıya transfer etmek.
Yani servet transferi üzerine kurulmuş bütün politikalar.
Şu anda bakın kur ne oldu?
Sayın Bakan şöyle dedi;
- ''Dibi gördü daha bundan aşağıya gitmez.''
O dibi gördüğü dediği noktadan bugüne döviz yüzde 16-17 artmış durumda.
Toplamda 81 milyar civarında bir kur korumalı mevduat bakiyesi bunun da ortalama bir faizi var.
Şimdi yüzde 1 yanılsanız, 8 milyar, yüzde 5 yanılsanız 40 milyar, yüzde 10 yanılsanız 81 milyar lira yük gelir.
- Kur Korumalı Mevduat; saatli bombadır, milleti de devleti de batırma projesidir.
Kur patladıkça ekonomiye büyük yük getiren bir sistem.
Göz boyamayla, tabir caizse ''mış-miş'' yaparak, sorunu çözüyormuş gibi, meseleyi hallediyormuş gibi yapıyorlar.
Bu hükümetin ilaç diye sunduğu reçeteler hastalığın kendisinden daha ölümcül…