Türkiye Cumhuriyeti İkinci Yüzyılına adım atarken
1 Ocak 2023 tarihi ile Atatürk''ün kurduğu Laik Türkiye Cumhuriyeti''nin ikinci yüzyılının ilk günüydü. Türkiye Cumhuriyeti 2002-2022 yılları arasında "kapkara" bir dönem yaşadı.
Geriye gidişin ilk tohumları Modern Türkiye Cumhuriyeti''nin en ilerici ve çağdaş Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel''in (1897-1961) görevinden ayrılması sonrasında başladı. Türkiye''de hiçbir zaman demokrasi olmamıştır. Çünkü "demokrasi, kültür düzeyi yüksek toplumların rejimidir" Türkiye Cumhuriyeti hiç bir zaman "kültür düzeyi yüksek bir toplum" olmamıştır. Bunu ben söylemiyorum. 1974 yılı Nobel Ekonomi Ödülü''nü, Avusturya asıllı İngiliz Ekonomist Friedrich von Hayek ile paylaşan İsveçli Sosyal Demokrat kuramcı Prof. Gunnar Mrydal, 1968''de yayınlanan 3 cilt, 2500 sayfa "Asian Drama" adlı ünlü araştırmasında yazıyor. Demokrasinin olmadığı bir devlette Laiklik''ten de bahsedemeyiz. Türkiye Cumhuriyeti, eğer gerçekten Atatürk Devrimleri yoluna yeniden girecekse, ilk yapılması gereken uygulama; Türkiye''de "meslek okulu" statüsü kazandırılan tüm imam hatip okulları ve ilahiyat fakültelerinin iktidarı belirleyen araçlar olmamalıdır. Çünkü, İslam Dini''nde "din adamlığı" diye bir meslek sınıfı yoktur. Din hizmetleri "hademe-i hayrat" denilen gönüllüler tarafından görülür.Laik bir devlette, devlet okullarında asla din eğitimi verilmez. Din eğitimi ailelerde, aile büyükleri tarafından verilir.
Dolayısıyla 1971 yılında kabul edilen Millî Eğitim Temel Kanunu''nda yerini bulan Türkiye''de İlköğretim Temel Kanunu''na göre; Bir yıl süreli Ana Okulları+8 yıl süreli İlköğretim+(3 yıl süreli Meslek Liseleri) 4 yıl süreli Sosyal, Teknik ve Fen Liseleri uygulamasına bir an önce geçilmelidir.
Bu konuda Türkiye gelişmiş ve modern dünyadan tam 100 yıl geridedir.
Toplam 12 ve 13 yıl süreli bu eğitim dönemi tüm öğrencilere zorunlu ve parasız olmalıdır.
Ne var ki, 12 Eylül 1980''de sözde Türk-İslam Sentezi ile Türk Eğitim Sistemi''ne büyük bir darbe indirilmiş, dolayısıyla Türk Eğitim Sistemi''nde geriye gidişin kapıları da açılmış olduğu için, 1975''ten günümüze kadar uygulanmasına devam edilen tüm orta dereceli okullardan bitirme sınavlarının kaldırılması uygulamasına en kısa zamanda son verilmeli ve liselerin son sınıfına yeniden "bakalorya sınavları" konulmalı, bu sınavları geçenler mezun oldukları liselerde kazandıkları mesleklerde ve yakın mesleklerde üniversiteye "sınavsız" devam edebilmeli; bu sınavları geçemeyenler "lise diploması" alarak "ara eleman" niteliğinde iş dünyasına katılmalıdırlar.
Almanya''da bizim 4 yıllık teknik liselere eşdeğer okullara "abitur" deniyor. Ve bu "abitur"ları bitiren gençlerin yüzde14''üne Almanya''da üniversiteye girişte sınav uygulanmıyor. Üniversiteye devam ederken, geri kalanları "ara eleman" olarak iş dünyasına katılmaktadır.
Üniversite sayısı kalkınma değildir
1974''te Batı Almanya''da Elektrik Mühendisliği diploması alınabilen tam 7 üniversite vardı.
2022 yılında yine Batı Almanya sınırları içinde Elektrik Mühendisliği diploması alınabilen 7 üniversite vardır. Bu rakam 8 olmamıştır.
Ama Türkiye''de 2022 yılında 205 üniversite var ve bunlar gerçek anlamda yüksek öğretim kurumları değildir, meslek yüksek okulu niteliğinde kurumlardır. Edirne''den öteye Türkiye''den sadece 7 üniversite Boğaziçi Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi diploması geçerlidir. Buralardan mezun olan gençlerin yüzde 70''i mezun oldukları dallarda hayatlarını kazanmamaktadırlar.
Türkiye''de 2022 yılında bu 205 üniversiteden 55''inde Elektrik-Elektronik Mühendisliği fakülteleri varken, 104 üniversitede İlahiyat Fakülteleri vardır.
Türkiye bu yanlış eğitim sistemi ile çağdaş ve modern bir devlet olamaz.
Günümüzde Pakistan''da Eğitim Bakanlığı''na bağlı 26 bin medrese faaliyettedir. Medrese eğitimi ile 21. Yüzyılda ancak Orta çağları yaşayabilirsiniz. Türkiye''de de Cumhuriyet 100 yaşına geldi ama, Atatürk''ün ortadan kaldırdığı "yobazlık" tarikat yurtlarında devlet eliyle sürdürülmektedir.
2023''te, ne yaparlarsa yapsınlar, 20 yıllık "kapkaranlık" dönem "tarihe karışacaktır". Türkiye''de 2023 yılında yapılacak seçimlerde (yurt içi ve yurt dışı) toplam 62 milyon seçmen oy kullanacak. Bunların 6 milyonu ilk kez oy kullanacaktır. Toplam seçmenlerin en az yüzde 60''ının Millet İttifakı partilerine oy verecekleri aşağı yukarı kesinleşmiş durumdadır. Belediye Başkanı''na, değişik kumpaslar kurarak, altından "yasa dışı" yollarla koltuğunu almaya çalışanlar, halen anlamamakta direniyorlar...
Bir kere Türkiye''de "hak hukuk, adalet" tamamen ortadan kalkmış durumda.
Saçma sapan ve düzmece bir mahkeme ile Sayın Ekrem İmamoğlu''na sadece ve sadece "ahmak" dedi diye 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası vermenin, akıl ve mantıkla izahı yoktur.