Türkiye İslam Cumhuriyeti mi?
Devlet protokolünde çarpıcı bir değişiklik yapılarak 52''nci sırada yer alan Diyanet İşleri Başkanı, 40 sıra yükselerek Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının da önüne geçti.
Şaşırdım mı?
Hayır…
O Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları ki şanlı şerefli Türk ordusunun üniformaları ile Ayasofya Camisi''nin açılışında O Diyanet İşleri Başkanı''nın arkasında saf tutan cemaatte olurlarsa;
- Bu tenzili rütbeyi de hak ederler,
- Atatürk''ün ordusunu da küçük düşürürler…
O Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları ki;
Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığında düzenlenen Subay ve Astsubay Öğrencileri Mezuniyet Töreni''nde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş''ın duasını dinleyince;
- Atatürk''ten tek kelime bahsetmemesine tepkisiz kaldılar,
- Avuçlarını açıp, "Âmin" dediler…
Sadece askerler mi?
Hayır…
Yeni adli yılın açılışı nedeniyle Yargıtay''da yapılan tören, laiklik dışı konuşma ve uygulamaya ilk kez sahne oldu.
Bugüne kadar asla görülmemiş bir uygulama ile Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca düzenlenen törene Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş''ı davet etti ve ayrıca kendisine dua etme görevi de verdi.
Erbaş Türkçe ve Arapça dua ederek, Yargıtay hâkimlerine "Adalet" sağlamaları için dua etti…
O duaya Yargıtay Başkanı da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da el avuç açıp "âmin" dediler.
O Yargıtay Başkanı ki;
- Atatürk''ten tek kelime bahsetmemesine tepkisiz kaldı,
- Avuçlarını açıp, "Âmin" dedi…
AKP''li Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki;
- "Devletin dini adalettir. Eğer bir devlette adalet yoksa onun hangi sistemle yönetildiğinin, kim tarafından idare edildiğinin, vatandaşlarının hangi inanca veya milliyete sahip olduğunun bir önemi kalmaz, orada sadece zulüm hüküm sürer."
El hak, Vallahi de doğru Billahi de doğru.
Tam da "Adalet" kavramının askıya alındığı Türkiye''nin tanımıdır bu itiraf.
Lafla demokrasi de olmaz, lafla adalet de sağlanmaz, dua ile hiçbiri sağlanmaz…
Amma velakin görünen köy kılavuz istemez.
Laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin;
- Adım adım İslam Cumhuriyeti haline getirilmesi için her adımı atıyorlar.
Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları da Yüksek Yargı organları da seyrediyor.
Umarım laik demokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti''nin İslam Cumhuriyeti haline getirilmesine, "Âmin" demezler…
Umarım laik demokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti''nin İslam Cumhuriyeti haline getirip ruhuna, "Fatiha" okumazlar…
Şunu da vurgulamam gerekli:
Yeni devlet protokolünde TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı ilk iki sırada yer aldı.
Bu makamları, daha önce;
- Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay Başkanları izliyordu.
Devlet protokolünde bu da değişti.
Yüksek Yargı Başkanlarından önce;
- "AKP Grup Başkan Vekili" olarak Mahir Ünal yer aldı.
Araştırdım AKP Meclis Grup Başkanı Prof. Dr. Naci Bostancı, "Covid temaslısı" olduğundan katılamamış.
Yoksa AKP Meclis Grup Başkanı olarak Ünal''ın yerine Bostancı olacaktı.
İşte bu protokol değişikliğini de anımsatıp O Yüksek Yargı Başkanlarına diyorum ki;
- Şahsen siyasetçilere boyun eğebilirsiniz ama…
O Yüksek Yargı kurumlarının onurunu düşünerek, yargı bağımsızlığını düşünerek, o makamların saygınlığının, onurunun ayaklar altına alınmasına asla izin veremezsiniz, siyasetçilerin arkasında asla yer alamazsınız…
Ya tavrınızı koyun, ya da temsilini zafiyete düşürdüğünüz o makamlardan derhal istifa edin…