Daha önceki yazımda Türk Mitolojisinden bahsettim bu defa Tengricilikten ve Şaman ritüellerinden bahsedeceğim;
Tengricilik Türklere has milli bir inançtır ama bazı yönlerden daha çok din yerine geçen bir inanış sistemine benzemektedir. Bir ibadet merkezi, peygamberi ve kutsal kitabı yoktur. Tengricilikte; dağlar, akarsular, ağaç, doğa ve bazı hayvanlar kutsaldır. Şamanizm de denmesinin sebebi aslında Avrupalı araştırmacılardır. Avrupalılara Tengricilik biraz karmaşık gelmiş olacak ki şamanizm demişlerdir. Bu karmaşıklığa yol açan şey ise Tengricilikte tek bir tanrı olmasına karşı tengricilerin bir çok şeye tapması ve cansız varlıkların ruhu olduğuna inanmalarıdır. Şamanın görevi sadece ayini başlatmak ve büyü yapmaktır. Din adamı vasfı yoktur. Şaman ruhlarla konuşabilir kötü ruhları uzaklaştırır. Tengri katına tek başına çıkamaz sadece en iyi şamanlar bay ülgenin katı olan 16. kata çıkabilir. Şamanların atası ve en büyük şaman ırkıl şamandır. Tengricilikte Tanrı Türktür ve diğer tanrılardan daha üstündür. Tengri sami dinlerdeki gibi her şeye karışmaz ve her yerde değildir o gökyüzünden insanları izlemektedir. Tengriye sadece adak ve dualarla ulaşılabilinir. Tengrici inanışta iyilerin Uçmağa kötülerin Tamuya gideceğine inanılır. Özellikle Uçmağa da en iyi Türk savaşçıların gideceğine inanılır. Türkler yeniden dirilişe inandığı için kurgan adı verilen mezarlar yapmışlardır. Kurganda ölen kişi atı silahı ve ganimetiyle gömülürdü. Ölen kişi çoğu zaman mumyalanır ve taş ya da tahtadan lahitin içine konulurdu. Tengricilikte bir çok iyi ruh olduğu gibi kötü ruhlar da vardır. Bu kötü ruhları kovmak için birçok ritüel yapılırdı. Bu ritüellerden birçoğu günümüze gelmiştir. Bunlardan en çok bilineni kurşun dökmek, kırklama, tahtaya vurmak, çaput bağlamak ve türbe, mezar yapmakdır. Türklerde yaratılış destanları varken bir kıyamet yoktur. Türkler öldükten sonra direk uçmağa yada tamuya gideceklerine inanmışlardır. Tengricilikte bir çok iyi, kötü ve efsanevi yaratıklar vardır bunların bazıları şunlardır:
Bıçura: Kiler cinidir. Evlerin kilerlerine girerek erzakları yediğine ortalığı kirlettiğine inanılır. Tatarlar arasında yaygın olarak inanılan bu cinin pis ve kirli evleri tercih ettiği söylenir.
Albastı: Günümüze kadar gelmiş bir inançtır. Bu kötü varlığın yeni doğum yapmış lohusa kadınlara musallat olduğuna inandıkları için kadının kafasına kırmızı kurdela takılmaktadır. Bu kurdelanın albastının musallat olmasını engellediğine inanılır.
Alcı: Şeytan ve cin kovucudur, albastıyı da kovma gücüne sahiptir. Türkler Anadolu’ya göç edince, Alcılar da Anadolu’ya gelmiş ve Müslüman olmuşlardır, bir çok yörede Al ocakları açmışlardır.
Çıvı: Savaş cinidir, geceleri birbirlerine ok attıkları rivayet edilir. Divan-ı lügat-it Türk’te adı geçmektedir.
Hıbılık: Boğucu cin. Gece uyuyan insanların üstüne çökerek soluklarını keser, boğazını sıkar. Hıbılık’ın musallat olduğu kişi kıpırdayamaz ve dili tutulur. Yakalanacak olursa kurtulmak için bolca altın verir, kafasındaki şapkayı kapan kişinin zengin olacağı rivayet edilir.
Şeşe: Hırsız bir kuştur. Eşyaları çalar ve kırkı çıkmamış küçük çocuklara musallat olur.
Utkacı: =Kurban tanrısıdır. Şamanların trans halindeyken getirdiği kurbanları Ülgen Tanrıya ulaştırır, çünkü şamanlar en son Ülgen’in katı olan Altınkazık Yıldızı’na (kutup yıldızı) ulaşabilirler.
Gulyabani: Çocukları ve sürüleri kaçırıp yiyen ak sakallı bir devdir. Pistir, korkunç bir suratı vardır küçük çocukları yer. Edebiyatımızda ve sinemamızda kendine yer edinmiştir.
İtbaraklar: Kurt başlı insan vücutlu efsanevi yaratıklardır. Türklerle savaşıp yenilmişler ve yok olmuşlardır.
Allay Han Vatan Tanrısıdır. Vatan topraklarını korur Vatana ihanet eden veya savaştan kaçan kişilere hastalık ve bela verir.
Çakılgan: Şimşek Tanrısıdır. Şamanların trans halindeyken davullarına hızlı hızlı vurmalarının amacının şimşek çarpmasına benzetmek olduğu ve bu varlığı andıkları rivayet edilir.
Yada Taşı: Efsanevi bir taş olan yada taşı yağmur yağdırma gücüne sahiptir. Kullanıldıkça gücü kaybolur, yeşil renkte olduğu rivayet edilir.
Hadurun Kılıcı: Savaş Tanrısı Hadurun kendi yaptığı kılıçtır. Rivayete göre bir çoban sürüsünden bir ineğin topalladığını görür İneği incelediğinde ayağının kesildiğini fark eder. Kan izlerini takip edince yere ters saplanmış kılıcı bulur. Bu kılıcı Attila’ya hediye eder. Attila bu kılıçla bir çok savaşa girer. Bu kılıcın nerde olduğuna dair bir çok rivayet vardır. Kimilerine göre kılıç Attila’yla beraber gömülmüş, kimilerine görede savaş esnasında kırılmıştır.