Türkiye-ABD ilişkileri: Sağırlar diyaloğu
Türkiye'yle ABD arasındaki ilişkiler, uzun bir süre süredir, birbirini anlamama üzerine kurgulanmakta, ABD Türkiye'nin kaygılarını dikkate almamaktadır. ABD'nin özellikle Orta Doğu politikasında kendi düşüncelerini gerçekleştirmek için, müttefiklik başta olmak üzere hiçbir etik ve diplomatik değeri ve uluslararası ilişkilerdeki nezaketi dikkate almadığı görülmektedir.
PYD konusundaki ısrar
Suriye krizi başladığında ABD başta, Türkiye ve Avrupa'nın amacı Suriye rejimini devirmek üzerine kurgulanmışken, Türkiye dışındaki ülkelerin bu amaçtan uzaklaştığı, kendi çıkarlarına odaklandığı, Türkiye'nin ise hâlâ Esad takıntısından vazgeçemediği anlaşılmaktadır. ABD'nin de yeni yapılanmada, kuzeyde bir Kürt oluşumunun ortaya çıkmasını hedeflediği açıktır. Bu oluşumu PYD temelinde gerçekleştirmek istediği de ortadadır.
PYD'nin PKK'yla olan geçirgenliği, hatta birbirinin yerine geçtikleri ABD tarafından bilinmesine rağmen, onu kendi çıkarları için kullandığından Suriye Demokratik Güçleri (SDG) içinde görmekte ve Türkiye'nin gözünün içine baka baka terör örgütü olarak nitelememektedir. Bu davranışıyla Türkiye'yi adeta "akılsız" yerine koymaktadır. Aslında bu davranış, resmen hakaret niteliğindedir. Türkiye bunu açıklamasına ve delilleriyle ispatlayarak ABD'ye göstermesine ve sıklıkla hatırlatmasına rağmen bugüne kadar herhangi bir netice alamamıştır.
Trump'ın PYD/YPG'ye silah verme onayı
ABD, IŞİD bahanesiyle, kendi kara gücü ve müttefiki olarak gördüğü PYD'nin silahlı gücü YPG'yi güçlendirerek onun başarı göstermesini ve konumunu sağlamlaştırarak Kürt oluşumunun temelini oluşturmasını amaçlamaktadır. Görünürdeki mücadele IŞİD, ancak hedeflenen, yeni yapılanmada PYD'nin söz sahibi olmasıdır. ABD'nin Rakka operasyonunu Türkiye'yle değil, PYD'yle yapmak istemesi, hem bu sebepten, hem de Türkiye'nin bölgede söz sahibi olmasından duyduğu rahatsızlıktan kaynaklanmaktadır.
İşte bu nedenlerle ABD, YPG'ye silah, teçhizat, malzeme sağlamakta, eğitim vermekte ve danışmanlık yapmaktadır. Hatta onun da ötesinde beraber görüntü vererek, onun yanında olduğunu göstermektedir. Türkiye sınırındaki görüntüler de, onu Türkiye'ye karşı da koruduğunu ifade eden bir yaklaşımdır.
ABD'nin YPG'ye silah vermesi yeni bir olay değildir. Bu uzun bir süredir devam etmektedir. Ancak şimdikinin daha da ağır silah ve malzeme olması durumu gittikçe çıkmaza sokmuştur. Rakka operasyonunu birlikte yapacaklarının bir göstergesidir. Ancak önemli olan bu silah onayını, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ABD ziyaretinden hemen önce yapması ve üstelik bu ziyaret öncesinde ön görüşmeler yapmak üzere ABD'de bulunan üst düzey devlet mensuplarının ABD'de bulunduğu zaman gerçekleştirmesi manidardır.
Tepkiler sonuçsuz kalıyor, ABD'ye güvenilmez
Devlet yetkililerinin bu olay karşısında gösterdiği tepkiler son derece haklı ve yerindedir. ABD eski BE'nin tepkisi ve İngiltere Savunma Bakanı'nın da açıklaması dikkate değerdir. Ancak mevcut durumdan, ABD'nin kararından dönmeyeceği anlaşılmaktadır.
Menbiç başta, diğer birçok olay ABD'ye güvenilemeyeceğini göstermektedir. PYD, Türkiye'ye hem terör, hem de Kuzey Irak örneğindeki gibi sınırımızda ikinci bir Kürt yapılanması tehdididir. Türkiye'nin bunu dikkate alarak hareket etmesi bir gerekliliktir.
ABD ziyaretinden beklenen sonuç
Görüşmelerde PYD konusunda olumlu bir gelişme beklenmemelidir. ABD'nin bu konuda Türkiye'nin tepkisini yumuşatacak, müttefiklik bağlamında bazı söylemlerde bulunacağı, Gülen konusunda oyalayıcı, ancak biraz ümitlendiren bir tavır takınacağı, iktidarın yumuşak karnı olan Zarrab konusunda ise daha verimkâr davranarak, ilişkileri dengelemeye çalışacağı değerlendirilmektedir.
Bu nedenlerle Cumhurbaşkanı'nın ABD ziyaretini en azından bir müddet için ertelemesinin, Türkiye'nin menfaatleri ve onuru açısından daha uygun olacağı kıymetlendirilmektedir.
İncirlik'te Türk subayının, ABD tarafından kendisine tevdi edilen başarı madalyasını iade etmesi ve bunu yaparken yaptığı konuşma, herkese örnek olmalıdır.
***
Bu sese kulak verin
+++
Doğruları söylemekten çekinmeyen, gerçekleri bütün açıklığı ile ortaya koyan, ulusal çıkarlarımızı korumak için çırpınan, hiçbir yerden icazet almayan, havuz medyasının karşısında cesaretle durabilen, çıkar çevrelerine meydan okuyan bu sese kulak verin. Bu ses Türk'ün sesi, Türk Milletinin sesidir. Bu ses Yeniçağ gazetesidir.
Bu sesin susmaması için, susturulamaması için ona destek olun. Kesilirse yerini dolduracak başka ses olmayacağını unutmayın. Her gün 2 Yeniçağ alın, birini almayan arkadaşınıza, dostunuza verin ve alınmasını teşvik edin. Onu yaşatarak varlığımıza, bütünlüğümüze ve güvenliğimize katkı sağlayın. Saygılarımla.