Türker Ertürk: "Atatürk düşmanlarına asker gönderiyoruz!"

Türker Ertürk: "Atatürk düşmanlarına asker gönderiyoruz!"

Hükümetin Libya'ya asker gönderme kararını eleştiren Emekli Tuğamiral Türker Ertürk, "Atatürk'e düşman bir yapıya asker gönderiyoruz" dedi.

Emekli Tuğamiral Türker Ertürk, Libya’ya asker göndermenin yanlış olduğunu söyleyerek Libya’daki iç savaşın tetikleyicisi emperyalizm olduğunu söyledi.

Cumhuriyet’ten İpek Özbey’in sorularını yanıtlayan Ertürk'ün ifadeleri şöyle:

Meclis yeni yılın ilk günlerinde Libya’ya asker göndermeyi oylayacak. Türk askeri giderse nasıl bir fotoğrafın içine girer? 
 
“Bir kere Libya’ya asker göndermek çok yanlış. Bugün Libya’da iç savaş var. Bu iç savaşın tetikleyicisi emperyalizm. Büyük Ortadoğu Projesi içinde Libya bacağını halledebilmek istiyorlar. Bizim iktidarımız geçmişte çok yanlış işler yaptı. 2011’de Libya’da Büyük Ortadoğu Projesi’nin Libya bacağına yönelik olarak Kaddafi’yi devirme operasyonu başlatıldı. İktidar, bu operasyonun içine girdi. Bugün Libya’da kaos var, iç savaş var, fiili olarak üçe bölünmüş durumda. Bunun sorumlularından bir tanesi de iktidar iradesi. İktidar bu kaosun içine ve iç savaşa girmek istiyor.”

Niçin? 

“Trablus ve çevresinde egemen olan İhvancı yönetime destek için. Bizim iktidarımız biliyorsunuz geçmişin aklı olan “siyasal İslamcı” ideolojiye, “Yeni Osmanlıcı” hayale ve mezhepsel bir bakış açısına sahip. Bunun sonucu olarak bir de İhvan aşkı var. Bugün dünyada İhvan’ın iktidarda olduğu tek yer olarak Türkiye’yi gösteriyorlar. Bunu yabancı basın yazıyor, ben söylemiyorum. Siz şimdi, Türkiye’nin iki buçuk katı yüzölçümüne sahip Libya’nın sadece yüzde 6’sına egemen olan İhvancı bir yönetime destek veriyorsunuz. Bunun karşısında kim var? General Hafter, ülkenin yüzde 76’sına egemen. Ülkenin güneyini ise Araplardan ayrı bir etnik yapı olan Tebular kontrol ediyor. Bunlar da ülkenin yüzde 18’ine egemenler ve Hafter ile işbirliği içindeler. Ülkenin yüzde 96’sını kontrol eden General Hafter ile İhvancı yönetim arasında bir emperyalizm destekli iç savaş var.”  

‘BM’nin tanıdığını destekliyoruz’ deniyor… 

“Kuyruklu yalan. Eğer öyleyse Suriye’de BM’nin tanıdığı Beşşar Esad yönetimine karşı vekâlet savaşına niçin odun taşıdınız? Libya’da da İhvan’ı destekliyorlar. Suriye’de de İhvan’ı destekliyorlar. Mısır’la da İhvan yüzünden kavgalıyız. Hatta Hamas aşkı yüzünden de İsrail ile papaz olduk. İhvan’ın tarihine baktığımız zaman şöyle bir özelliği var: Türkiye Cumhuriyeti’ne, hilafeti kaldırdığı için Atatürk ve devrimlere düşmanlar. Türkiye’nin kurucu ideolojisi ve lideriyle problemi ve düşmanlık olan bir yapıya destek için Türk askerini gönderiyorsunuz.”  

Siz kurucu ideolojiyle problemli bir yapıya Türk askerini göndermenin sakıncasından söz ediyorsunuz, ancak Cumhurbaşkanı diyor ki, “Libya bize Osmanlı’nın ve Gazi Mustafa Kemal’in yadigârıdır.” 

“Bu da doğru bir söz değil. 1911’de Mustafa Kemal, oradaki yerli halkla beraber Derne’de, Araplarla omuz omuza emperyalizme karşı savaşıyordu. O gün için Libya’da emperyalizmin temsilcisi İtalyanlardı. 100 yıl sonra 2011’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tam tersini yaptınız. 2011’de Sirte Körfezi’ne NATO güçleri gönderildi. Başında İtalyan amiral vardı. Türkiye, 5 harp gemisi gönderdi. Arapların, Müslümanların başına bomba yağdırılması için. Tabii ki tek sorumlusu değildi, ama bugün dökülen kanın sorumlularından biri de iktidardır. Bir de şöyle bir ihanet yaptı: O coğrafyada biliyorsunuz otoriter yönetimler var. Libya lideri Kaddafi o ülkeyi iyi kötü yönetiyordu. 1974’te Barış Harekâtı’nda bize destek vermişti. Biz, destek verenleri arkadan hançerledik. Gücümüz bu kadardı, diyebilirsiniz. Gücünüz o kadarsa susar, yerinde oturursun ve ihanet etmezsiniz. Özetle Suriye’de bir bataklığa battık, aynı bataklığa Libya’da da batıyoruz. Asker göndermemiz fahiş bir hata olur.” 

Tunus’un, hava sahasının uçaklarımıza açılması, üslerini kullanma, karasularından istifade tekliflerimize sıcak bakmadığı anlaşılıyor. Tunus olmadan işimiz ne kadar zor? 

“Trablus yönetimi zor durumda, Türkiye’den asker, hava desteği yani savaş uçağı ve harp gemisi istiyor. Çünkü Trablus düştü, düşecek, kuşatma altında. Türk savaş uçaklarının destek verebilmesi için Libya’daki iç savaşta yakınlarında bir yerde hava üssüne ihtiyaç var. Libya’nın Batı komşusu Tunus’a bunun için apar topar gidildi. Görebildiğim kadarıyla Tunus bu işe yanaşmadı. Bunun anlamı: hava desteği vermemiz zor gözüküyor! Bir daha söylüyorum: Türk askerini Libya iç savaşına göndermek büyük bir yanlış olur.”  

Bu ısrarın ideolojik yanının ötesinde TSK’yi zorlayan başka ne olabilir? 

“Katar hariç, bütün zengin Körfez ülkeleri, Rusya, Fransa ve Mısır dahil,  Hafter’i destekliyor. Geçen ay imzalanan deniz yetki alanları konusunda imzalanan mutabakat muhtırasından sonra Yunanistan da desteklemeye başladı. Rusya, Türkiye için özellikle ABD’nin ülkemizin çıkarlarını ve güvenliğini yok sayan bazı girişimlerini dengelemek için önemli bir ortak. Ama Rusya Hafter’i destekliyor. Onlarla işbirliğimiz de bozulabilir. Radikal İslami örgütlerin terör için uygun iklim yarattığına inanan ve gören yönetimlerin hepsi Hafter’e destek veriyor. Peki, biz niye Trablus yönetimine destek veriyoruz; çünkü İhvancı. Bunun başka bir izahı yok.” 

Amerika, Türkiye’nin yanında durur mu? 

“Bence durmaz. General Hafter’i sıradan biri olarak görmemek lazım. Sovyetler Birliği zamanındaki Firunze Askeri Akademisi’nden iyi dereceyle mezun, 1967’de İsral ile yapılan Yom Kippur Savaşı’na katılmış Libya-Çad savaşına katılmış. Rusça ve İngilizce bilir. 1990’dan itibaren 20 yıl ABD’de yaşamış ve CIA ile işbirliği yapmış birisi. Adamın bir ayağı Amerikalılar, bir ayağı Ruslarla. Bir anlamda ikisinin de desteği var. Amerikalılar şu anda Libya’daki bu faaliyetlere pek katılmıyorlar ama sessiz kalarak da bir anlamda destek vermiş oluyorlar. Biz mutabakat muhtırası imzalayarak bir anlamda bu münhasır ekonomik bölge (MEB) paylaşımı, sınırlandırma anlaşması yaptık. Bu doğru gibi gözüküyor ama şöyle bir problem var: Bu Trablus yönetiminin sonunu getirebilir.” 

Açar mısınız? 

“Yunanistan, İsrail de hemen buna karşı tavır aldılar. ABD de Türkiye-Trablus Yönetimi arasındaki mutabakat muhtırasından memnun değil, çünkü ABD Avrupa enerji anlamında Rusya’ya bağlı olsun istemiyor. Yeni alternatif hatlara ihtiyacı var. Doğu Akdeniz’den çıkan gazın Avrupa’ya intikal ettirilmesi lazım ki, Ruslara bağımlılık azalsın. Bu Türkiye’nin Libya’nın yüzde 6’lık bölümüyle yaptığı mutabakat muhtırası sonundaki deniz yetki alanları paylaşımından sonra Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya gidecek hatların mutlaka Türk MEB’inden geçmesi gerekiyor. Bunun anlamı: ABD de Hafter’e destek verecek veya sessiz kalarak vermiş olacak. Bu şunu doğuracak: Trablus yönetimi düşsün diye karşı tarafı destekleyecekler. Bu yaptığınız yanlış işlerle Trablus yönetimini de imha ediyorsunuz.”  

Doğrusu ne? 

“Münhasır ekonomik bölgeni ilan et. Bu konuda Suriye’yle masaya otur. Oturmamız lazım. Mısır ile masaya otur. Oturamıyor, çünkü ikisine karşı da İhvan problemi var. Ayrıca İsrail ile de masaya oturmamız lazım. Hamas aşkı ve antisemitizm içeren söylemler yüzünden İsrail ile kavgalı olmak Türkiye’nin çıkarları ve güvenliğine hizmet etmez. Ayrıca İsrail Yahudi diyasporası vasıtası ile ABD üzerinde de etken. Bu iktidar hesap kitap da bilmiyor ne yazık ki!”  

Rusya başlığına dönmek istiyorum: Putin’le nasıl problemler yaşarız? 

“Ruslar biliyorsunuz satrancın güçlü temsilcilerini yetiştirmiş bir ülke. Putin de akıllı birisi. Türkiye’yi fazla ürkütmek, kaybetmek istemeyecekler. Putin’in amacı, Türkiye’yi Batı’dan, NATO’dan koparabilmek. Bir anlamda bu konudaki rahatsızlığını belirtecek, ileri gidecek hamleler yapmayacak ama Türk askerini Libya’da başarısız kılabilmek için el altından işler yapacak. Hafter’e destek verecekler… İktidarın, kararlarının sorgulayıcı akıl, bilim süzgecinden geçmediği, tarihimizden ders almadığı ve Türkiye’nin çıkarları ve güvenliğini gözetmediği çok açık. Varsa yoksa kendi çıkarları, bekası, iktidarda devamlılığı ve çağdışı siyasal İslamcı ideolojisi. İktidarın bu politikasıyla Türkiye’ye Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Ortadoğu’da, Libya’da çıkış yok. Bir de şu problem var: Artık diplomatlarımız eskisi gibi ehil ve nitelikli değil. Diplomatlarımızın çok büyük bir bölümünü “Monşer” diyerek küstürdüler, tasfiye edildiler. Çapsız diplomasiyle olacaklar da ancak budur!”  

Libya’nın Türkiye’den istediği askeri güç TSK’yi zorlar mı? 

“İç savaşa girdikçe ve savaşta tırmanma oldukça gönderdiğiniz kuvvetlerin sayısını artırmanız lazım. Savaşmak hem kan kaybı hem de ekonomik kayıptır. Ordu midesi üzerinde yürür ve lojistiğe ihtiyacı vardır. Zaten ekonomik zorluklarımız var. Sen ne yapıyorsun, dışarıya kuvvet göndererek harcamalarını artırıyorsun. Silah, araç gereçlerimizin çoğu dışarıdan geliyor, Türkiye’de ürettiklerimizin önemli ölçüde parçaları da dışarıdan. Dövize, paraya ihtiyacımız var, ama yok. Bu sefer Türkiye’nin geleceğini Araplara peşkeş çekerek para sağlayacak, bunu da Türkiye’nin refahı için kullanmayacak, Türkiye’yi enkaz haline getireceksiniz.”  

ÖSO’nun Suriye’den Libya’ya transfer edildiği iddiası var… 

“ÖSO, Türkiye’nin vekâlet savaşçısı olmuş durumda. Onlara dolarla maaş veriyorlar. Suriye’de savaşırlar, gerekirse Türkiye’de operasyon yaparlar. Veya Libya’ya gönderirseniz orada savaşırlar… Peki, iktidar böyle bir şey yapar mı? İsmet Paşa’nın bir lafı var: Geçmişine bakacaksın: Yaptılar mı yaptılar! Yaparlar mı yaparlar!” 

-Son olarak: Meclis oylamasında yeni bir 1 Mart tezkeresi yaşanabilir mi? Özellikle iktidardan kopup yeni partilere geçeceklerin bir tavır koyabileceği konuşuluyor… 

“Umarım olur, ama sanmıyorum. Artık Türkiye’de tek adam yönetimi var. AKP milletvekillerinin liderlerinden bağımsız bir iradesi yok gibi gözüküyor. Ayrıca korku iklimi de var. Bunların altını çizdikten sonra inşallah olur diyelim.”