Merhum Türkeş'in "9 Işık" adlı kitabında yer alan o konuşması 9 Haziran 1973 tarihlidir, 44 yıl öncesine aittir!
Özellikle 12 Eylül'den sonra Türkeş'in başkanlık sisteminden bahseden tek cümlesi yoktur, aksine "parlamenter demokrasi" vurgusu vardır.
Kitabın yeni baskılarında 44 yıl önceki o konuşması olduğu gibi kalmıştır.
Hatta Devlet Bahçeli parlamenter sistemi savunurken şöyle demişti:
"Merhum Başbuğumuz iktidarın bu kadar hırslı ve inatkâr tavrını görmüş olsaydı, 9 Işık kitabından o bahsi çıkarırdı, o faslı çıkarırdı. Yani parlamenter sistemi daha güçlü savunma ihtiyacı hissederdi!" (11 Aralık 2012)
Bugün Bahçeli aksi görüşte...
Siyasette "gerçek" ne kadar değişken! Propaganda ne kadar becerikli!
Taha Akyol Hürriyet
***
Kılıçdaoğlu'na diyor ama kendisi de metni okumamış
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi. "Diyor ki, Cumhurbaşkanı'nın Meclis'i feshetme yetkisi var. Ya yalan söyleme. Cumhurbaşkanı'nın Meclis'i fesih yetkisi yok. Ey Kılıçdaroğlu, şu hazırladığımız yasal düzenleme içerisinde çık böyle bir şey varsa bunu ispat et, ben Cumhurbaşkanlığından istifa edeceğim" dedi.
Cumhurbaşkanı'nın bu sözlerini okuduktan sonra, Cumhurbaşkanı'nın da Anayasa değişikliği metnini okumadığını artık ciddi ciddi düşünüyorum.
Bir defa HSK'ya kaç üye seçeceğini bilmiyor. Bunu daha önce yazmıştım.
Şimdi görüyoruz ki Meclis'i tek başına alacağı bir karar ile seçime götürme yetkisine sahip olacağını da bilmiyor. Hakkını yemeyeyim, belki biliyor da milletin böyle bilmesini istemiyor da olabilir.
Anayasa'nın 116. maddesi referandumda evet çıkarsa, Cumhurbaşkanı'na tek başına alacağı bir kararla TBMM'yi seçime götürme yetkisi tanıyor. Meclis'in, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte kendi seçimini de yenileme kararı alabilmesi için 5'te 3 çoğunluk gerek. Yani 360 milletvekilinin oyu! Bire karşı 360! Halkın yüzde 100'ünü temsil edeceğini varsaydığımız Meclis'i, halkın yüzde 50,000001 oyuyla seçilebilecek Cumhurbaşkanı'nın feshedebileceği bir hüküm bu. AKP'nin propaganda broşüründe de bu Anayasa'nın bu maddesi "fesih yetkisi" diye tanımlanmış zaten...
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet
***
2010'da uçursaydınız ya!
Bir soru sordular, yanıt veremedim..
İktidar kanadı yanıt verir diye..
Evet cephesinin açıklaması vardır ümidiyle köşeye taşıdım..
Soru şu..
***
Bu sistem madem bu kadar kötüydü..
Bu sistem madem Türkiye'nin önünü tıkıyordu..
Bu sistem madem çift başlıydı, bu sebeple problem çıkarıyordu..
Neden daha önce gündeme getirilmedi..
MHP'ye de CHP'ye de HDP'ye de ihtiyacı yoktu..
İktidar partisinin tek başına anayasayı değiştirecek gücü vardı.. 2010 yılında anayasayı değiştirip referanduma götürdü..
CHP karşıydı..
MHP karşıydı..
HDP (BDP) karşıydı..
AKP uğraştı, didindi, anayasanın 26 maddesini değiştirdi..
16 Nisan'da oylayacağımız 18 maddeyi de içine koysaydı; 44 madde olurdu..
Ha 26 madde ha 46 madde ne fark ederdi ki..
Neden yapmadı..
Madem bu kadar hayatiydi, neden beklendi..
Diyorlar ki anayasa değişikliğiyle Türkiye uçacak.. 2010'da uçmaya başlardık!
(...)
Var mı yanıtı?
Mehmet Tezkan Milliyet
***
OHAL'de referandum meşru olmaz
Konuştuğum, ülkeler arası deneyime sahip Anayasa hukukçuları öncelikle devam etmekte olan OHAL şartlarında referandum için:
"1982 Anayasası OHAL'de yapıldı ve meşruiyeti hep eleştirildi. Şimdi aynısı 2017 Anayasa referandumunda yapılıyor...
Olağanüstü hallerde 'temel hak ve özgürlükler sınırlı' olduğu için seçim ve referandum yapılamaz. Venedik Komisyonu'nun da uyardığı gibi bu başlı başına bir meşruiyet sorunu yaratır" diyorlar.
Anayasa'nın amacının "devletin hukukla sınırlandırılması, iktidarları sınırlama mekanizması getirilmesi, tüm devlet gücünün tek elde toplanmaması, vatandaş ve devletle ilgili güvencelerin korunması" olduğunu anlatıyorlar.
Televizyonlarda "ABD'de Başkan'ın işlemlerinin denetimsiz olduğunu" söyleyen bazı milletvekilleri, demokratik hiçbir ülkede "denetimsiz iktidar gücü" olmadığını araştırmalıdır.
Hepimizin görevi halka "doğruları" anlatmak olmalı!
Güngör Mengi
***
TRT Genel Müdürü kimden korkuyor?
Cumhurbaşkanı, CHP'nin "Hayır" çadırına bir su içimlik için de olsa konuk oldu. Bunu yaptı diye övüp göklere çıkaracak bir durumumuz yok. Normalini yaptı, demokratik, ileri, uygar ülke politikacıları bunu yapmazlarsa oy kaybediyorlar.
Bir umut ışığı yandı:
Çadıra gelen TV ekranına da çıkar.
Cumhurbaşkanı'ndan asıl beklenen Kemal Kılıçdaroğlu ile TRT ekranında bir araya gelmesi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun "İster Cumhurbaşkanı ile teke tek. İster Cumhurbaşkanı ile Başbakan ikisi birlikte gelsin ekranda yüzleşelim, tartışalım, halk izlesin; kim doğru söylüyor, kim yalan söylüyor halk karar versin" teklifini 43 gündür tekrarlıyor. TRT niçin "liderlere özel bir program" yapmaz, Cumhurbaşkanı'nı Kemal Kılıçdaroğlu ile "Referandum yüzleşmesi" programına çağırmaz? Bu çağrıyı da halka duyurmaz? TRT Kanunu buna izin veriyor, TRT'nin Genel Müdürü kimden, neden, niçin korkuyor?
Necati Doğru Sözcü