Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Türkiye kuşatılıyor

Türkiye içeriden ve dışarıdan kuşatılıyor. İçeriden başlayalım. Aylardan beri, cumhurbaşkanı, başbakan ve iktidar yetkilileri söylüyor. Sesleri gizli kasetlerde değil, her akşam televizyon haberlerinde. Milyonlarca izleyicinin gözleri önünde söyleniyor ve milyonlarca kişi tarafından işitiliyor.
Dedikleri mealen şöyle: 
Güneydoğuda insanlar terör örgütünün baskısı altında... Seçimler silahların gölgesi altında yapılıyor... HDP, terör örgütüyle arasına mesafe koymuyor; hatta terör örgütünün talimatlarıyla hareket ediyor... Çözüm sürecinin devam etmesi için silahların bırakılması şart...
Tekrar ediyorum, bu sözlerin sahipleri devletin ve iktidarın en yetkili isimleri. 
Şimdi soruyorum. Terör örgütünün insanlara baskı yapması, seçimler üzerinde baskı kurması, bir siyasi partiye talimat vermesi suç mudur, değil midir? Eğer suç ise ki hiç şüphesiz suçtur, bunları önlemesi gereken insanlar, bu şikâyetleri yapan yetkililer değil midir?
Soruların cevabı: Yetkililer suç işlendiğini biliyorlar, görüyorlar, meydanlarda ve televizyonlarda ikrar ediyorlar; fakat görevlerini yapıp, bu suçları işleyenleri cezalandırmıyorlar. Suçlar işlenmeye devam ediyor, yetkililer işlem yapmıyor, sadece suç işlendiğini seçmenlere anlatıyor. 
Yeni soru: Bu durumda yetkililer de görevi ihmal suçu işlemiş olmuyor mu?
Yukarıda belirttiğim suçların işlendiğini söyleyenler cumhurbaşkanıdır, başbakandır ve iktidar partisinin yetkili bakanlarıdır. İş son derece ciddidir; en yetkili ağızların beyanlarına göre seçimler silahların gölgesinde yapılmıştır. Ve millî iradeyi temsil ettiği söylenen böyle bir seçimle Türkiye içeriden kuşatılmıştır.
Dışarıdan kuşatma da her gün haritalarla gözlerimizin içine sokuluyor. PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD, sınırlarımızın güneyindeki topraklara birer birer hâkim olup bayrağını dikiyor, kantonlarını birleştiriyor, Akdeniz’e doğru uzanan bir Batı Kürdistan yaratıyor. Ve  Barzani’nin gönderdiği peşmergeler Türkiye’yi yönetenler tarafından Türkiye topraklarından geçirilerek bu PYD’ye yardım için Aynel-arab’a (Kobani’ye) sevk ediliyor. Daha açık söylüyorum: Güneyden ülkemizi kuşatan PKK uzantısı PYD’ye Türkiye yetkililerinin izni, hatta korumasıyla Türkiye üzerinden yardım gidiyor. Bunu da hepimiz televizyonlardan seyrettik.  
Üstelik... Suriye’deki IŞİD belasının da PYD belasının da sebebi, Suriye’deki karmaşadır ve bu karmaşanın müsebbibi de Suriye’nin iç işlerine burnunu sokan ABD, Avrupa ülkeleri ve onların icracısı gibi hareket eden Türkiye’dir. Hayır Türkiye değil, Türkiye’yi yönetenlerdir. Sınırlarımızdan girip ülkenin her tarafına yayılan milyonlarca mülteci de işin cabası.
Ne yapmalı? İç ve dış kuşatma bu kadar açık ve net. İç kuşatma, kanunlar ihlal edilerek yapılıyor; dış kuşatma Suriye’ye müdahale edilerek ve PKK uzantısı PYD’ye yardım edilerek yapılıyor. 
Sorunun cevabı bence açık. Madem ki kanunlar ihlal ediliyor; o zaman bu ihlalin önüne geçilmeli, kanunları ihlal edenlerin üzerine bütün güvenlik güçleriyle, polisle, silahlı kuvvetlerle, özel harekâtçılarla gidilmeli; hepsi yakalanıp mahkeme huzuruna çıkarılmalı; acilen yargılanıp cezalandırılmalı ve bölgede bundan böyle hiçbir kanunsuzluğa müsaade edilmemelidir. Çözüm süreci mi dediniz? Yoksa bu süreç, kanunsuzluklara göz yummak anlamına mı geliyor? 
Suriye’ye gelince... Hemen Beşar Esat’la, evet hiç çekinmeden söylüyorum,  Beşar Esat’la masaya oturulmalı; PYD kuşatmasının kaldırılması, Türkiye’ye sığınanların, can güvenliği garantisiyle iadesi, Türkmenlerin kültürel haklarının verilmesi şartıyla Esat’a yardım edilip bu ülke IŞİD belasından da PYD yapılanmasından da kurtarılarak Türkiye için bir tehdit olmaktan çıkarılmalıdır. Esat’la anlaşılamazsa Türk ordusu Suriye’ye girmeli ve en az 50 km.lik bir güvenlik kuşağı oluşturulmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları