Türk Milletini tanımıyorsunuz
Türk milliyetçileri ve ulusalcılar “ülke bölünmeye doğru gidiyor” diyerek endişelerini belirttikleri zaman onları paranoyaklıkla, Sevr paranoyasıyla suçlayanlar şimdi açık açık Türk-Kürt federasyonundan bahsetmeye başladılar. Anayasanın değiştirilemez maddelerinin değiştirilmesinden, Anayasadaki Türklükle ilgili maddelerin kaldırılmasından veya azaltılmasından, Anayasaya Kürt kimliğinin de eklenmesi gerektiğinden artık açık açık bahsediliyor. İktidar yandaşı kalemşörler, basın yayın organları, hatta bazen doğrudan doğruya iktidara mensup milletvekilleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesini ortadan kaldırmayı gerektirecek değişikliklerden söz ediyorlar. Hatta artık geri dönülemeyeceğini, macunun bir kere tüpten çıktığını ve eninde sonunda açılımın bir federasyonla sonuçlanacağını bazen bilmiş edalarla, bazen sevindirik bir üslupla yazıp çiziyorlar. Şimdi onlardan “siz haklısınız ama bizim hedefimiz buydu” itirafını beklemiyoruz. Mademki bu noktaya geldik biz de bu noktadan devam edelim.
Açılıma saçılıma kapılıp fazla sevindirik olmayın. Komşu mahallelerin kabadayılarından destek bekleyen çocuklar gibi davranıp arkanızdaki yabancı desteğine de kendinizi çok fazla kaptırmayın. Türk milletini tanımıyorsunuz. Eğer tanısaydınız böyle maceralara kalkışmazdınız.
Milletlerin şifreleri atasözlerinde, deyimlerinde ve bazı tarihî metinlerinde gizlidir. Şimdi size bu şifrelerden bazılarını hatırlatayım.
1. Göç yolda düzülür. Evet, Türkler plan yapmazlar; geleceklerini asla planlamazlar. Bütün plan ve hazırlıklarını tamamlayıp eksiksiz bir şekilde göçe hazırlanmazlar. Eksikleri yolda tamamlamaya çalışırlar; tabii bu arada bir sürü zayiat olur. Sonunda göç tamamlanır ama bir sürü eksik de kalır. Geleceği planlamamak Türklerin en önemli genetik kusurlarından biridir. Bilge Kağan 1278 yıl önce bu şifreyi çözmüş ve “açsık tosık ömez sen; bir todsar açsık ömez sen” demiştir. Bugünkü Türkçeyle şöyle diyor: “Açlık tokluk düşünmezsin; bir doysan (bir daha) açlık düşünmezsin.” Bugün karnı doydu mu yarın aç kalırım diye düşünmeyen bir millet Türk milleti. Türkiye bugün üniter bir millî devlet ya, “acaba yarın bölünür müyüz, bölünmemek için ne gibi tedbirler almalıyız?” diye düşünmek, tedbir almak maalesef özelliklerimiz arasında yok.
2. Bıçak kemiğe dayanmak. Genetik şifrelerimizden biri de bu. Bıçak kemiğe dayanmadıkça hareket etmeyiz. Hatta belki de iliğe dayanmadıkça. Yani millet öyle “bölünüyoruz, mölünüyoruz” gibi sözlere kulak asmıyor; kayıtsız kalıyor. Bölünmeyi somut olarak görmek istiyor. Fakat gördüğü anda...
3. Ayranı kabarmak. Gördüğü anda da ayranı kabarıyor. Kırıp döküyor ama göçü de yolda düzüyor. Elbette plan yapmadığı ve geç hareket ettiği için de hasar çok fazla oluyor.
Şimdi yine ırkçılık yaptığımdan, şovenizm yaptığımdan dem vurmaya kalkmayın. “Genetik şifre” demeyip de “sosyal davranış tarzı” filan desem hiç itiraz olmayacak. İnsan davranışları çevreden öğrenildiği gibi büyük ölçüde genetik yapıdan da ileri geliyor. 21. yüzyılın bilimi olan genetik diye bir bilim var ve genetik böyle söylüyor. Akrabalar, aynı soydan olanlar benzer genetik özelliklere sahiptir. Milleti oluşturan fertlerin şüphesiz tamamı aynı soydan olmayabilir; ancak çoğunluk aynı soydandır ve aynı soydan oluş, ortak genetik özelliklere yol açar. Eskiler fıtrat diyordu, kan diyordu; şimdi gen diyorlar. Namık Kemal’in “fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır” dediği de Mustafa Kemal’in “muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” dediği de aynı şeydir. Milletin sonunda ayranı kabarır, cini (gen sözünün İngilizce telaffuzu burada cin ile müthiş bir uyum içinde!) tepesine çıkar ve fıtratının, damarlarındaki asil kanın gereğini yapar.