Türk milli kültürünün çağlar aşan anıt eseri

Türk milli kültürünün çağlar aşan anıt eseri

Türklerin İslamiyete girdiği dönemlerde yazılan "Kutadgu Bilig" yazılışının 950. yılında iki dünya mutluluğunun anahtarını elinde tutmayı eskimeyen bilgeliğiyle sürdürüyor. Kutadgu Bilig (mesut olma bilgisi), insana her iki dünyada saadete ermek için takip edilecek yolu göstermek amacıyla kaleme alınmış bir eser olup iddia edildiği gibi mansıp sahiplerine ahlâk dersi veren kuru bir öğüt kitabı değil, insan hayatının anlamını tahlil ederek onun cemiyet ve dolayısıyla devlet içindeki görevlerini belirleyen bir hayat felsefesi sistemidir. Müellifi Yûsuf Hâs Hâcib tarafından, "her iki dünyayı birden tutan bir el" olarak nitelendirilen "Kutadgu Bilig", Balasagun'da telif edilmeye başlanmış, on sekiz ay süren bir yazma faaliyetinden sonra Kâşgar'da 1069/1070 yıllarında tamamlanarak Karahanlı hükümdarı Süleyman Arslan Hakan oğlu Tavgaç Uluğ Buğra Han'a sunulup huzurunda okunmuş büyük bir siyasetnamedir. Müslüman Türk kültürünün temellerinin atıldığı, Türk yükselişinin uğurlu zaferlerle dolu bir yükseliş devrinde, büyük sözlüğümüz Divânu Lugati't-Türk'le çağdaş ve onun gibi abidevi bir eser olarak millî kültür ve irfanımızın burçlarından birini oluşturan eserin amacı, "ideal bir toplum ve bu toplumun yönetimi nasıl olmalıdır?" sorusunun cevabında yatar. Zamanın geçiciliğinden bahsederken türlü sosyal ilişkilerin normlarını kurarak maddi dünyaya da sıkıca tutunan, ideal yaşam esaslarını tespit ederek Türk halkının ahlak, hukuk ve kişiler arası ilişkileriyle birlikte yönetimin ideal bir biçimde düzenlenmesi için gerekli olan hususları nazım diliyle ortaya koyan bu nasihatname, ayrıca İslami Türk edebiyatının bilinen ilk büyük eseri ve 6722 beytiyle dilimizde kaleme alınmış mesnevi tarzında ilk edebî üründür. Onda dünyevi iktidar ve uhrevi saadetin kabı olarak çatışmak üzere birbirine sokulan ferdî ve sosyal çelişkilerin dengeli bir ahlakla nasıl telif edileceğinin yollarını buluruz.

Kişi kadrosunda, doğru yasayı ve adaleti temsil eden kağan Gündoğdu, siyasi hâkimiyeti ve mutluluğu temsil eden vezir Aydoldu, onun oğlu olarak vezareti üstlenen ve anlayışı, aklı temsil eden Öğdülmüş, kanaati, akıbeti, tefekkür ederek gerçeği bulmayı temsil eden ve Öğdülmüş'ün akrabası olan Odgurmuş'un yer aldığı Kutadgu Bilig, bu yanıyla da yarı hikâye yarı tiyatro tarzında kurulmuş alegorik bir eserdir.

Ömrünün kırk yılını Ötüken Türkçe Sözlük'ün derlenmesine hasreden Yaşar Çağbayır tarafından hem çeviri yazı hem de Türkiye Türkçesine aktarılmış metniyle bakışımlı olarak yayıma hazırlanan Kutadgu Bilig'den seçme bazı sözler şöyle:

*Akıl senin için iyi ve yeminli bir dosttur. Bilgi senin için çok merhametli bir kardeştir.

*Bu dünya renkli bir gölge gibidir, onun peşine düşersen kaçar; sen kaçarsan o seni kovalar..

*Eğer kendine candan bağlı birisini arıyorsan, sözün kısası, kendinden daha candan birini bulamazsın.

*Doğan ölür, ondan eser olarak söz kalır. Sözünü iyi söyle, ölümsüz olursun.

*Elini uzatarak gökteki yıldızları tutsan ve başın göğe değse bile, sonunda sen yine yerdesin.

*İşi adaletle yap, buna gayret et; hiç bir zaman zulüm etme.

*Hiç bir işte acele etme, sabırlı ol, kendini tut; sabırlı insanlar arzularına erişirler.

*Diline ve gözüne sahip ol, boğazına dikkat et; az ye, fakat helal ye.

*Hangi işe girersen, önce sonunu düşün; sonu düşünülmeyen işler, insana zarar getirir.

*Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle! ölümsüz olursun.

*İnsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir; mal toplar, yiyemez; öldükten sonra da vebali altında kalır.

*İnsan nadir değil, insanlık nadirdir. İnsan az değil, doğruluk azdır.

*İnen yükselir, yükselen iner, parlayan söner ve yükselen durur.

*İnsanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur. İnsanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider.

*Kara toprak altındaki altın, taştan farksızdır. Oradan çıkınca, beylerin başında tuğ tokası olur.

*Kimin sana biraz emeği geçerse, sen ona karşılık daha fazlasını yapmalısın.

*Menfaat sandalyeye benzer; başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan seni yükseltir.

*Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esirdir.

*Yalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama. Fayda görmezse, sana düşman olur, ondan vazgeç.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

***

Bilgelerden devlet yöneticilerine...

Araştırmacı yazar Yüksel Kanar, siyasetnameler hakkındaki kapsamlı çalışmasını, "İktidar ve Adalet / İslam Siyaset Düşüncesinde Siyasetnameler" adıyla kitaplaştırdı. Kanar, Mahya Yayıncılık'tan çıkan eseriyle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Siyaset düşüncesinin farklı boyutlarıyla ele alındığı siyaset edebiyatı türlerinden biri olan siyasetnameler, daha çok adalet kavramı etrafında şekillenen eserlerdir. Başta devlet başkanı olmak üzere, devletin yönetici kadrosu içinde yer alan herkese hitap eden bu nasihat kitaplarında, en başta adalet duygu ve düşüncesinin yerleştirilip pekiştirilmesine yönelik tavsiyeler yer alır ve bu anlayış 'adalet çemberi' denen bir kalıpla formülleştirilir.

İktidar ve Adalet, İslam siyaset düşüncesinde felsefe, fıkıh ve kelâm gibi disiplinler yanında önemli bir tür oluşturan siyasetnamelerin temelinde yer alan ve genel olarak iktidarın sürekliliği için vazgeçilmez ilke olan adaleti merkeze alarak yapılmış bir çalışmadır. Giriş ve siyasetnamelerin genel özelliğini gösteren bölümlerinden sonra kitapta İslam'ın ilk dönemlerinden Osmanlı Devleti'nin son zamanlarına kadar yazılmış siyasetnamelerden ellisine yer verilmiştir. Böylece, tespit edilen çok sayıdaki siyasetname kitabının belli başlı örnekleri verilmek suretiyle okuyucunun bu tür hakkında genel bilgi sahibi olması amaçlanmıştır. Dolayısıyla, İslam düşünce dünyasının her konuda gösterdiği düşünce zenginliğinin siyaset düşüncesi konusunda da çok geniş bir literatür oluşturduğu gösterilmiş olmaktadır. Bunun, Müslümanlar devlet kurup yönetmişler, ama siyaset konusunda düşünce üretememişler şeklindeki yanlış kanının düzeltilmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz."

Mahya Yayıncılık Tel:(0212) 531 25 25

***

HAFTANIN KİTABI:

Musıkimizin önemli eşiği

Yeni kitabı "Orada Bir Musıki Var Uzakta.../ XVI Yüzyıl İstanbul'unda Osmanlı-Türk Musiki Geleneğinin Oluşumu"nda Prof. Dr. Cem Behar Osmanlı/Türk musıkisinin sözkonusu dönemde yaşadığı değişimini mercek altına alıyor. Yeni siyasî, sosyal ve ekonomik koşulların imparatorluk başkenti İstanbul'da nasıl bir "tarz-ı Osmânî" musıkinin oluşmasına zemin hazırladığının izini süren Prof. Dr. Cem Behar dönemin, musıki geleneğimizde önemli bir eşik, bir kırılma noktası teşkil ettiğine dikkat çekerek adeta bir arkeolojik çalışma yapıyor. Kahvehanelerin açılmasıyla musıkinin Saray'dan halka inmesi, avâm/havass karşıtlığı, icraya yönelik Acem etkisi gibi olguları, güfte mecmuaları ve o döneme ilişkin (on altıncı yüzyılın ikinci yarısı) elimizdeki tek görsel kaynak olan bir minyatürün tasvirinden yola çıkarak inceleyen Prof. Dr. Cem Behar, bu önemli çalışmasıyla musıki tarihimizde silinmez bir iz bırakıyor.

Yapı Kredi Yayınları Tel:(0212) 252 47 00

***

Güldürürken düşündürmek

Diğer kitaplarında olduğu gibi, yeni kitabı, "Görevimin Başındayım"da da Erdal Altunlu mizahın çarpıklıklarını, çelişkilerini abartmadan, kimseyi incitmeden ve kimseyi kırmadan, ince bir dille gözler önüne sermekte.

Onun için öykülerde ince bir mizah tebessümünü veya mizah düşüncesini görmekteyiz.

Siyasetin, günlük olayların ve çarpıklıklarının, düşündüren ve güldüren yanlarını anlatan "Görevimin Başındayım" adlı 11 öykünün yer aldığı kitapta fantastik olaylarla değil yaşanmışlığın izleriyle örülü ilginç öyküleri okumak mümkün. Yazarın eserde kullandığı dil çok yalın, akıcı ve sürükleyici.

En büyük özelliği ise Türkçeyi sade ve halk diliyle kullanıyor olmasıdır. Bu sebepten, ifadeler de diyaloglar da, okuyucuya daha sevimli, daha yakın ve yaşadığı toplumdaki birinin konuşması gibi gelmektedir.

Herdem Kitap Tel:(0312) 433 08 93

***

KÜTÜPHANEMDEN:

Türkistanlı 2 Ahmet'den 2 büyük eser

Bugün sizlere Türk-İslam düşünce hayatının kilometre taşı konumundaki Türkistanlı 2 Ahmet'ten sözedeceğim. Bunların ilki Ahmet Yesevi, ikincisi Edip Ahmet...

İslam sonrası Türk düşünce hayatının öncülerinden biri olan Hoca Ahmet Yesevi, yaşadığı asırdan itibaren Müslüman Türk kitleleri üzerinde derin tesirler bırakmış bir Türk bilgesidir. Türk topluluklarını etkileyen şiir diliyle yazılmış nasihatleri "Divan-ı Hikmet" adlıyla toplanmıştır. Diğer bir Türkistanlı büyük Türk de "Atabet-ül Hakayık" adlı eseri ile ünlenmiş Edip Ahmet'tir. Asırlar boyunca Türk milletine yol göstericilik etmiş olan Türkistanlı 2 büyük Türk ve eserleriyle ilgili derli toplu bilgileri Toker Yayınları "100 Büyük Edip 100 Büyük Şair" dizisinden çıkan 45. kitapta okurlara sunmuş. İki bölümden oluşan kitap 1986 yılında yayımlanmış. Birinci bölüm Ahmet Yesevi ve Divan-ı Hikmet'e ayrılmış. Bu bölümde Hoca Ahmet Yesevi'nin hayatı anlatılıp eserlerinden örnekler verilmiş. Ünlü 63 yaş şiiri verilirken de Hoca Ahmet Yesevi'nin, peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) 63 yaşında ölüp toprağa verildiği için, 63 yaşına gelince toprağın altında bir hücreye girerek ömrünün geri kalan kısmını orada tamamladığı hatırlatılmış.

İkinci bölümde de Edip Ahmet hakkında bilgi verilirken kendisinin anadan doğma kör olduğu belirtilerek şu anlatılıyor:

"Bağdat'ın uzağında uturduğu halde, hergün bu uzun yolu yürür, İmam-ı Azam'ın derslerine gelirdi. İmam-ı Azam'a bir gün, talabelerinden hangisini daha çok sevdiği sorulunca, 'Hepsi iyidir ama, 4 fersahlık yoldan gelen gelen şu kör Türk hepsinin evlasıdır' cevabını verir."

                                                                                                                                             (Ahmet Yabuloğlu)