Türkem oğul, Türk oğluyam
Aşığam, her neyem, buyam / İnanma namerde uyam / Alışana (tutuşana) serin suyam / Üşüyene Türkem (Türküm) oğul / Türk oğluyam, Türkem oğul.
Türk’ün adını ne kadar anmasanız da, Türk’ü ne kadar yok saymaya çalışsanız da, andımızı okullardan kaldırsanız da Türk Bakü’den, Türk Tebriz’den ses veriyor. Tebriz’in âşıkları Bakü’ye gidiyor; Beynelxalq (Milletlerarası) Aşıq Festivalı’na katılıyor ve festivalin açılışında Tebriz’in dört bülbülü, ellerinde sazlarıyla, büyük bir coşkuyla, seslerinin en yüksek frekansıyla “Türkem (Türküm) oğul, Türk oğluyam” mısraıyla biten dörtlüklerini okuyor ve salon yıkılıyor. http://www.youtube.com/
watch?v=Hw1UGNYA_sU adresinden YouTube’a girin ve dinleyin.
Türk’ün adını ne kadar anmasanız da Türklük her yerden fışkırıyor. Nogay Eli’nden, Kazakistan’dan fışkırıp dombıranın sesine karışıyor ve gelip partinize, dizinize müzik oluyor, marş oluyor. “Dombıramdı alarman (dombıramı alırım) / Yürek sazım çalarman” YouTube’da milyonlarca kez tıklanıyor; Türk yiğitleri eşliğindeki müzik milyonlarca insan tarafından dinleniyor.
http://www.youtube.com/watch?v =q7qxcdrhOvQ yazın, Tebrizli âşık Mahbub Halili’yi dinleyin:
Dönmüşdüm mezar başına / Gördüm bir gız yaman ağlar / Rahm eden yok göz yaşına / Bir gaşları keman ağlar. // Dedim gözel, nedir derdin? / Dedi neçün sual verdin? / Dedim seni ağlar gördüm / Dedi bugün zaman ağlar.
Evet halk şiiri... Bütün canlılığıyla Kuzey ve Güney Azerbaycan’da yaşıyor. Fakat... “Dedi bugün zaman ağlar” mısraındaki anlam derinliğine, söyleyiş gücüne bakar mısınız? Zaman neden ağlıyor, biliyor musunuz? İşte cevabı: Dedim o ne şekillerdir / Dedi onlar şehitlerdir / Dedim gızım, seninle bir / Azerbaycan tamam ağlar.
Yalnız Azerbaycan mı? Fars şovenizminin ayakları altında tapdalanan (çiğnenen) Güney Azerbaycan mı? Türkiye şehit vermiyor mu? Türkiye’de Türklük ayaklar altında çiğnenmeye çalışılmıyor mu? “Dedi bugün zaman ağlar.” Azerbaycan ağlar, Türkiye’de toprak altında kefensiz yatan ağlar, Kırım’da Türk ağlar, vatan ağlar.
Ağlar ama Türklüğün Köroğlusu da var. Aynı yerde, yukarıdaki şiirin arkasından OZAN grubunun konseri devam ediyor ve yine Âşık Mahbub’un yanık sesinden Cengi Köroğlu’nu dinliyorsunuz. Bütün ihtişamıyla. Nal sesleri gümbür gümbür. Ve Türklük gümbür gümbür Tebriz’den, Bakü’den, Nogay Eli’nden, Almatı’dan, Bişkek’ten geliyor, gelecek. Aşkabat’tan, Taşkent’ten geliyor, gelecek. Manas’ı olan, Alpamış’ı olan, Köroğlu’su olan, Dede Korkut’u olan bir millet (adı elbette Türk milleti) yok olur mu sanıyorsunuz?
Bakın, Bakü’nün Âşık Ulduz Hanımı Tebriz hasretini nasıl dile getiriyor:
Gısmet olub (oldu), bugün gonağam size / Tut elimden, apar (götür) meni Tebriz’e / Bu görüş, bu visal gelmesin göze / Tut elimden, apar meni Tebriz’e. // Lepelenib (dalgalanıp) Araz üste axım (akayım) men / Gartal olum, Savalan’dan (Güney Azerbaycan’daki dağ) baxım men / Hicran galasını söküm, yıxım men / Tut elimden apar meni Tebriz’e.
Devamını http://www.youtube.com/
watch?v=yshXPRZ13qk yazarak Âşık Ulduz Sönmez’in sazından ve sesinden dinlemelisiniz.
Veli Küçük Paşam, Tebriz hasretini size armağan ediyorum, hoş geldiniz. Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz’in şahsında yürekleri Türklük aşkıyla dolu olan bütün Ergenekon gazilerine hoş geldiniz diyorum.
Türklük sazda yaşıyor, sözde yaşıyor. Şiirde, romanda yaşıyor. Televizyonda, sosyal medyada yaşıyor. Ve birileri boyun damarlarını ne kadar şişirirse şişirsin Türklük gümbür gümbür yaşıyor ve yaşayacak. Milyonlarca Türk’ün “Tanrı Türk’ü korusun!” duasını elbet Tanrı işitiyor.