Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu, “Ücretsiz Okul Yemeği Hemen Şimdi Çalıştayı”nın sonuç raporunu açıkladı. Raporda, kaynak olmasına rağmen kamu kaynaklarının çocukların okul yemeği hakkı için kullanılmadığı belirtilerek, iktidardan okul yemeği ve temiz içilebilir su için yeterli bütçe sağlaması istendi. Veliler de çocuklarının yeterli beslenmediğini düşünüyor. Lezgin Üzyer isimli veli, üzerindeki 20 yıllık ceketini göstererek, "Benim çocuğum okusun diye, benim çocuğum aç kalmasın diye biz böyle geziniyoruz" derken; çocuğuna harçlık dahi veremediğini söyleyen Muzaffer Demiral ise "Kendi evimde ne yaptıysam onu veriyorum çocuğun beslenmesine. Para veremiyorum, yetmiyor" diye konuştu.
Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu, Şişli’de bulunan Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde "Ücretsiz Okul Yemeği Hemen Şimdi Çalıştayı”nın sonuç raporunu açıkladı.
"Okul yemeği sosyal bir haktır"
Öğrenci Veli Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Seval Keleş, okul yemeğinin sosyal bir hak olduğu ve bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği, okul yemeği ile birlikte temiz suya erişimin de tüm çocukların kamusal hakkı olduğunu belirterek "Su tüketimi hayati bir önem taşır. Okullarda içme suyuna erişim, kontrol-izleme sistemleri sağlanmalıdır” dedi.
"Kamu kaynakları çocukların okul yemeği hakkı için kullanılmıyor"
Tasarruf gerekçesiyle taşımalı eğitimde uzun yıllardır süren ikili eğitim gören öğrencilerin okul yemeği uygulamasının kaldırıldığını hatırlatan Keleş, şöyle devam etti:
“Okul yemeği için kaynak ayrılması, tercihten öte bütçe hakkıdır. Eğitim hakkının gereğidir. Öğrencileri okuldan koparmanın, çocuk yaşta işçi hale getirmenin aracı haline getirilen MESEM'ler yoluyla verilen ücretler, kamu kaynaklarından karşılanıyor. STK adı altında bazı yapılara 2024 yılının ilk altı ayında 100 milyara yakın kaynak aktarıldı. Buna dair daha onlarca örnek sayılabilir. Tüm bu tablo gösteriyor ki, okul yemeği için bütçe ayrılması veya ayrılmaması politik bir tercih ve önceliktir. Kaynak olmasına rağmen kamu kaynakları çocukların okul yemeği hakkı için kullanılmamaktadır.”
Okul yemeğinin önemine dikkat çeken Keleş, “Okul yemeği sağlıklı beslenmenin genel sağlığı, akademik başarının ve çocukların ruh sağlığı ve iyilik durumunun ayrılmaz bir parçasıdır. Okul yemeği okullaşmada ve okul terklerinin önlenmesinde en etkili kamusal önlemdir. Okul yemeği akademik başarı için en başat kamusal önlemdir. Okul yemeği çocuklara psikolojik açıdan desteklemektir” dedi.
"5-17 arası çocukların yüzde 7.3’ü kendisini her gün depresyonda hissediyor"
TÜİK verilerini de hatırlatan Keleş, “Türkiye İstatistik Kurumu'nun bu yıl ilk defa açıkladığı çocuk, yoksulluk ve yaşam verilerinde 5-17 arası çocukların yüzde 7.3’ü kendisini her gün depresyonda hissetmektedir. Verilere göre zorunlu eğitim çağındaki 1 milyon 958 bin 888 çocuk ise depresyon ve kaygı problemleriyle yaşamaktadır” diye konuştu.
Taleplerini açıkladı
Keleş, Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu’nun taleplerini ise şöyle açıkladı:
“-Okul yemeği kamusal haktır ve okul yemeği programlarını uygulamak sosyal devlet ilkesinin gereğidir. Kamu eliyle, kamu kaynaklarıyla okul öncesinden yükseköğretime tüm öğrenciler için okul yemeği programları bir an önce hayata geçirilmelidir.
-Okullarda okul su sistemleri, arıtma/filtreleme sistemleri kurulmalı, çocukların temiz içilebilir suya erişimini sağlayacak uygunlukta belirlenecek noktalara su sebilleri ve çeşmeler yapılmalıdır.
- Bütçe görüşmelerinin ana gündemlerinden biri okul yemeği olmalı, okul yemeği ve temiz içilebilir su için yeterli bütçe ayrılmalıdır.
- Türkiye, Uluslararası Okul Yemeği Koalisyonu’nun katılımcı ülkelerinden biri olmalı; bu üyelikten kaynaklı olarak gerekli kamusal yükümlüklerini yerine getirmelidir.
- MEB’e bağlı bir Beslenme Genel Müdürlüğü (illerde olacak şekilde) birimi oluşturulmalı, yeterli sayıda beslenme ile ilgili gıda mühendisi, beslenme ve diyet uzmanı, hekim, aşçı ve mutfak personellerinin kadrolu, güvenceli istihdamı sağlanmalıdır.
- Fiziki mekân açısından uygun okullarda acilen yemekhane mekanları oluşturulmalı; fiziki mekanı uygun olmayan okullarda ise il ve ilçe bazında uygun yerleşim noktalarında merkezi mutfaklar oluşturulmalı; okullara bu noktalardan uygun taşıma araçlarıyla okul yemeği ulaştırılmalıdır.
- Okullarda ve illerde kurulacak merkezi mutfaklarda verilecek hizmet bir kamu görevi olarak görülmeli; okul yemeği programı MEB’e bağlı olarak kurulacak olan Beslenme Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmelidir.
- Okul yemeği programlarında topraktan sofraya uzanan süreçte ekolojik bir bakış açısı esas alınmalı, küçük üreticiler ve kooperatifler desteklenmelidir.
- Okul yemeği programının yaşama geçirilmesinde yerel deneyimlerden yararlanılmalı, okul yemeği programı alanın özneleri ile birlikte demokratik bir planlama ile yaşama geçirilmelidir.
- Okul yemeği programları ve sağlıklı suya erişim uygulamaları okul aile birlikleri, meslek örgütleri, sendikalar, DKÖ’lerin denetimine açılmalı; yalnızca valilik kontrolünde değil, beslenme genel müdürlükleri kapsamında da olması sağlanmalıdır.
- Okullarda sağlıklı beslenme dersi, zorunlu dersler arasında yer almalı; Sağlık Bilgisi ve Hayat Bilgisi gibi derslerde su ve beslenme temel bir ünite olarak yer almalıdır. Ayrıca su ve beslenme konusu okul rehberlik hizmetlerinin ve sınıf rehberliğinin temel bir parçası olmalıdır. Velilere yönelik olarak beslenme konusunda bilgilendirme çalışmaları yapılmalı; okul yemeği programlarının gerekliliği, yaratacağı faydalar ve çeşitli ülkelerde var olan deneyimler hakkında bilgilendirici yayınlar yapılmalıdır.
- Türkiye'de tüm okullarda ayrımsız, amasız, fakatsız şekilde sağlıklı su ve yemek sağlanmasını, bunun yanında Türkiye'nin Uluslararası Yemek Koalisyonuna katılarak taahhütte bulunmasını talep ediyoruz.”
Veliler de çocukların yeterince baslenemediğini düşünüyor
ANKA mikrofonuna konuşan veliler de çocukların yeterince beslenememesinden şikayet etti. Yurttaşlar görüşlerini şöyle dile getirdi:
"En azından ücretsiz bir öğün yemek verilmesi lazım"
Çiçek Ateş: Kesinlikle çocuklar okulda yeterli beslenemiyor. Devletin el atması lazım. Millet zaten kendi elinden geleni yapıyor ama devlete daha çok iş düşüyor. En azından ücretsiz bir öğün yemek verilmesi lazım. Kantinlerin fiyatı daha düşük olabilir. Yapılacak çok şey var. Yeter ki yapılsın. Ama çocuklar beslenemiyor. Ben biliyorum, çoğu kişi beslenme bile veremiyor çocuklarına.
"Benim çocuğum okusun diye 20 yıllık ceket giyiyorum"
Lezgin Üzyer: Çocuklar bence beslenemiyor. Kira olmuş 20 bin lira, asgari ücret 17 bin lira. Nasıl geçinecek insanlar? Nasıl beslenecek? Bana göre bu sistemin değişmesi lazım. Ben 50 yaşındayım, asgari ücretle çalışıyorum. 17 bin lira ile nasıl geçineceğim? Kira 20 bin lira. Her yerde aynı. Değişen bir şey yok ki. Bakkal olsun, market olsun, eczane olsun, giyim olsun her şey öyle. Üstümdeki cekete bak! 20 yıllık ceket giyiyorum. Daha nasıl olsun? Benim çocuğum okusun diye, benim çocuğum aç kalmasın diye biz böyle geziniyoruz.
"Çocuğuma harçlık veremiyorum"
Muzaffer Demiral: İki çocuğum var. Biri ortaokula gidiyor, diğeri üniversiteye hazırlanıyor. Çocuklar okullarda beslenemiyor. Şartlar yetmiyor zaten. Her şey ortada. Her şey pahalı. Çocuğuma harçlık veremiyorum. Kendi evimde ne yaptıysam onu veriyorum çocuğun beslenmesine. Para veremiyorum, yetmiyor ben de işçiyim.
"Devletin destek vermesi lazım"
İlkay Yılmaz: Duyduğum kadarıyla bazıları yetersiz kalıyormuş. Her sosyal devlet gibi bence devlet tarafından biraz desteklenmesi gerekiyor. Ailelerin de desteklenmesi gerekiyor. Okulların yeterince denetim altında olduğunu bilmiyorum ama öncelikle okulların denetlenmesi gerekiyor. Burada en önemli sorun çocuklar çok erken saatlerde okula gittikleri için, kesinlikle eğitim kadar beslenme de önemli.