Türk usûlü anayasa
Biz kendimize özgü bir sistem geliştiremez miyiz?
Ne demek 'geliştiremez miyiz', kim söyledi onu kalksın ayağa bir boyunu posunu göreyim bakayım, çıksın ortaya maçası yetiyorsa o kendini bilmez hadsiz. Biz ki 5 bin yıllık milletiz, 2 bin yıllık ordu geleneğimiz var. Ne demek kendi sistemimizi geliştirebilir miyiz, hem de en kralından geliştiririz.
Üstelik yalnız anayasal sistemi kendimize özgü geliştirmekle kalmayacağız. Her şeyimiz kendimize özgü olacak bundan gerû.
Yok öyle yağma.
Arşimet falan tanımayız biz. Suyun kaldırma kuvvetini bulmuşmuş da bilmem neymiş. Türk'ün kaldırma kuvvetini bulamadıktan sonra suyun kaldırma kuvvetini bulmak ne işe yarar? Solda sıfır bile değil. Hem suyun kaldırma kuvveti Cenâb-ı Hakk'ın mucizesidir, Arşimet bulsa ne yazar bulmasa ne yazar. Arşimet'ten önce tahta parçasının suya batmadığını bizim ceddimiz zaten biliyordu. Asıl mârifet suyun kaldırma kuvvetini bulmak değil, gemileri karadan yürütmektir. Kim yürütmüştür gemileri karadan, bizim ceddimiz, bu da Arşimet'e kapak olsun.
Demek ki neymiş, biz kendimize özgü anayasal düzen geliştirebilirmişiz.
Bundan sonra her şey kendimize özgü olacak derken maytap geçmiyoruz biz.
Anayasal düzenden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Meselâ ilk hamlelerimizden birisi de elementlerin isimleri olacak. Bu arada Sayın Bilim Bakanımız da salondalar hemen buradan tâlimat veriyorum kendisine, şu element kelimesini de değiştirin en kısa zamanda. Ne o öyle kement gibi bir şey. Değiştirin kardeşim bize özgü olsun. Ayrıca artık Karbon C değil K olsun, Bakır Cu değil, neden Cu, ne alakası var bakırla, Bu olacak bakırın Bu'su, demire oldum olası takığımdır mesela, neden Fe, De kardeşim demirin De'si olacak madem adı demir sembolü de De olacak ve suya da bundan sonra su diyeceğiz bildiğimiz su, H2O demeyeceğiz. Kimyayı da bütünüyle kendimize özgü hâle getireceğiz inşaalah.
Demek ki neymiş, biz kendimize özgü anayasal düzen geliştirebilirmişiz.
Gelelim matematiğe. Bize bir de çocukken aritmetik dedirtirlerdi, zorluk çekerdik. Hesap hesap, bunun adı hesap. Matematiğin adı hesaplama. Hepsi Yunanca'dan alınmış zamanında. Birileri bir şeyler bulmuş sonra kendi adını vermiş, Batılıların âdetidir bu, bir şeyi bulmasınlar hemen kendi isimlerini veriverirler. Olur mu öyle şey kardeşim, bulduğun her ne ise insanlığın ortak malıdır, ayıptır kendi ismini vermek. Hem zaten her ne bulunursa bulunsun Rabbimizin ilmindedir o bulunan, hepimizin malıdır yani. Ben kimin bulduğuna bakmam kardeşim, işinize gelirse. Alırım ve kullanırım. Hem kaçın kaçla çarpıldığında kaç edeceğine milletim karar verecek bundan gayrı, hiçbir sayı millî irâdeden üstün değildir.
Şimdi kalkmış diyorlar ki kuvvetler ayrılığı olmazsa demokrasi olmazmış. Peh.. peh.. akıl akıl gel peşime takıl, ne demek kardeşim kuvvetler ayrılığı olmazsa demokrasi olmaz. Olur olur bal gibi olur. Hem 'tüm kuvveler birleşin' demiyor mu milliyetçi şairlerimiz, biz de birleştiriyoruz işte. Ne demek kuvvetler ayrılığı! Birlikte rahmet vardır, ayrılıkta azap kardeşim, neden anlamıyorsunuz bu kadar basit bir şeyi.
***
Yeni anayasa tartışmaları bu minvalde devam ediyor. İktidar ve ona yakın olanların yeni anayasa değişikliği târiflerine her türlü itiraz "ne yani biz kendimize özgü bir şey yapamaz mıyız" gibi bir pespâye millîlik ucuzluğuyla açıklanıyor ekranlarda.
Ne diyelim!
Bize 'hayır' olsun demek düşüyor...