Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Türk ordusu

Türk ordusunun “iğdiş” edilerek görevini yapamaz hale getirilmeye çalışıldığı sıralarda gönüllere su serpen güzel bir kitap okuyunca moralim düzeldi. “Ötüken’den Ankara’ya Türk Ordusu’nun Tarihi” adlı eser doktora tezi niteliğinde. Yazarı “Metin Erendor” Türk ordusunun onurlu subaylarından. Emekli olduktan sonra bir sahil kasabasına çekilip balık tutmaktansa üniformasını şerefle taşıdığı ordunun tarihini araştırıp, asker olmayanların da anlayabileceği üslup ile müthiş bir çalışmaya imza atmış. Kurucuları arasında bulunmaktan haz duyduğum Bilge Oğuz Yayınevi de bu eseri okuyucuya kazandırmış. Metin Erendor’u kutluyorum. Yüzlerce eseri inceleyerek, dip notlarıyla titiz bir çalışmaya imza atmış. Kaynakçada yüzlerce yazar, kitap, dergi ve makale var. Türk milletinin, bilinen beş bin yıllık tarihinde Türk ordusunun yeri elbette başka. Genelkurmay’ın ATASE kaynakları, TTK, TDAV ve Kültür Bakanlığı yayınlarının hepsini incelemek, yazılı dokümanların çoğunluğuna ulaşmak çileli bir iş. Bir yazarın ömrü yetmez. Metin aynı zamanda ateşten gömlek giyerek soyunmuş bu meşakkatli işe. Ötüken’den başlamış, güvenlik ihtiyacından yola çıkıp, Türk adının anlamı ve Türk Yurdu kavramlarıyla, Türk kültüründeki at sevgisi ve askeri ihtiyaçlarla devam edip M.Ö 954 yıllarına kadar gidip Büyük Hun İmparatorluğu ve Türk ordusunu araştırmış. İskit (Saka) Devleti, Avrupa Hunları, Göktürkler, Hazarlar, Memlüklüler, Timur, Karahan, Gazneliler, Harzemşah, Büyük Selçuklu, Anadolu Selçukluları, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti ordularını mercek altına alarak günümüze kadarki gelişmeleri mercek altına almış. Bu arada Türkiye’nin NATO’ya girişi ve sonrasında Türk ordusunun durumunu, teknik ve savaş kapasitesindeki gelişmeleri özetlemiş. Son derece güzel bir akademik çalışma. Belki de bu yüzden NATO yüzünden Türk ordusundaki yozlaşmayı, NATO’ya bağımlılığın getirdiği hendikapların detaylarına girememiş. Ama ambargolu yıllardaki çalışmalara ışık tutarak bu konudaki eksikleri tamamlamış. Bana göre ders kitabı niteliğinde, sadece askeri okullarda değil, tüm üniversitelerde okutulmalı. Her Türk aydınının kütüphanesinin demirbaşı olmalı.

Bugün sütunumuzu kitaplara ayıralım. Kaynak Yayınları yöneticileri sağolsun bastığı eserlerin çoğunu gönderiyor. İsmail Hakkı Pekin ve Ahmet Yavuz’un birlikte hazırladıkları “Asker ve Siyaset” adlı kitabı da okudum. Osmanlı’dan günümüze sivil-asker ilişkilerinin ele alındığı eser Türk ordusunun nereye gidişine de yön veriyor. Balyoz ve Ergenekon kumpaslarında nasıl bir tutum alınmalıydı sorularının da cevabını içeriyor.

Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu’nun “Ordu ve Politika” adı eseri ve değerli Hocam Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Türk Ordusu üzerine yaptığı olağanüstü çalışmalarından sonra yeni bir eser daha kazanılması umut verici. Pekin’i çok tanımıyorum ama emekli General Ahmet Yavuz’un Silivri kumpaslarından beri takip ederim. Yavuz Paşayı kutluyorum.

Ve Orhan Çekiç’in kaleme aldığı “1919”. İmparatorluktan Cumhuriyete dönemini irdeleyen Çekiç Samsun’dan Erzurum’a olan sürece ışık tutarken günümüze iz düşümlerini aktarmış. Çanakkale’de güçlenen Türk ordusunun Mondros Mütarekesi’ne boyun eğişini ve Mustafa Kemal Paşa ile yeniden dirilişini Türk ve İngiliz belgeleriyle ortaya koymuş. Tam da ihtiyaç duyduğumuz ortamda bu güzel eserleri alıp, okumak, dostlara tavsiye etmek ramazanın uzun gecelerine nasip oldu. Anadolu’nun kaderini belirleyecek yeni bir başlangıç kaçınılmaz artık. Her şeye rağmen bu ordu bizim. Yıpratılması, örselenmesi hepimizi üzer. Ama eksiklerini, fazlalarını konuşup, tartışmak da lazım.

Yazarın Diğer Yazıları