Türkiye ve Pakistan egemen mi?

İçeride demokrasi ninnisi ile afyonlanan halka anlatılan binbir gece masalları. Dışarıda bir fonksiyonu kalmayan Dışişlerinin Washington’dan verilen talimatlarla yürüttüğü dış politika. Hani Başbakan diyor ya “Yalan rüzgârı” diye. Haklı; Türkiye başta hükümet ve ardından ülkeyi işgal eden dış güçler tarafından söylenen yalan rüzgârlarına kapılmış gidiyor.
Bu arada masalcı başı her hafta yeni bir hayal âlemi yaratarak halkı afyonluyor. Amaç halka açlığını, yoksulluğunu, yediği kazıkları unutturmak. Aslında maksat, Atatürk ve arkadaşlarının Osmanlı’nın külleri üzerine kurduğu laik Cumhuriyet’in başkentini değiştirip Osmanlı’nın payitahtı İstanbul’a taşınmak. Bu nasıl bir kinse Atatürk’ün tüm izlerini silmek amaç. Adam oralarda köşkler de aldı ya.
Aslında memleketin bu saatten sonra kaybı yok. Zira ne Türkiye egemen bir ülke, ne de Türkler egemen bir ulus. Bunu kendi elleriyle kaybettiler. Hatırlayın birkaç hafta önce yazmıştım, Erdoğan’ın Suriye konusunda ABD’ye karşı tavır ve tutum alamayacağını. Adam sabredip konuşmasa bu hataları da göze batmayacak yani. Ama cehaletin aceleciliği, kültürün verdiği sabrın yerini alıyor. Gaza gelip hemen sallıyor. Sonra!.. Sonrası gaf, tükürdüğü tükürüğü yalamak. Bakın daha bir ay bile olmadan Libya’da olduğu gibi Suriye’de de sözünden çark etti. Kankası Esad’ı siliverdi bir kalemde. Bu Arınç’ın yiğidosu, yapar mı yapar.
Gelelim egemenlik konusuna. Egemen uluslar sınırlarında egemendir, parasında egemendir, adli sisteminde egemendir, ordusunda egemendir. Bunlardan biri eksik olsa o ulusa egemen denilemez. Bakın mesela dost ve kardeş Pakistan’a. ABD Pakistan hükümetinin haberi olmadan Usame bin Ladin’i öldürmek üzere bu ülkede bir askeri operasyon yaptı.
Bunda şaşılacak bir şey yok. Yaklaşık bir yıldır, Amerikan insansız uçakları Pakistan’da evleri köyleri bombalayıp duruyor. Dinci kukla Pakistan hükümeti de seyretti kendi topraklarında vatandaşlarının öldürülüşünü. Bu arada Taliban, Pakistan Hava Kuvvetleri’ne ait bir üssü bastı, uçakları tahrip etti, askerleri öldürdü. Bir ordu kendi egemenliğini başkalarına bağlarsa, başına torba da geçirilir, üssü de basılır.
Başkan Obama geçen gün Pakistan’da yeni operasyonlar yapabileceklerini açıkladı. Şimdi gelin söyleyin bana, Pakistan egemen bir ülke midir yoksa sömürge mi? Bakın Müslüman ülkelere; Amerika ve Avrupa’nın eli üzerlerinde. İstediklerini devirip istediklerini işbaşına getiriyor. Tunus, Mısır, Irak, Yemen, Libya, Bahreyn, şimdi de Suriye.
Neden hiçbir Hıristiyan ülkesinde böyle bir olay, böyle bir vaka görülmüyor? Belli ki Müslüman ülkelere yönelik bir Hıristiyan operasyonu yürütülüyor. İşte gerçek Huntington teorisi bu. Kısaca açıklayayım. Her ne kadar bu teori 1993 yılında bir makale ile açıklanmış olsa da aslında bu proje daha önceden hazırlanmış bir projeydi. Reagan döneminde Sovyetler Birliği’nin hızlı çöküşü nedeniyle komünizm, kapitalist ABD’nin düşmanı olmaktan çıkmıştı. Kapitalist devletler bir düşmanla mücadele ederek ayakta durur.
İşte bu nedenle Reagan yönetimi sırasında yeni düşman belirlendi: İslam. Irak savaşı boşuna çıkarılmadı. Ardından Mısır ve öteki ülkeler. Hatta bu arada söylentiler var Usame bin Ladin’in 2006 yılında öldüğü, ancak bu ölümün gizlendiği yolunda. Hatırlarsanız bir böbrek hastası olan ve haftada en az bir kez diyaliz makinesine bağlanması gereken bin Ladin’in öldürüldüğü evde diyaliz makinesi yoktu.
İşin acı tarafı Hıristiyan operasyonlarında onlarla işbirliği yapanlar hep o ülkelerin aşırı dinci grupları. Bu noktada bizdeki aşırı dinciler de aynı. Örneğin hükümet içinde etkili olan bu kıtadaki tarikat ne hikmetse İslam düşmanları ile işbirliği içinde. Öte yandan Türkiye’de İslam’ın bayrağını taşıyan muhafazakâr ampul iktidarı adeta Haçlı ordusunun kılıcı, onların emirlerini din kardeşlerine iletiyor. Gerekse de gerekmese de Haçlı ordusuna katılıp katkı yapıyor. Bu nasıl Müslümanlık? Bu nasıl din kardeşliği? Bu nasıl devlet adamlığı? İşte bu durum kaset skandalından ağır değil mi? Bence bu durum kasetlerden de daha fazla yüz kızartıcı. Zira ellerinde din kardeşlerinin kanı var.

Yazarın Diğer Yazıları