Türkiye Cumhuriyeti ucuz kurtulmuş!
"Türk Kimliği ve Travma" bu satırların yazarı tarafından kaleme alınmış bir kitaptır. Bilmem okudunuz mu? Bu kitabın 225. sayfasında Balkan Savaşları bağlamında İşkodra'da yaşanan tarihi bir ihanet anlatılmış ve nesillere bundan ibret alınması gerektiğine vurgu yapılmıştı.
Kahramanın yardımcısı hain!
İhanetin özetinin özeti şöyledir: "Albay Hasan Rıza tarafından yürütülen "Şanlı İşkodra Müdafaası" bir kahramanlık destanıdır. Kahraman ve cesur bir asker olan Hasan Rıza, yaptığı savunma ile Sırpları İşkodra'da durdurmuştu.
İşkodra'da Kahraman Albay Hasan Rıza'yı yenemeyeceklerini anlayan Sırplar, Osmanlı subayı ve Hasan Rıza'nın yardımcısı olan Arnavut asıllı Esat Toptani ile Albay Hasan Rıza'nın ortadan kaldırılması üzerinde anlaşırlar.
Esat Toptani'nin yemek davetine katılan Albay Hasan Rıza yemekten çıkışında şehit edilir. Böylece Osmanlı, İşkodra'yı kaybeder.
Esat Toptani, İttihatçı-İtilafçı kavgalarına doğrudan katılmış, İtilafçı kanattan birisiydi. İşkodra'da yararlılık göstererek İstanbul'da ayanlık ya da yüksek bir makam elde etmek beklentisi içerisindeydi. Babıali baskınından sonra İttihat ve Terakki yeniden iş başına gelince ümidi kesilir.
Osmanlı'dan ayrılacağı kesinleşen Arnavutluk'ta kalıp orada bir yerlere gelmek ister. 30.01.1913'te Hasan Rıza Paşa'yı öldürtür.
Padişah II. Abdülhamit'e hâl edildiğini tebliğ edenler arasında bulunan Esat Toptani, Osmanlı Mebusan Meclisinde Drac Mebusu olarak bulunmuş bir Arnavut'tur. Esat Toptani daha sonra kurulan Arnavutluk devletinde Dışişleri Bakanı olacaktır."
Nesiller Esat Toptani'yi akıllarından hiçbir zaman çıkarmamalılar. Balkanlar o dönemlerde ihanetlerin, cinayetlerin, gafletlerin ve dalaletlerin laboratuvarıdır.
"Türk Kimliği ve Travma" adlı kitabın 231. syfasında da tarihi Edirne direnişi sırasında yaşananlar da şöyle anlatılır:
Önce boğmak sonra kovmak!
"Edirne'de Müslüman Türklük direnir. Açlığa, yokluğa, soğuğa, ilaçsızlığa, imkânsızlığa, insafsızlığa karşı Edirne direnir. Bulgar, Edirne halkını önce boğmak sonra kovmak stratejisi izlemektedir. Edirne'yi kuşatmaya alan Bulgar topçusu kenti amansız bir biçimde bombalamaktadır. Hiçbir yerden yardım alamayan halk aç ve perişandır.
17 Kasım tarihinde Bulgarlar, Çatalca hattında büyük bir taarruz başlatırlar. Osmanlı donanması denizden, kuşatma altındaki birlikler karadan bu saldırıya karşı koyarlar. 18 Kasım tarihinde Bulgarlar mütareke isterler".
"Mağluplar daima galiplere kolaylık gösterir"
"28 Kasım'da görüşmeler başlar. 3 Aralık 1912 günü Osmanlı ile Bulgaristan ve Sırbistan arasında mütareke ve ateşkes imzalanır.
Ateşkesin en kritik ve zalim maddesi 7'ncisidir. Bu maddeye göre, Osmanlı donanması Karadeniz'deki Bulgar limanlarına uyguladığı ambargoyu kaldıracak, Bulgaristan bu limanları serbestçe kullanacaktır. Çatalca önlerindeki Bulgar ordusuna yiyecek ve sağlık malzemesi götürecek olan Bulgar trenlerinin Edirne'den geçmesine Osmanlı izin verecektir.
Buna karşılık Osmanlı, direnmekte olan müstahkem mevkilere, Yanya'ya, İşkodra'ya ve Edirne'ye hiçbir şekilde yiyecek gönderemeyecektir.
Bu maddeye karşı çıkan Türk delegasyonundan Ticaret ve Ziraat Nazırı Reşit Paşa, General Savof'a şunları söyler: "Öyleyse biz de sizin deniz ve demir yollarından gıda maddeleri geçirmenize izin veremeyiz!"
Bulgar General Savof'un cevabı ağırdır: Mağluplar daima galiplere kolaylık gösterir!"
Tarihi güncellemek!
Nedenini bilmiyorum ama günümüz Türkiye'sinin İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın açıklamalarını duyunca gayri ihtiyarı tarihte yaşanmış olan bu iki önemli olayı okuyucu ile paylaşmak istedim.
Bakan Ala diyor ki; "Göreve geldiğimde 'şu anda Emniyette daire başkanlığı seviyesinde istihbarat örgütünün 7 bin çalışanın 6 bin 500'ü, 81 ilin 74'ünün Emniyet müdürü, Daire başkanlarının yüzde 90'ı FETÖ'ye bağlıydı'."
Sonuç: Bu şartlarda devlet ve millet ucuz kurtulmuş!
Ülkeyi yönetenler tarihten hiç ders almamışlar. Belki de tarihte yaşananlardan haberleri yok. Bilmiyoruz.
Tarihinizi siz güncellemezseniz, tarih kendisini günceller!