Türkiye “hava sahası” gibi kullanılıyor!
Orta Doğu’da enerji kaynakları ve yollarının tehlikede olup olmadığı dünkü yazımızda kısaca sorgulanıyor.
Ne var ki; daha önce belirttiğimiz gibi, dünyaya muhtaç olduğu enerjinin büyük bir bölümünü sağlayan, Orta Doğu ve Avrasya bölgeleri daima tehlikenin odağı halinde olması, hepimizi hem düşündürüyor hem de endişelendiriyor.
Bir bakıma; enerji kaynağı sahibi olmak ve onu ulaştırmak daima ya sorun oluyor ya da olmaya namzet bulunuyor.
Nitekim; Marmara Grubu’nca düzenlenen, 16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde bu endişe, çeşitli kişiler tarafından dile getirilerek dikkatler yeniden çekiliyor.
50’yi aşkın ülkeden onlarca Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, teknokrat ve diplomatın katıldığı 16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’den dünyanın krizlerine aranan çözümlerden biri de, Türkiye’nin enerji üssü olması gereği üzerinde durulması, konumumuzun ne denli önemli olduğunu ortaya çıkarıyor.
Bayegan Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ercüment Bayegan yaptığı konuşmada, Türkiye’nin stratejik konumunun daha iyi değerlendirilmesine değinirken, “köprü vazifesi yanında bir depolama, işleme ve dağıtım merkezi olma yönünde hızla ilerliyoruz” diyor.
Dünya haritasından Amerika’nın çıkarılması düşünüldüğünde, Türkiye’nin dünyanın merkezi konumunda olacağına, dikkatleri çeken Bayegan; sözlerine şöyle devam ediyor: “Asya, Avrupa, Afrika bu 3 dev kıtanın tam ortasında olan bu 3 yanı denizlerle çevrili ülke tam anlamıyla bir ticaret cenneti. Bu lojistik kuvvet bugün bu ülkenin en önemli göstergelerinden biri.”
Dünya Enerji Konseyi’nin, petrol talebinin artacağı, varil fiyatlarının çok yükseleceği ve ithalatçı durumunda olan ülkelerin zorlanacağı, 2017 yılında en çok kullanılan enerji kaynağının kömür olacağı ve 2030 yılına kadar 60 nükleer santral projesinin planlandığını öngördüğünü belirten Ercüment Bayegan, konuşmasını özetle şöyle sürdürüyor:
“2035 yılında 2010 yılına göre dünyadaki toplam birincil enerji arzının yüzde 47 oranında artacağı hesaplanırken Türkiye’de toplam birinci enerji arzının yüzde 117 artacağı hesaplandı.
Bu değerlerin, dünyanın ilk 10’unda olmayı hedefleyen bir ülke için son derece olumlu değerler olarak görülmesi gerektiği kaydedildi.
Ancak 1990-2011 yılları arasındaki 21 yıl incelendiğinde enerjide dışa bağımlılığın, birincil enerji arzında yüzde 52’den yüzde 72’ye yükselmiş olmasının önemli bir risk oluşturduğuna dikkat çekildi.
Türkiye’nin dış ticaret açığının yüzde 72’si enerji ithalatından kaynaklanmıştır. 2012 yılındaki Türkiye’nin enerji ithalat yüzde 13.7 artışla 54 milyar dolara yol açmıştır.”
Böylece, Türkiye’nin konumu şimdi daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor.
Ne yazık ki, bu stratejik konum, gerektiği kadar yarar getirmiyor.