Türk siyaseti nereye gidiyor?..
Türkiye, ittifaklar içindeki 36 partinin girdiği son iki seçimin sarsıntısını yaşıyor...
Sadece muhalefet yenilgi şoku yaşamıyor, Cumhur İttifakı unsurları da belki beklemedikleri bir desteğin şaşkınlığı içindeler...
Ancak muhalefetteki şaşkınlık artık alışılmış bir hezimetler silsilesine de dönüştü... Ana muhalefetteki başarısız yönetim anlayışı artık her kesimin hedefinde...
CHP'nin, başta İYİ Parti olmak üzere, küçük birkaç parti ile birlikte HDP'nin desteğiyle kazandığı 2019 yerel seçimlerini saymazsanız, diğer 11 seçimde AKP karşısında yaşadığı yenilgi, 14 ve 28 Mayıs'ta umutları bir kez daha büyütülen kitleleri hayal kırıklığına uğrattı...
Ancak Baykal döneminden sonra Kılıçdaroğlu'nun 2010'da görevi devralması ile birlikte de ana muhalefet olmaktan kurtulamayan CHP'deki hayal kırıklığı kitlelerin artık daha çok tepkisini çekiyor...
CHP'deki yanlışlara dikkat çeken gazetecileri, başlarını kuma gömerek insafsızca eleştiren parti tabanının bile sabrı kalmamış, örgütler infial halinde "değişim"i zorluyor...
Çünkü her seçim öncesi "CHP'yi eleştirirseniz AKP gitmez" şeklindeki kronik zırvanın bir hezeyandan öteye gitmediği bir kez daha anlaşılınca, parti içerisinde Kılıçdaroğlu'na yönelik "istifa" sesleri de iyice yükseldi...
CHP'nin kanallarından beslenirken, partideki yanlışları kapatmak için zırvaladıkça zırvalayan (hatta skandallara sessiz kalmayan parti üyelerine televizyonlarında ambargo uygulayan) gazeteci-siyasetçi kılıklılar bile "istifa" çağrılarına katılmaya başladı...
CHP'de baştan aşağı bir dönüşüm olmaması halinde, bir hezimetin de önümüzdeki yerel seçimlerde yaşanacağına dün dikkat çektiğimiz için, üzerinde fazla durmaya gerek yok...
Peki, Türk siyaseti 28 Mayıs şokundan sonra, sağdan sola kadar topyekûn nereye sürükleniyor?..
ASIL KORKU YEREL SEÇİMLERDE...
Kimi aklıevvellerin her seçim sonrası akıllara ziyan biçimde dile getirdiği ve dün bile yazdıkları gibi bir erken seçim olası değil...
Çünkü muhalefetteki umutsuzluk bu seçimde de artınca ve AKP 21 yıldan sonra 14 ve 28 Mayıs'ta da ipi bir kez daha göğüsleyince; iktidar, siyaset ve devletteki etkisini iyice pekiştirmiş oldu...
Erdoğan'ın hedefinde hem seçim öncesi, hem de seçim sonrasındaki televizyon konuşmalarında dillendirdiği gibi, büyük şehirleri yeniden geri almak var...
Sadece AKP değil, Adana ve Mersin gibi şehirleri CHP'ye kaptıran MHP'de de yerel seçimlere yönelik kapsamlı hazırlıklar var...
Anket zırvacılarının yüzde 5'e kadar düştüğünü ileri sürdüğü MHP'nin 14 Mayıs'ta yüzde 10'un üzerine çıkması da bu hazırlığın yoğunlaşması konusunda itici güç olarak yorumlanıyor...
Kurultay hazırlığındaki İYİ Parti'de ise değişim sinyalleri var...
Anket zırvacılarının yanılttığı partilerden biri olan İYİ Parti bir kez daha yüzde 10 sınırına ulaşırken, yerel seçimlerde daha etkili olabilecek bir kadrolaşmaya gideceği de tahmin ediliyor...
Bu arada MHP, İYİ Parti, Zafer Partisi ve Büyük Birlik Partisi ile ATA İttifakı unsurlarının toplam oylarının neredeyse yüzde 30'a ulaşmasının yerel seçimlere de etkili biçimde yansıyacağı öngörülüyor...
Milliyetçi oylardaki yükselişin önümüzdeki günlerde bazı ittifakları da gündeme getirebileceği tartışılırken, 28 Haziran'da kilit noktaya getirilen Sinan Oğan'ın nerede konumlanacağı da bu kapsamda çok tartışılıyor...
Ve tabii ki aralarında CHP unsurlarının da bulunduğu, FETÖ ve daha çok PKK trolleriyle yurt dışına kaçmış terör unsurlarının itibar suikastıyla etkisiz hale getirmeye çalıştığı Muharrem İnce'nin nasıl bir strateji izleyeceği de sorgulanıyor...
Muharrem İnce'nin iğrenç bir saldırı kampanyası yürütülürken, "başarısız olurlarsa ellerinde bahane kalmasın" diye cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmesinin ardından, Memleket Partisi örgütleri revize ederek önümüzdeki süreçte daha etkili olabilmek için hazırlık yürütüyor...
HDP, EROZYON, GENEL HEZİMET?..
14 ve 28 Mayıs seçimlerinin en çok tartışılan partilerinden biri de, PKK'nın gölgesinden kurtulmamak için adeta çaba harcayan HDP oldu.. Yalnızca HDP değil, Murat Karayılan'dan Duran Kalkan'a kadar neredeyse tüm PKK yöneticilerinin seçimlerden iki ay önce başlattıkları Türkiye karşıtı provokatif açıklamalar sadece terör yorgunu şehirleri ve Kılıçdaroğlu'na destek veren kitleleri ürkütmedi, aynı zamanda kendi tabanlarında da erozyon yarattı...
2018 genel seçimlerine oranla, neredeyse 3 puan oy kaybeden HDP, Sırrı Sakık'tan Pervin Buldan'a, Ahmet Türk'ten partinin milletvekilleri adaylarına kadar onlarca ismin "Türkiye dönüşecek, Öcalan serbest kalacak, İmralı'nın kapıları kırılacak, genel af çıkacak şeklindeki" infial uyandıran açıklamaları, Kılıçdaroğlu'nun seçimi kaybetmesindeki etkenlerden de biri oldu...
HDP son seçimdeki üç puanlık düşüşün ne anlama geldiğini sorgulamaktan kaçınırsa, önümüzdeki yerel seçimlerde erozyonun yoğunlaşmasından da kurtulamayacak...
Bu arada 2019 seçimlerinde CHP'ye destek veren ve birçok bölgede seçime katılmayan HDP'nin hem ideolojik, hem de örgütsel açıdan yaşadığı erozyonu gidermek için önümüzdeki yerel seçimlerde farklı bir strateji yürütmekten başka yolu da görünmüyor...
Çok sayıda parti yöneticisi ve milletvekilinin tutuklu olması, örgüt birimlerindeki dağınıklık ve PKK'nın da yurt içinde enterne edilmesinin sıkıntısını yaşayan HDP'de, seçimlere tek başına girerek yerel yönetimlerle yeniden güçlenme eğilimi öne çıkıyor...
Evet; 14 ve 28 Mayıs seçimleri iktidar ve muhalefet cephelerine zaferin ve yenilginin şoklarını yaşatırken, yerel seçimlere doğru kimi ittifaklarda dağınık, kimi çevrelerde ise güç birliği çabaları kaçınılmaz görünüyor...
Velhasıl siyasetin ve kimi başarısız liderlerle vizyonsuz-çapsız-beceriksiz kadrolarının bundan sonraki gidişatı da, seçim sonrası yaşanan sarsıntılar kadar şaşırtıcı olacak...
Aksine Türkiye; iktidarın muhalefeti, muhalefetin ise iktidarı ayakta tutarak, (rantiye siyasetinin) umut tacirliği, hezimet ikilemindeki şoklarından kurtulamayacak!..