Türkiye, ABD'yle Rusya arasında denge arıyor
Suriye'nin kuzeyinden kaynaklanan tehdidin, ABD'nin tutumundan dolayı bundan sonra da devam edeceği anlaşılıyor.
Diğer taraftan da Türkiye, ABD'yle Rusya arasında sıkıştığından, denge sağlamaya çalışıyor.
Fırat'ın doğusunda birleşik yönetim kurma çalışmaları
ABD'nin desteğiyle Suriye kuzeyinde bir bütün halinde yönetim kurmaya çalışan PYD/YPG/PKK'nın çabaları, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarıyla akamete uğratılmış, İdlip'te sağlanan durumla da Akdeniz'e ulaşma ümitleri tamamen ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca Menbiç'te sağlanan mutabakat çerçevesinde, tehdidin bu bölgeden de uzaklaştırılması süreci devam etmektedir.
Ancak bu bölgelerden kaçan ve intikal eden PYD/PKK mensupları Fırat'ın doğusuna geçmiş, buradaki güçlere katılarak bölgedeki varlığını artırmıştır.
Bu güç, esasını PKK'nın Suriye uzantısı olan YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) olup, ABD tarafından sağlanan teşkilat, eğitim, silah, mühimmat ve malzeme desteğiyle gittikçe kalıcı bir hale gelmiş ve 60.000 kişilik bir güce ulaşmıştır.
İdari olarak da bölgede ABD öncülüğünde yerel konseyler kurulmuştur. SDG şimdi de ABD ve koalisyonun desteğiyle IŞİD'den aldığı bölgelerde yeni yönetimler kurma çabasındadır. Hedef, Fırat'ın doğusundaki yerel konseylere, Rakka, Deyr ez-zor ve Cezire bölgesinin doğusundakilerin de katılımıyla bölgeler arasında koordinasyonu sağlayacak bir yönetim oluşturulmasıdır.
Suriye'nin kuzeyindeki tehdit kalıcı hale geliyor
SDG, ABD'nin desteğiyle Suriye'nin %25'ini kontrol altında tutmaktadır. Trump son NATO toplantısında, YPG'yi desteklemeye devam edeceklerini bir kere daha ifade etmiştir.
Diğer taraftan ABD'yle Rusya'nın, Suriye'de etkinlik paylaşımına ilişkin anlaşma yaptıkları söylenmektedir. Ayrıca İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Moskova'da Putin'le görüştüğü, İran'ın Suriye'deki etkinliğinin sonlandırılması karşılığında Esat yönetimini tanıyacaklarını beyan ettiği de ifade edilmektedir.
Esat'ın geçen ay yaptığı "SDG'yle müzakereler için Şam'ın kapısı açık" açıklamasından, Suriye yönetiminin de artık bu fiili durumu kabullendiği anlaşılmaktadır.
Türkiye-ABD arasında Menbiç'te sağlanan mutabakata göre takip edilen uygulamalar tamamlandığında, arzu edilen sonuca ulaşılıp ulaşılamayacağı henüz belli değildir. Tatmin edici sonuca ulaşılsa dahi, bunun Fırat'ın doğusunda uygulanma ihtimali oldukça zayıf, hatta imkânsız görülmektedir.
Bütün bu gelişmeler, Fırat'ın doğusunda PKK uzantısı bir yönetimin gittikçe kalıcı hale geldiğini göstermektedir. Türkiye'nin bunu önlemeye yönelik bir yaptırım uygulayabileceğini söylemek oldukça zordur. Bu nedenle ABD ve Rusya'nın etkilerini dengelenmeye çalıştığı değerlendirilmektedir.
S-400, F-35, Patriot sarmalı
Denge politikasının savunma sanayii alanında da sürdürüldüğü anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere Türkiye, ihtiyaç duyduğu orta ve yüksek irtifa hava savunma sistemini temin etmek üzere 20 yılı aşkın bir süredir arayış içindedir. Bugüne kadar bu eksiklik Hava Kuvvetlerinin uçakları vasıtasıyla kapatılmaya çalışılmıştır. Ancak bu kapsamdaki füze sistemine olan ihtiyaç sürekli gündemde olmuştur.
Bu ihtiyacı karşılamak için ABD, Fransa-İtalya ortaklığı, Rusya ve Çin ile müzakereler yapılmıştır. ABD, Patriot sistemini satmaya yanaşmamış, diğer adaylardan da en uygun teklif Rusya'dan geldiği için S-400'lerin alınmasına karar verilmiştir.
Ancak S-400 alımı ABD'yi rahatsız etmiş, bu nedenle ortağı olduğumuz ve bazı parçaları da TAİ'de üretilen, parasının başlangıç kısmı ödenen, hatta 2 adedi de eğitim yapılmak üzere ABD'de teslim edilen F-35'leri verme konusunda sıkıntı yaratmıştır.
Bu sıkıntı şimdilik atlatılmış gibi görünmektedir. Ancak bu sefer ABD, Patriot füze sistemini satabileceğini belirtmiş, bunu üzerine ilgili firmayla görüşmeler başlamıştır. S-400 alımı da ilerlediğinden bundan vazgeçmek Rusya'yla sorun yaratabilecektir. Bu nedenle hem S-400, hem de Patriotların alımıyla denge sağlanmaya çalışılacağı kıymetlendirilmektedir.
Not: Gazetenin gördüğü lüzum üzerine yazılarımı sonlandırıyor, okuyucularıma veda ediyorum. Saygılarımla.