Bakkal dükkanından başlayıp matbaa ve gazete sahipliğine uzanan ömrünü vatana, Türk milletine ve gençlerin Türk milliyetçisi olarak yetişmesine adayan isimsiz kahramanlardan Mehmet Emin Alpkan'ın hayatı kitaplaştırıldı. Oğlu Dr. Latif Ruhşat Alpkan'ın derleyip hazırladığı "Milli Dava Adamı Mehmet Emin Alpkan" adlı kitap fikir hayatımızın bir dönemine de devrin tanıklarıyla ışık tutuyor.
O'nu kendisinin öğrencilik yıllarından tanıyan Mehmet Niyazi Özdemir şu bilgiyi paylaşıyor:
"Bizler üniversiteye geldiğimizde Mehmet Emin Alpkan matbaacı idi; "Milli Bakkal" olduğu dönemi bilmiyoruz. Bir subay Mehmet Emin Ağabeyi şöyle tarif ediyordu; Biz evvela bakkal Mehmet Emin'e peynir ve zeytin almaya gidiyorduk. Sonradan baktık ki biz ondan peynir ve zeytin almıyor, meğer ondan fikir alıyormuşuz. Bakkalı Beşiktaş Yıldız'da idi; pek çok subay onun müşterisiydi. Mehmet Emin ağabeyin iki lafından birisi vatan ve millete dair idi; çevresini hep milli ruhla ışıklandırıyordu. Alparslan Türkeş'le de çok yakın arkadaştı..."
Bir gün Türkiye'nin milli basın tarihi yazılırsa, bir ışık gibi parlayacak ilk isimlerinden birinin de Bizim Anadolu gazetesini yayınlayan Mehmet Emin Alpkan olacağının altını çizen Mehmet Nuri Yardım, "Bugün Türkiye'de haysiyetli, namuslu, dürüst ve vatanperver bazı gazeteler var ise, bu çileli işin ilk bayrak şahsiyetlerinden biri olan Alpkan'ı hatırlamak rahmetle, saygıyla anmak zorundayız" tespitinde bulunuyor.
Özellikle Türkçülük konusunda asla taviz vermemesiyle tanınan Mehmet Emin Alpkan'ın "Şerefliler taviz vermezler. Şerefin tavizi yoktur" sözleri milliyetçi camiada bir vecize olarak kabullenilmiştir. Sahibi olduğu Bizim Anadolu gazetesinde sonradan Necdet Sevinç gibi camianın kanaat önderleri arasında yer alacak pek çok genç milliyetçi kalemin yetişmesine imkan sağlayan Mehmet Emin Alpkan için Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı şu çarpıcı değerlendirmeyi yapmıştır:
"Mehmet Emin Alpkan, bu ülkede gazete sahibi oldu, iktidarların kucağına istediği bohçayı verecek zamanlarda bulundu. Lakin çehresinin çizgileri ve gönlünün sağlığı ile evliyayı andıran bu güzel adam, şu kadar ömrü içinde, kendi çıkarını düşünecek bir vakit bulamadı.
Hastalığı sırasında, bir ömür oturduğu evine gittim. Bir gönül sohbeti yaptık, inanır mısınız ki, iktidarlara çok yakın gazete patronluğu ve her türlü imkânlar içinde yüzmüş bir insanın evi, bir küçük avlu ile bir odadan ibaretti. Acı bir gerçek de şu idi ki; "başarsınlar" diye aziz varlığını paspas ettiği ünlü politikacılardan yalnız sayın Türkeş gelmişti cenazesine..."
Boğaziçi Yayınları Tel:(0212) 520 70 76
***
Dünya denizlerine Türk mührü
Türk ve dünya denizcilik tarihinin sembol isimlerinden Piri Reis'in, ardında bıraktığı sır perdesi aralanıyor. Piri Reis Haritası üzerine yapılan yedi senelik çalışmaların ürünü olan bu kitapta, tüm dünyanın bildiği bir haritadan yola çıkılarak bilim çevrelerini bile şaşkınlığa düşüren gerçeklere ulaşılıyor. Metin Soylu'nun yıllar önce bir hobi olarak başlayan Piri Reis Haritası incelemeleri, Türkiye'de Millî Eğitim ve Dışişleri Bakanlığı'na, oradan da Amerikan Ulusal Havacılık Dairesi NASA'ya kadar ulaşan bir serüvene dönüşüyor. Bu serüvende esas olaylar parçalanmış haritanın Metin Soylu tarafından dünyada ilk defa tamamlanmasıyla başlamış, ortaya çıkan sonuçlar yazarı dahi şaşkına çevirmiştir.
Metin Soylu'nun kaleme aldığı "Piri Reis Haritası'nın Şifresi" adlı kitap, tarihî eserlerin gizlediği şifreleri çözmeye meraklı ve dünyaya alışılmışın dışında bir gözle bakmayı göze alabilecek okuyucular için ilgi çekici veriler sunuyor. Kitab-ı Bahriye'nin yazarı, ünlü "Dünya Haritası"nın çizeri ve birçok denizcilik başarısının sahibi Piri Reis, neden Osmanlı Devleti'ne yıllarca başarıyla hizmet ettikten sonra 80'li yaşlarında idam edildi. Piri Reis, haritasında dünyanın merkezi olarak gösterdiği Mısır'da ne aradı? Piri Reis, Haritası'nı nasıl çizdi? Haritasının Süleyman Peygamber ile ilgisi neydi? Piri Reis, kitaplarında bahsettiği hazinesini nereye sakladı? Amerika'yı Kristof Kolomb mu keşfetti? Uzman Araştırmacı Metin Soylu, yukarıdaki soruların, cevaplarının peşine düşüyor. Kitap, Dünya Denizcilik tarihine "Türk" adını kazıyan Piri Reis'in başarıları, gizemleri, keşifleri ve maceralarla dolu hayatını merak eden okuyucular için elden düşürülmeyecek bir eser olma niteliğinde.
Cenova Yayınevi Tel:(0530) 223 28 28
***
HAFTANIN KİTABI:
Türkistan düşerken
Abdullah Kadiri, Özbek romancılığının kumcusu ve en büyük yazarlarından birisidir. 1894 yılında doğan Abdullah Kadiri Türkistan'ın Rus sömürgeciliği altında bulunduğu dönemi de Sovyet rejimini de yaşamıştır. Sovyet sistemi tarafından milliyetçilikle suçlanan Kadiri, önce hapse atılıp eserleri yasaklanmış ve 1938'de kurşuna dizilmiştir. Kadiri'nin "Ötgen Künler" romanı Türk Dünyası edebiyatında çok özel bir yer tutar. Roman yasaklanır, tüm nüshaları yok edilir, romanı bulunduranlar ise Sibirya'ya sürgüne gönderilir. Ama yine de gizli gizli çoğaltılır ve evlerde okunur. Baskıların en yoğun olduğu dönemlerde ise ezberlenir ve bu şekilde dilden dile dolaşır. "Ötgen Künler" bir taraftan Çarlık Rusya'sı nın hedefi olan Türkistan'ın düşüş romanıdır, diğer taraftan ise büyük bir aşk hikayesidir. Romanın baş kahramanları Gümüş ile Atabey'in aşkları Leyla ile Mecnun hikayesi gibi etkili olur. Modern dönemin bir aşk destanıdır ve aşkla birlikte evlilik, aile baskısı, kuma sorunu, kadın-erkek eşitliği, kıskançlık gibi güncel sorunlara da çağdaş bir bakış açısı sunar.
İleri Yayınları Tel:(0212) 481 92 57
***
Avrupa'da Türk devri
Hasan Erdem, Doğu Avrupa'da hâkimiyet kuran ve Avrupa'nın neredeyse tamamını nüfuzu altına alan Türklerin büyük başbuğu Atilla'yı ve onun korkusuz Hun savaşçılarını ele aldığı "Atilla'nın Kalkanı" kitabının ardından, bu defa Atilla serisinin ikincisi olan "Atilla'nın Kargısı" kitabıyla okuyucunun karşısına çıkıyor.
"Atilla'nın Kargısı" romanı, Hunların ikinci Balkan Seferi'nden sonra Doğu Romalılar tarafından Atilla'ya düzenlenen başarısız suikastı ve dev Hun savaşçısı Suptar ile onun evlatlığı Ottigin'i merkeze almakta:
Kabul salonuna hakim tahtının üzerinde azametle oturan ve Hun elçilerini buz gibi bakışlarıyla süzen Doğu Roma İmparatoru Theodosios'un yüzüne dimdik bakan gurur ve özgüven dolu Hun elçisi Esla "Majesteleri şimdi söyleyeceklerim benim değil, kudretli Kağanım Atilla'nın sözleridir," dedikten sonra kaşlarını çatıp, son derece sert bir ses tonuyla konuşmasını sürdürdü...
Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50
***
KÜTÜPHANEMDEN:
Prof. Yaşar Nuri Öztürk'ün bir türlü çözemediği sır...
Yaşar Nuri Öztürk, çarpıcı açıklamaları ve farklı analizleriyle her zaman toplumun gündeminde olan, yazdığı kitapları çok satılan bir aydınımız. Ancak bir kitabı var ki, kendisinin de ifade ettiği gibi, "En çok sevdiği, en çok önemsediği ve en çok etki edeceğini beklediği, ancak en az ilgi gören eseri..."
Öztürk Hoca'nın 2003'de Yeni Boyut Yayınları tarafından yayımlanan bu kitabının adı: Batı Sömürgeciliği ve İslam Dünyası
En sevdiği ve önemsediği kitabının yeteri kadar ilgi görmemesinin sırrını bir türlü çözemeyen Yaşar Nuri Öztürk Hoca şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Özür diliyorum, beni bağışlayın. Önce şunu kaydetmeliyim: Batı Sömürgeciliği ve İslam Dünyası kitabım 2003 yılında üç bin adet basıldı ve o baskı, o günden beri hâlâ bitmedi. Bu kitabın dışındaki hiçbir eserimin bu sayıda bir baskısı bir veya iki aydan fazla beklememiştir. Allah ile Aldatmak, Yeniden Yapılanmak gibi bazı kitaplarımın bu sayıda baskıları bir veya iki gün bile sürmeden tükenmiştir. Hâlâ best seller listedeki yerini koruyan Allah ile Aldatmak dört ayda 56 baskı yaptı. Yeniden Yapılanmak ise bundan daha hızlı basılan bir kitap olmuştu.
Kitap, tam adıyla 'Batı Sömürgeciliği ve İslam Dünyası'. Yayınlandığı zaman ise Irak'ın işgal edildiği, her gün onlarca Müslüman'ın katledildiği ve tüm Orta Doğu'yu tehdit ettiği söylenen BOP'un yirmi dört saat tartışıldığı bir süreçti. O süreç hâlâ devam ediyor. Şimdi ben, başımı ellerimin arasına alarak bu çarpıklığı, bu tezadı, bu garipliği izah etmeye çalışıyorum. Benim her yazdığımı 'en iyi satanlar' arasına yükselten bir halk ve anılan kitabıma hemen 'talip' çıkan bir Müslüman ülke, ne oldu da bu 'Batı Sömürgeciliği' isim ve araştırmasından böylesine rahatsız oldu. Türk halkı bu kitaba âdeta ambargo koydu. Bu nedir, nasıl iştir, ey akıl ve iman sahipleri? Ben bu soruya uzun zamandır cevap arıyorum. Bu cevabı henüz bulabilmiş değilim.
Bu hayret ve dehşet verici hatırayı, daha doğrusu bu ürperten gerçeği tarihin ve Türk milletinin vicdan kulağına üflemeyi bir borç sayıyorum." (Ahmet Yabuloğlu)
***
VİTRİNDEKİLER: