Türk milli eğitim sistemi felsefi temellerini arıyor

Türk milli eğitim sistemi felsefi temellerini arıyor

Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) ilk kez düzenleyeceği 1. Eğitim Kongresi’nde Türk eğitim sistemi ve özel okullar, ilk kez felsefi açıdan ele alınacak.

 Antalya’da 28-30 Kasım’da düzenlenecek kongrede, “eğitim felsefesi”, “estetik”, “ontoloji ve metafizik”, “medeniyet ve din ”, “etik”, “epistemoloji”, “eğitim politikası”, “özel öğretim kurumları”, “antropoloji ” başlıklarında 50’nin üzerinde bildiri katılımcılarla paylaşılacak. Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1. Eğitim Kongresi’nin “21. yüzyılda bir eğitim felsefesi oluşturmak ve özel okullar” başlığını taşıdığını ifade etti. Eğitim felsefesi olmadan, anlamlı eğitim faaliyeti yapmanın mümkün olmadığına işaret eden Yelkenci, eğitim felsefesi oluşturmanın kolay bir iş olmadığına vurgu yaparak, “Yüzyıllardır tartışılan konuların sonucunda Batılı ülkeler kendi eğitimlerini şekillendirmek üzere kendi eğitim felsefelerini oluşturdular. Bizde ise eğitim daha çok Batı’ya öykünülen bir faaliyet olarak icra edilmiş” değerlendirmesini yaptı. 19. yüzyılda Osmanlı döneminde geleneksel eğitimin sıbyan mektepleri ve medreseler üzerinden devam ederken, askeri alandaki başarısızlıklardan dolayı askeri okulların ıslah edilip çeşitli reformların yapılmasıyla eğitimin modernleştirilmesinin gündeme geldiğini anlatan Yelkenci, ancak bu dönemde herhangi bir eğitim felsefesi geliştirilmeden tamamen Batı’da olan üzerinden bir kurgulamanın yapıldığını aktardı. Cumhuriyet döneminde de Batı’yı model alan bir eğitim faaliyetinin sürdürüldüğünü dile getiren Yelkenci, “Ancak eğitimin arka planı ideolojik olarak seyretmiş. Bir ideolojiye dayanan eğitim yaklaşımları oluşturulmuş. Aslında olması gereken insanı ele alış biçiminizi ortaya koymanız gerekiyor. İnsanın doğuştan getirdiği özellikleri ele alarak da bir eğitim yaklaşımı ortaya koymamız gerekiyor. Bunun eksik olduğunu ve günümüz ihtiyaçlarından çok uzak bir noktada durduğunu düşünüyoruz” diye konuştu. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Atatürk’ün çabalarıyla John Dewey gibi önde gelen eğitim bilimcilerinin ABD’den ülkeye getirildiğini, eğitim felsefesi anlamında pragmatizm yani ilerlemecilik yaklaşımının benimsendiğini ve bunun üzerine bir eğitim modeli oluşturulmaya çalışıldığını ifade eden Yelkenci, ancak daha sonra bu zeminin de kayıp yeniden Batı’ya öykünmecilik üzerinden giden bir eğitim faaliyetine dönüldüğünü aktardı. Yelkenci, şöyle konuştu: “Kongreyi, kendi değerlerimiz üzerine basan yani milli, fakat bütün dünyada olup biteni bilen ve dikkate alan bir eğitim yaklaşımına ulaşmamız gerçeğinden yola çıkarak düzenliyoruz. Çünkü milli olmamız, bu coğrafyaya ait değerlerin eğitim felsefemizin içinde olması gerektiği noktasında herkesle hemfikir olabileceğimizi zannediyorum. Eğitim felsefesi oluşturulurken ülkenin kendi değerlerini merkeze alacak, ancak sadece Batı’dan değil, Hindistan’ın, Çin’in, Japonya’nın medeniyet havzasından da diğer bütün medeniyet havzalarından istifade edilecek. Nasıl ki geçmişte İslam bilim ve medeniyeti oluşturulurken, Mısır, Yunan, Roma, Mezopotamya, hatta Hint medeniyetinden istifade edilmişse bugün de aynı şeyin güncel olarak yapılmasını ve yine klasiğe yani geleneğe de bakılması gerektiğini düşünüyoruz.”

‘HERKESİ İÇİNE ALAN YAKLAŞIM’
Yelkenci, kongreye, Türkiye’de eğitimin aktörleri olan akademisyenlerin, sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin, diğer örgütlerin, sendikaların ve öğretmenlerin katılacağını bildirdi. Kongrede üç eğitim sendikasının da katılacağı bir panelin, ayrıca tüm özel okul derneklerinin konuyu tartışacakları bir oturumun düzenleneceğini belirten Yelkenci, “Kongremizde kimseyi dışlamadan, ötelemeden, bu topraklardaki herkesi içine alan bir yaklaşımla bir çerçeve tasarladık” diye konuştu. Kongrede, tüm paydaşların birlikteliğinin ilk adım olacağını dile getiren Yelkenci, bu birlikteliğin herkesi kuşatıp önemli bir verim doğuracağını düşündüklerini aktardı. Kongrede, felsefenin ana konuları ontoloji, epistomoloji, estetik, etik ve metafizik konularının yanı sıra, antropoloji, eğitim politikaları, medeniyet ve din, gibi başlıkların da ele alınacağını belirten Yelkenci, ayrıca Muallim-i Evvel Aristo’dan, Muallim-i Sani Farabi’ye ilişkin tebliğlerden, özel okulların şehir mimarisi estetiğine katkılarına kadar çok geniş konuların ele alınacağını bildirdi. Yelkenci, Cemil Meriç, Nurettin Topçu gibi yazarların düşüncelerinin de analiz edileceği oturumların yapılacağını söyledi. Yelkenci, bunların yanında günümüz eğitim sisteminde “international bakolarya” sistemi IB’nin de ele alınacağı oturumların düzenleneceğini kaydetti. Kongrenin Bilim Kurulu Başkanlığını ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet İnam’ın yaptığını dile getiren Yelkenci, Kongrenin sonuç bildirgesinin de MEB, üniversiteler, bilim dünyası için önemine işaret etti.
Ömer Faruk Yelkenci, kongreye tüm rektörleri, eğitim fakültesi dekanlarını davet ettiklerini belirterek, kongrenin kapanışının Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı tarafından “21. Yüzyılda Eğitim Nasıl Olmalı?” konulu sunum ile yapılacağını sözlerine ekledi.