Türkiye bir ulus devlettir
Türkiye, tek millete dayalı, üniter bir ulus devlettir. Bu niteliğiyle devletimiz, bir ölüm kalım mücadelesinin sonunda kurulmuştur ve milletler arası bir anlaşmayla dünya devletleri tarafından tanınmıştır. Ülkeyi yönetenler, hiçbir gerekçeyle devletin bu niteliğini değiştirecek girişimlerde bulunamazlar. Tek millete dayalı, üniter bir ulus devlet olmanın değişemez, değiştirilemez şartları vardır:
1. Türk’ten başka herhangi bir millet, devletin kurucu unsuru kabul edilemez; devlete ortak yapılamaz. Hiçbir yönetici, devletin hiçbir organı, hiçbir yetkilisi herhangi bir kişi veya grupla bu konuyu müzakere edemez.
2. Ulus devletin bir tek resmî dili olur; ikinci bir dil resmî dil hâline getirilemez. Ülke içindeki herhangi bir etnik grubun diliyle eğitim ve öğretim yapılamaz. Herhangi bir etnik grubun diliyle devlet radyo ve televizyonunda yayın da yapılamaz. TRT’de Kürtçe bir kanal açılması ulus devlet niteliğine ve anayasaya aykırıdır. Dolayısıyla ortada kovuşturulması gereken bir anayasa suçu vardır.
3. Ulus devletin bir tek bayrağı vardır. Hiçbir yönetici, devletin hiçbir organı ve hiçbir yetkilisi, ikinci bayrak taleplerini açıkça ortaya koyanlarla bu konuyu müzakere edemez.
4. Özerk veya federe bölge talepleri devletin üniter yapısına aykırı taleplerdir. ABD, Almanya, İtalya gibi devletler Türkiye için örnek gösterilemezler. Bu devletlerin hiçbiri üniter yapıdan federal yapıya geçmemiştir; tersine ayrı ayrı devletçiklerin birleşmesiyle oluşmuşlardır; yani parçadan bütüne bir gidiş söz konusudur. Türkiye ise başlangıçta üniter esasa göre kurulmuştur; özerk veya federal yapıya geçilmesi, bütünden parçaya doğru bir gidiş olur. İkinci olarak, örnek gösterilen ülkelerdeki federe parçalar, farklı etnik gruplara dayanmamaktadır. Türkiye’de bir takım kişiler, gruplar özerk veya federal bölge taleplerinde bulunabilirler. Ancak devletin hiçbir organı, hiçbir yetkilisi, hiçbir yöneticisi bu talepleri müzakere edemez.
5. Türk milletinin ve Türkiye’nin, hiçbir yabancı ülkeye ve ülke içindeki hiçbir gruba borcu yoktur. Türkler bu toprakları can vererek, kan dökerek Bizans’tan almışlardır. Şu anda ülkemizde yaşayan herhangi bir etnik gruptan değil, Bizans’tan almışlardır. Bizans ise artık yoktur; tarihin mezarlığına gömülmüştür. Dolayısıyla şu anda yaşayan hiçbir etnik grup veya yabancı millet, bu topraklarda alacağım var diyemez. Devletimizin hiçbir organı, yetkilisi ve yöneticisi, herhangi bir etnik grup veya milletle bir alacak verecek konusunun müzakeresine yanaşamaz.
6. Ülke yöneticileri, devlet organları veya yetkilileri; özerk bölge, ayrı bayrak, ikinci resmî dil taleplerini açıkça ifade eden kişi, grup ve partilerle hiçbir şekilde pazarlığa oturamaz. Onlarla pazarlığa oturmak, tek millete dayanan, üniter ulus devlet niteliğini müzakereye açmak anlamına gelir.
7. BDP ve Demokratik Toplum Kongresi yetkili ve sözcüleri; Kürdistan Özerk Bölgesi, Kürt bayrağı, Kürtçe’nin öğretim dili ve resmî dil olması taleplerini artık her gün tekrarlıyorlar. Öcalan’dan ya “sayın” ya da “önderlik” diye bahsediyorlar. Yani yukarıdaki talepleri dile getiren grupların “önderi”, Abdullah Öcalan’dır. Dolayısıyla başbakanlığa bağlı bir organın herhangi bir yetkilisinin Öcalan’la görüşmüş olması bağışlanamaz bir davranıştır. Üstelik Öcalan bir idam mahkûmudur ve Türk mahkemelerinin suçlu bulduğu bir kişiyle müzakere veya pazarlık yapmak, hukuk devleti niteliğiyle de bağdaşmaz.
8. “Hoşgörü, demokrasi, millî irade” gibi kavramlar; “Türk milletine dayalı, üniter ulus devlet”in müzakereye açılması için gerekçe olarak kullanılamaz. Devlete, ikinci bir milleti ortak kabul etmek, ülkeyi özerk veya federal bölgelere ayırmak, hoşgörüyle karşılanamaz; demokrasi bu yolda kullanılamaz. Demokrasi aynı zamanda bir kurallar ve kanunlar rejimidir; gerekli kanunlar çıkarılır ve titizlikle uygulanır. Gerçek millî irade ise ortaklığa ve bölünmeye zaten müsaade etmez.