Türkiye son günlerde yaşanan (deprem, yangın ve sel vb.)felaketler ve sonrasında afetlerle mücadele konusu afet yönetimi sisteminin güçlü, hazırlıklı ve dirençli olmadığını göstermiştir.
Uygulanan afet politikaları işleyişi genellikle afet olduktan sonra “Yara Sarma” üzerine olduğu için afetlere karşı yönetim sistemlerinin risk azalttım, tedbir alma ve koruma amaçlı iyi uygulamalarının yetersizliğini ortaya çıkarmaktadır.
Afet yönetim sisteminde önemli düzenlemeler yapılmasına rağmen uygulamalarda maalesef yetersizlikler mevcuttur. Bunun sebepleri ise şunlardır;
- Türk kamu yönetiminin yapısal işleyiş sorunları olarak merkeziyetçi yapısı, ağır hareket etmesi bürokrasinin hakim olması, yetersiz insan kaynaklarına sahip olmasıdır. Afet sisteminin kurgulanmış şekli örgütsel ve yasal yapılanmasından kaynaklanan sorunlarda etkilidir.
- Afetler sosyal, fiziksel ve ekonomik boyutları ile ele alınması gerekir. Türk afet sisteminde ise daha çok teknik, mühendislik bakış açısı hakimdir.Sel,kuraklık,yangınlar gibi afetlerde risk analizi göz ardı edilerek, deprem ve afet sonrası çalışmalar çerçevesinde ele alınmaktadır.
- Afetlerin yapılaşma, kentleşme ve imar arasında yakın bir ilişkiye sahiptir. Türkiye’de kentler çok hızlı ve kontrolsüz büyüyor ve başta deprem olmak üzere birçok afete karşı kentler riskli ve hazırlıksızdır. İmar ve yapılaşmaya yetkileri olan merkezi ve yerel yönetimler afete duyarlılığı yeterince gelişmemiştir. Bu kuruluşlar farkındalık yaratma kaynak yetkisizliği nitelikli arama kurtarma personeli gibi konularda da yetersizdir.
- Afet yönetiminde merkezi düzeyde etkin bir iş birliği ve koordinasyon sağlamak amacıyla yasal düzenlemeler sağlanmasına rağmen organizasyon ve koordinasyonun iyi yönetilememesi karmaşaya kaosa neden olmaktadır.
- İl özel idarelerinde afet yönetimi ile ilgili bazı yetkilerin büyük şehir belediyelerine ve Valiliklere verilmesi,bölgeyi,kırsalı ve araziyi iyi tanıyan il özel idareleri açısından kısa sürede müdahaleyi zorlaştırmaktadır.
- Yeni düzenleme ile afet ile ilgili kurumları tek çatı altında toplama koordinasyon sorunlarının azaltılmasında yeterli olmadığı yapısal bir farklılaşmanın sağlanamadığı yeni kurulan kurulların eskilerini isimlerinin farklılaşmasından ibaret olduğu görülmektedir.
- Sorunların aksaklıkları gidermek için yeni kurulan örgütlerin yerel yönetimler seviyesinde koordinasyon sorunlarını gidermeye yeterince işlevsel olmadığı görülmektedir.
- Afet yönetiminin kurumsallaştırılmasında yerel halkın bilinç düzeylerinin arttırılması ve afet yönetimine katılımlarının sağlanmasında istenilen bir seviyede değildir.
- Yapı Denetim Kanunu can ve mal güvenliğini sağlamak, imar planına fen, sanat ve sağlık kuralları ile standartlara uygun bir şekilde kaliteli yapıların oluşması için proje ve yapı denetimlerin sağlanmasına ilişkin kuralları düzenler. Bu yönetmeliklere, uygulama ve denetim konusunda yeterince uyulmamaktadır.
- Afet öncesinde risk azalttım yoluyla Afet yönetiminin güçlendirilmesi yönünde 6306 sayılı kanunun çıkarılması önemli bir adımdır. Ancak dönüşüm seferberliği ile Afet riskli yüksek bölgelerdeki binaların kentsel dönüşüm yaklaşımı çerçevesinde dönüştürülmesi söz konusudur. Bu kanunun özellikle meslek odaları tarafından imar ve planlama yetkilerinde merkezi örgütlerinin rolünün artırılması rantın kamuya nasıl aktarılacağının belli olmaması (siyasal rant) deprem risklerini göz ardı etmesi gibi durumlarda bulunmaktadır.
- Afet yönetimi sistemi içinde özellikle risk azaltımı ve erken uyarı gibi Afet bilgi sistemlerinin, teknolojilerinin geliştirilmesi yönündeki yatırımlar da yetersizdir.
Malesef ki, bugün Türkiye’de yasal ve yönetsel yapı içerisinde afet yönetimi sisteminin hazırlık, müdahale ve iyileştirmeden oluşan bir işleyişi kapsamlı ve bütünsel bir şekilde politikaların hayata geçirilmesini söylemek ise oldukça güçtür..